‘Ekmek Mushaf çarpsın...’
Gazetemizin Ankara Bürosu Temsilcisi Ahmet Takan’ın köşesinde (17 Ekim 2014) okudum...
Ankara Haber Merkezi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Alo Fetva Hattı” na iki soru sormuş ve cevabını almış:
Soru 1: “Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin ettikleri anayasal yemininin dinen geçerliliği var mı?”
Cevap: “Yeminlerde asıl olan Vallahi Billahi ve Tallahi demektir. Ancak örfte yemin kabul edilen şey de yemindir. Ne gibi?.. ‘Ekmek Kur’ân çarpsın’ diyor meselâ değil mi?.. Bu örfte yemindir. Bizim kültürümüzde yemin olarak anlaşılır öyleyse yemindir denilir. ‘Namusum ve şerefim üzerine’ diyor meselâ... Bunlar da birer yemindir. Tabiî ki dinî yükümlülüğü var.”
Soru 2: “Cumhurbaşkanı ve milletvekili, yeminini yerine getirmediği takdirde günaha girmiş oluyor mu?!”
Cevap: “Artık onu Rabbim takdir buyursun bizim alanımız değil; ancak, bunlar dinen de birer yemindir. Bizim sözümüz bu olur.”
17 ve 25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonları (ikincisi engellendi) Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonları olduğunda, hemen herkes müttefiktir. Hükûmet içinde de, “yandaşlar” içinde de elbette, büyük yolsuzlukların döndüğüne, bizzat bu yolsuzluklara en tepedekilerin bulaştığına inanıyorlar. Ne var ki, nefislerini yenemiyorlar. Ortaya çıkıp: “Olmaz, olamaz! Herkes hesabını versin, aklansın gelsin.” diyemiyorlar. Çıkarları var çünkü.
Önce akîm bıraktırılan 25 Aralık yolsuzluklar için savcılık takipsizlik kararı verdi. 141 sayfalık da gerekçe yazmışlar. 17 Aralık için de 60 sayfalık bir gerekçe yazılmış.
Bütün deliller ortaya konduğu hâlde, dosyalar kapatılıyor.
Vicdanı sızlamayan bir kişi gösterebilir misiniz?
4 bakan hakkındaki fezlekeler ne olacak? Dosya kapandığına göre fezlekele de kapanmalı! 17 Aralık 2013 günü şafak sökerken operasyon başlıyor, bakan oğulları ve birçok insan evlerinden toplanıyor. “Dönemin Başbakanı” sekizi beş geçe oğlunu arıyor. Arama birkaç defa tekrarlanıyor. Telaşın sebebi evdeki paraların sıfırlanmak istenmesi... O kadar çok iç içe geçmiş rüşvet, yolsuzluk, nüfuz ticareti var ki saymakla bitmez. Birçok yolsuzluk ve rüşvetin belgesi olduğu iddia edilen fotoğraflar, telefon konuşmalarının tapeleri dosyalarda...
17 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda, 19 Aralık’ta 4. savcı olarak getirilen, Ekrem Aydıner, 29 Ocak’tan itibaren soruşturmayı “tek başına” yürütmüş ve “tek başına” kararı vermiş. Herkes biliyordu ki, daha muhtevalı 25 Aralık dosyası kapandıysa, bu dosya da kapanacak... Ve beklendiği gibi kapandı. Savcı Bey, kararının gerekçesinde, soruşturmanın kanun dışı başlatıldığını yazmış. Hadi öyle oldu, ortada suç var mı yok mu? Malûm partiye oy verenler bile ne diyorlar: “Çalıyorlar ama çalışıyorlar.”
İşi bilenler dosyaları didik didik ettiler. Akıl almayacak rüşvet ağı ortalara serildi. Şimdi Savcının takipsizlik kararını da didikleyeceklerdir.
Çok istiyorum... Diğerlerini geçtim, “Dönemin Başbakanı” sağ ayağını kaldırmadan şu yemini içsin:
“Ekmek Mushaf çarpsın ki ne 17, ne 25 Aralık’taki para ilişkileriyle, ne havuz rüşvetleriyle, ne evdeki paraların sıfırlanmasıyla ilgim var.”