Ekonomik bünyede zaafiyet oluştu
Kurdaki spekülatif artışları Trump'a bağlıyorsak, zaten işimiz bitmiş demektir. Trump kavgaya girdiği ülkelere Ambargo uygular, ABD ulusal çıkarlarına ters ise ithalat kotaları ve vergi koyar. Ancak bizde kur artışına Trump neden oldu dersek, aynı zamanda zafiyetimizi de ortaya koymuş oluruz. Zira eğer ekonomik bünye sağlamsa kimse onu yıkamaz, çürükse her isteyen yıkabilir.
Öte yandan Dünya sermaye hareketlerini Trump yönetmiyor. Kur artışından önce Türkiye'den sermaye çıkışı başlamıştı. Yalnız yabancı yatırım sermayesi ve sıcak para değil, ulusal tasarruflarda çıkmaya başlamıştı. Başkanlık sisteminin kabul edilmesinden sonra birçok büyük firma aleni olarak Türkiye'den borçlandı, yurt dışında yatırım yaptı. Beşeri yatırım olarak beyin göçü hızlandı.
Standart and Poor's, Moody's ve Fitch Raiting, kurların uçtuğu Ağustostan çok çok önce, Türkiye'yi ''yatırım yapılamaz-spekülatif '' ülke statüsüne indirmişti.
Trump'ın kötü niyetli olduğuna şüphe yok… Ancak işi Trump'a yükleyip ve geçer diye önlem almıyorsak, bunun iki nedeni olabilir… Birisi, piyasaya devalüasyon yaptırmayı iktisat politikasının bir aracı olarak kullanıyoruz. İkincisi ise İktidar olayın nereye gideceğini kestiremiyor.
1.Üretici ve Tüketicinin Morali bozuk. Bu durum beklentileri olumsuz etkiliyor. Yerli ve yabancı sermaye Yatırım yapmak istemiyor.
Geçen sene Ağustos ayında hizmet sektörü ve perakende ticaret sektöründe güven endeksi 100 üstünde idi. Yani güven vardı. Bu sene Ağustos'ta her iki sektörde güven endeksi, güven sınırı olan 100'ün altına düştü. Yani güvensizlik oluştu.
İnşaat sektöründe güven ise yerlerde sürünüyor. Bundan dolayı 13 bin 500 konut bankalara geçti. Bunu nedeni, iktidarın inşaat sektöründeki yanlış planlama yapması ve bu sektörü yanlış bir büyüme aracı olarak kullanmasıdır.
Yine reel sektörde işler kötüye gittiği içindir ki, yılın ilk 6 ayında Batık krediler 74 milyar liraya ulaştı.
Öte yandan tüketici güven endeksi, inşaat sektörünün de altındadır. Konut alanlar ipotek borcunu ödeyemiyor. (Aşağıdaki tablo )
Üretici ve Tüketicinin moralini de Trump mı bozdu?
2.Milli gelirin yüzde 7'sini geçen cari açık kan kaybına neden oldu. Türkiye gelişmekte olan ekonomiler arasında en yüsek cari açığa sahiptir. Bizden sonra Arjantin ve sonra Kolombiya geliyor.
İMF kapısındaki Arjantin'de cari açık oranı yüzde 4.8'dir.
Dış borçlarda, kısa vadeli dış borçlar, Türkiye'nin ödeme kapasitesinin üstündedir. Bunun içindir ki dış borçlarda sigorta risk primini gösteren CDS oranı tabloda en yüksek orandadır. Arjantin'in 431.18, Türkiye'nin ise 481.49 dur.
Fitch Raiting, destek derecelendirme notu ve sermaye benzeri borç notu ''B''ye geriledi. Anlamı ''yüksek risk var '' şeklindedir.
9 günlük bayram tatilinde, herkes turizm yerlerine saldırdı. Bazı belediyeler artık gelmeyin dedi. Yunanistan'da da borç krizi öncesi aynı tablo vardı.
Ben bir vatandaş olarak ekonomik gidişattan büyük kaygı duyuyorum. Oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Dünyada ve bizde geçmişte yaşanan ekonomik istikrar sorunları için zamanında alınan ciddi önlemlere bugün daha fazla ihtiyaç vardır. Trump'ı Türk ekonomisini bir lafıyla bozacak kadar illüzyonist ilan etmekle, popülizm söylemlerle, Bitlis Ahlat'ta Otağ sarayı yaptırmakla bu sorunu çözemeyiz.