En az üçlü siyaset dönemi

Başkanlık ve beraberinde getirilen değişikliklerle, arzuladıkları olmayacak gibi. Amerikan özentisi hazırlıklar bazı kurguların imkansız hale geleceğini gösteriyor. Hayal kırıklığı aslında "yerel yönetimlere daha fazla özerklik" vermeyle başladı. Nitekim Güneydoğu'daki şehir savaşları bu düşünceyi çabuk sonlandırdı. Bazı kafaların gerçeği anlamasına sebep oldu. Gelinen nokta ortada. Türkiye'nin yüzde 40'ından fazlası "kayyumlarla yönetiliyor". Böylece Amerikan usulü hesaplar önlenmiş oldu.

Ana değişimlerden biri belki de en önemlisi "seçim ittifakı"na imkan veren kanun teklifi ise nihayet Meclis'e sunuldu. 26 maddelik bu tasarı uzun zamandır unutulan TBMM çalışmalarına hareket getirdi. Bildiğiniz gibi teklifin içinde partilerin seçime birlikte girmesini ortadan kaldıran hükümler var. Siyasi partiler ve milletvekili seçim kanunlarındaki engellemeler böylece izole edilmiş olacak. İlginç tarafı Ak Parti ile MHP'nin ortaklığına son anda BBP'nin dahil edilmesi.

Böylece yine ABD'den kopya "iki partili siyasi hayat" kurgusu çok başlı hale geliyor. Ancak Devlet Bahçeli'nin zorlamasıyla gelinen nokta, diğer partilerin de önünü açtı. Seçim takvimi ilan edilene kadar bir-iki yeni ittifak daha göreceğimize eminim.

Püf noktası

İttifakın başarısı için öncelik barajı aşmakta. İçine girenlerin belli oranda oy alması şart. Barajın aşılıp katılımcıların tamamının bunu başardığı kabul edilse bile, ittifaklara niye gerek görüldü.

Burada diğer problem, lokomotif partinin vagon bile sayılmayacakları taşıması. Demek ki aslında bir oluşumun başardığına diğerleri takılmış olacak. Oylar bir partide yoğunlaşınca milletvekillerinin dağılımı nasıl olacak? Kanun teklifi, bu haliyle ıslaha muhtaç görünüyor. Üstünde epey değişim şart.

Eğer olayı KHK'larla halletmek mümkün olsaydı, mucitlerin işi kolaylaşırdı. İmkan olmadığına göre durum karışık.

"Ben yaptım oldu" zihniyeti bakalım yine kazanacak mı? Bir bakarsınız Bahçeli yeni bir formül icat eder! Size bir şey söyleyeyim mi; "en iyi çözüm, seçim barajının tamamen kaldırılmasıydı". Onu öbürüne monte et. Ötekini, berikine ekle karışıklığı olmazdı. Üstelik "uçurtma kuyruğu" gibi oy pusulalarına ihtiyaç duyulmazdı. Bir bakarsınız CHP'nin komisyonda, başaramazsa genel kurulda yeni hamlesiyle bu iş hallolabilir. Tek mühür ve kolay sayımla bir anda karmaşa sona erer. Zor da olsa buna ihtiyaç var.

Arızalar

Her akşam hükümet sözcüsü akademisyenleri izliyoruz. En müthişi Prof. Dr. Tayyar Arı. Kendince seçim anketleri derliyor. Ak Parti-MHP ittifakını yere göğe sığdıramıyor. Bunları kanıksadık. Ancak "baraj kalkabilir" dedikten sonra "bu konuda CHP bir şeyler yapabilir"i eklemesine şaşırdık. Ana Muhalefet, Arı'nın söylediklerini yıllardır tekrarlıyor; "baraj kalksın". Sayın profesörün Almanya başta dünyadaki baraj oranlarını bilememesi gayet doğaldı. Çünkü tartışmalara gelmeden önce biraz ders çalıştığını sanmıyoruz.

Ekran konuşmacıları arasında asıl şaşırtan KONDA'nın patronu Bekir Ağırdır'dı. Önemli bir konuya değindi. Devlet memurlarının "Sandık Kurulu Başkanlığı"na getirilmesinin sakıncaları üzerinde durdu. "Kamuda yöneticilik yapanlar"ın bu göreve atanmamasını istedi. Nedenini ise şöyle açıkladı; "Yargıda, beğenilmeyenler nasıl sürgüne gidiyorsa, bunların başına da aynı şeyler gelebilir".

Çift yazan kahveci

Ağırdır'ın uyarısını değerlendirmek şart. Muhalefet bu konu üzerinde önemle durmalı. Aklıma hemen geçmişte kaleme aldığım anekdot geldi. Hani şu "Hesabı, ortasından oyulmuş tebeşirle tutan kahveci" gibi. Masanın ayağına çektiği her çizgide, aslında ikiye katlaması örneği. Zamanı değil ama sandık başkanı kamu görevlisinden sözünü ettiğim kahveciye benzeyen pek çok örnek görürüz. Oğuz Haksever'in bu konudaki sözlerini de beğendim; "Oligarşik yapının, sandığa yansımaması mutlaka sağlanmalı".

AA'nın eski genel müdürü Kemal Öztürk'ün yorumu değişikti; "Bu şekilde gerginliklerin de önü alınmış olur". Erdoğan zaten çoktandır "yavru muhalefet" demiyor. Bahçeli de Erdoğan'a "idam ipi" fırlatmıyor. Bu konuda Sulh Çubuğunu hazırlayanın kim olduğunu biliyorsunuz.

***

Göçüş mü?

Spor ekranlarındaki farklılıklar durumu gösteriyor. NTV'nin satış haberleriyle birlikte dökülmeleri başladı. Kanalı bir kişinin -Emek Ege- kurtardığı kesin. Ege, ayrıca gece gündüz çalışıyor. Bünyedeki tüm kanalların programlarına da yetişiyor.

a Spor iyilerden. Kuruluşlarından bu yana çizgilerini hiç bozmadılar. En başarılısı ise kesinlikle TRT Spor. Beğendiğiniz ne varsa mevcut. Zamanlamaları da güzel.

En dökülen seçimi yapsam birinciliği kesinlikle CNNTÜRK'e veririm.

Yazarın Diğer Yazıları