Enerji kıskacı, zihniyet ve kıskacı aşmak
Türkiye enerji anlamında fakir bir ülke. Veya enerji kaynaklarını henüz gerektiği gibi değerlendiremeyen bir ülke. Bundan dolayı Türkiye’nin dış ödemelerinin büyük bir bölümünü enerji alımı için yapılan ödemeler oluşturuyor. 1970 ile 2012 arasında Türkiye enerjiye 500 milyar dolar ödemiş. Önümüzdeki dönemde enerji için harcadığımız para daha da artacak. 20 Şubat 2014 tarihli Hürriyet’in haberine göre, Türkiye enerji alımı için iyimser senaryoda 2013-2030 arasında 1 trilyon dolar, kötümser senaryoya göre 1.4 trilyon dolar harcayacak.
Bazı okurlarım bu haberi ellerindeki bilgisayardan bazıları da Yeniçağ gazetesinden, oturdukları kahvenin bahçesinde bir yandan kahvelerini içerken okuyacaklar. Havalar bu aralar iyi olmasına rağmen bir kahvenin bahçesinde uzun süre oturmak ise ancak yanı başınızda bir doğal gaz tüpünün veya elektrikli ısıtıcının yanması ve havayı, bu arada müşteri olan okuyucuyu ısıtması ile mümkün. Bu okurlarımın ısınmak için kullandıkları gazı veya elektriği dışarıdan satın alıyoruz.
Oysa Kanada’da bilgisayar üzerinden bu makaleyi elindeki bilgisayardan okuyacak olan bir Türk, muhtemelen kahvenin dışında masa ve sandalye olmasına rağmen içeride oturup okuyacak. Çünkü Kanada’da dış mekanların doğal gaz veya elektrik ile ısıtılması yasak. Aklınıza Kanada’nın hem ekonomik anlamda hem de enerji kaynakları açısından fakir bir ülke olduğu gelebilir. Öyle değil. Kanada Türkiye’den ekonomik olarak çok daha zengin bir ülke. Ayrıca Kanada enerji zengini olan bir ülke. Buna rağmen Kanada, vatandaşlarına enerji israfını yasaklıyor.
Enerji fakiri olan Türkiye; İstanbul Boğazı’nın kenarında bir çok balıkçı, kahve, pastane havayı dışarıdan aldığımız enerji ile ısıtır iken, kendi enerjisini üreten bir ülke olan Kanada bunu yasaklıyor. Türkiye’nin enerji sıkıntısı sorunu enerji kaynaklarının kısıtlı olmasının, yeterince değerlendirilememesinin yanında akıl dışı bir israf sorunudur. Bu zihniyet değişimini gerçekleştirir isek enerji kıskacını da aşabiliriz.
Başta yenilenebilir enerji kaynaklarının bir devlet-toplum seferberliği ile bir milli strateji çerçevesinde enerji politikasının önemli bir birleşeni haline getirilmesi gerekmektedir. Enerji üretimi ve enerji tasarrufu konusundaki en yeni teknolojilerin Türkiye’de vakit geçirmeden yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Enerji politikasının doğru esaslar üzerine oturtulması Türkiye’nin cari açık sorununun aşılmasının önemli etkenlerinden birisi olacağı gibi Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının, toplumsal refahının artmasının da etkili dinamiklerinden birisi olacaktır.
Bütün bunların temelinde zihniyet değişimi yatmaktadır. TBMM üyelerine buradan bir çağrıda bulunmak isterim. Atmosferi ısıtarak milli gelirimizi heba eden uygulamaların yasa ile yasaklanması konusunda vakit geçirmeden adım atılmalıdır.