Ekonomide stres birikti
Cumhurbaşkanı ekonomide kriz olduğunu söyledi. Reel sektörü temsil eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı RifatHisarcıklıoğlu, ekonominin dış ve iç sorunlar yaşadığını söyledi.
TÜSİAD, ekonomi yönetimini eleştiriyor... Cumhurbaşkanı sert tepki gösteriyor.
Üç yıldan beridir, ekonomi dünya ortalamasının ve dünyada gelişmekte olan ülkeler ortalamasının altında büyüdü. Aynı şekilde enflasyonda dünya ortalamasının üstünde gidiyor.
Fiili işsiz sayısı 5.5 milyona, fiili işsizlik oranı yüzde 18.8’e yükseldi. Çalışanların üçte biri kayıt dışı çalışıyor. Türkiye’de 2 milyondan fazla işsiz Suriyeli var... Bir milyon yabancı kaçak işçi çalışıyor.
2003 yılından beri Türkiye toplam 450 milyar dolar cari açık verdi ve dış borç stoku 400 milyar doları geçti.
2014 yılında Türkiye yatırım yapmadı. Kamu yatırımları yüzde 8.5 oranında geriledi. Özel sektör yatırımları ise yalnızca 0.5 oranında arttı.
Tüketici güven endeksi, reel sektör güven endeksi ve ekonomik güven endeksi, güven sınırının çok altına düştü.
Orta Doğu politikamız, Rusya ve Avrupa’da yaşanan ekonomik sorunlar ve içeride bürokrasi turizmi vuruyor.
Yabancı sermaye hareketleri azaldı. Özellikle doğrudan yatırım gelmiyor. 2014 yılında gayrimenkul dışında, yalnızca 1.2 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım sermayesi geldi.
Arap sermayesine güvenmemiz yanlış olur. Zira Araplar bizim değil, ABD’nin dediğini yapar. Sıkışınca da geçmişte yaşadığımız gibi bir gecede bize sırt çevirir.
Mülkiyet hakkı tehdit altındadır. Bir gecede arsanız yeşil alan olmuş olabilir veya imarı kaldırılmış olabilir.
Siyasi gerginlik toplumu ve ekonomiyi strese soktu.
Bu şartlarda, siyasi iktidarın bir çıkış planı ve yolu olması gerekir. Muhalefet partilerinin de bu durumu tespit ve teşhis etmesi ve sonra da alternatif plan yapması gerekir.
Eğer finansal kriz olsaydı, iktidar zorunlu olarak ya IMF ile anlaşır veya kendisi bir geçiş programı yapardı. Ancak uzun dönemli durgunluk kerte kerte vuruyor. Toplum ekonomideki sorunları daha geç anlıyor. Eğer önlem almazsak arkası kriz değil çöküş olacaktır.
Bunun içindir ki seçim sonrası ekonomiyi yönetmek, her zamankinden daha önemli bir sorun oldu. Ekonomide biriken bu stresi, gelecek iktidarın yumuşak inişle çözmesi zor görünüyor.
1) Her şeyden önce siyasetteki gerilim kalkmalıdır.
Yapılan anketlerde, halkın yüzde 70 ile yüzde 80’i parlamenter demokrasi derken, Sayın Cumhurbaşkanının başkanlık sistemini olmuş gibi, “ok yaydan çıktı” şeklinde dayatması, siyaset düzenini bozuyor.
Bunun için her siyasetçinin mevcut anayasaya uygun davranması ve toplumda farklı düşünce ve inançlara saygılı olması gerekir.
2) Ekonomide planlama yaparak, özellikle yapısal sorunların nasıl çözüleceği, devlet-piyasa optimal dengesinin yeniden nasıl kurulacağı, piyasada kartelleşmenin nasıl önleneceği, ikna edici bir şekilde bu planda yer almalı ve ekonomiye güven verilmelidir.
Bu “yapısal dönüşüm planı” ekonomik ve sosyal gelişmeyi öngören bir “ekonomik ve sosyal gelişme planı” olmalıdır.
Ayrıca, hem uzun dönemli bir perspektiften bakan, hem de kısa dönmede bir yıllık devrelerle ekonomik ve sosyal gelişmelere kısa sürede intibak edebilecek “dinamik bir yapıda” olmalıdır.
3) Devlette şeffaflık ve devamlılık doğrudan yabancı yatırım sermayesi için önemli bir güvencedir. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması ve kürsü dokunulmazlığı ile yetinilmesi, devlette şeffaflığın yolunu açacaktır..