Elçilerin PKK sevgisi
Avrupalılar PKK'yı başından beri desteklemişlerdir. Çekiç Güç dönemlerini yaşları müsait olanlar hatırlarlar. PKK'ya ABD'nin silâh verdiğine dair söylentiler o kadar yaygındı ki...
"Çekiç Güç ne?" diyeceksiniz...
Körfez Savaşı ardından, 1991'den 1996'ya kadar, bizim sınırlarımızın hemen ötesinde Irak'ın kuzeyini, Talabanî-Barzanî'nin hüküm sürdüğü yerleri uçuşa yasak bölge ilân etmişti ABD... Maksat Talabanî ve Barzanî'yi Saddam'dan korumak... İster istemez PKK'yı da! ABD gücünün adı Türkçede "Çekiç Güç" diye anılageldi. Bu koruma kalkanı bizim için de mühimdi. Çünkü Saddam çok gaddardı ve yöre insanını acımasızca katlediyor, onlar da çareyi kitleler hâlinde Türkiye'ye sığınmakta buluyordu. Hep düşünürüm... Bu bölgenin zaten Türkiye'den kopuşu ne kadar zaman oldu ki... Üstelik tartışmalı bir kopuş... Musul-Kerkük meselesinden, İngilizlerin oyunundan bahsediyorum.
Körfez Savaşı'nda Turgut Özal, Irak'ın kuzeyine girmeyi çok istemişti. Türkeş, Özal'a kırgın ve kızgın olduğu hâlde, ona mektup yazmış ve "Kuzey Irak'a girmeliyiz!" demiş, sonra bu mektup büyük ses getirmişti. (Mektubun tam metni, "Alparslan Türkeş ve Liderlik" kitabımızda.)
Biz sonunda Kuzey Irak'a gireceğiz... Orası bizim akrabalarımızın yaşadığı yer. Kürdüyle Türkmeniyle bizim insanımız, bizim uzantımız. Bir tarihte Kuzey Irak'a gittiğimde, "Türkiye" deyince insanların gözlerinin parladığını gördüm... Barzanî ve Talabanî tesiri kırılırsa, Türkiye ile bütünleşmeye can atacaklarını gördüm. (Bu ara; Barzanî'nin Erbil Valisi Ekrem Mantık'a, fikirlerimiz uyuşmasa bile, rahmet okumak geldi içimden... 2004'te, bir bayram günü bombalı saldırıda çok sayıda insanla birlikte katledildi. Onunla makamında görüşmüş ve sevmiştim.)
HDP/PKK'nın 10 milletvekili tutuklandı. Avrupa ve ABD ayağa kalktı. Önceki günkü HDP'nin grup toplantısı gösteriye dönüştürüldü. Grup toplantısına Belçika'nın Ankara Büyükelçisi Marc Trenteseau yanında, Yunanistan, Finlandiya, Avusturya, Almanya ve İspanya'nın büyükelçilik temsilcileri de katıldılar.
Türkiye'nin hassasiyeti bilindiği hâlde ülkemizde kan dökenlerin siyasî uzantılarının toplantısına katılmak ne manaya geliyor?
Çok açık: Avrupa, Türkiye'yi dara düşürmeye, başarabilirlerse bölmeye kararlı.
Bülent Ecevit, ABD'lilerin neden Abdullah Öcalan'ı bize verdiklerini anlayamadım, demişti. Hakikaten tam aydınlığa kavuşmamış bir mesele... Son yayınlanan hatıralara göre, A. Öcalan'ı almaya giden Türk ekibi, kararlı tavır gösterdiği için ABD'liler A. Öcalan'ı teslim etti, diyorlar ama, öyle olsa, ABD başta Türkiye ile koordineli çalışmaz, A. Öcalan'ın Kenya'da, bir başka yere gitmesi veya, saklanması için yol açardı. Öyle yapmadı, Türkiye'nin önünü açtı.
Sonra A. Öcalan'ın Türkiye'de muhakeme safhası başlıyor. Oradaydım. Yabancı temsilciler de takip ediyorlardı. Dokuz duruşma yapıldı. Hangi duruşmada, hangi ülkeden kimler katıldığını tek tek yazdım (İmralı'daki Konuk'ta)... Elçilik temsilcilikleri yanında yabancı parlamenterler de A. Öcalan'ın duruşmasındaydılar.
ABD'nin yeni başkanı Trump... Trump etnikçilere hususî sevgi beslediğini söylemişti. Hillary Clinton seçilseydi farklı mı olacaktı! O da PKK uzantılarını silâhlandıracağını söylemişti.
Al birini vur ötekine!
Türkiye kendi içinde birlik olmalı asıl... Ama nerede kucaklayıcı politika!