Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Düşünce, propaganda ve medya!

Medya ve siyaset dünyasında ’kurt kanunu’geçerlidir. Kurtlukta düşeni yemek kanundur. Bu nedenle bu dünyada düşmemek aksine düşürmek gerekir. Bunun yolu da aklı ve yüreği olduğu kadar gözü ve kulağı da düşman stratejilerine kaptırmamaktan geçmektedir.
Unutmamak gerekir ki bir siyasi ya da sosyal hareket rakiplerinin kavram, deyim hatta sloganlarını kullanıyorsa rakiplerin oyununa geliyor demektir. Günümüzde niyetler ve değerler kitlelere medya üzerinden aktarılmaktadır.
Medya üzerinden aldığı kadar veremeyen, etkilendiği kadar etkileyemeyen ve tükettiği kadar üretemeyen hareketlerin geleceklerinin tehdit altında olduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur!
Medya üzerinden pazarlanan değerleri kitleler, milli imbikten geçirmeden içselleştirmektedir. Çünkü kitle insanları ancak kendilerine ulaşan değerlerle amel edebilmektedir. Programların içeriği yönlendirme ve art niyetle doldurularak hedef kitlelere tarafsız gibi sunulmaktadır.
Medya insanlara, başkalarına ait niyetleri kendisine ait sandırır. Bu tür bir teknikle propagandaya tabi tutulan toplumlar, sonuçta kendi kendilerine yabancılaşırlar. Bu toplumların insanları çok kolay bir biçimde görme, duyma ve düşünme yeteneklerinin yönlendirilmesi suretiyle yabancı amaçların aracı haline getirilirler.
Günümüzde bunun yolu görme, işitme ve düşünme aygıtları üzerinde daha doğrusu medya üzerinde kurulan egemenlikten geçmektedir.
Gerçekte medyası ve aydını olmayan hareketlerin geleceği başkalarının iki dudağı arasındadır.
Küresel dünyada, iletişim ve internet çağında tarım ve sanayi döneminin araçlarıyla mücadele etmek imkânsızdır. Yüz yüze ilişki çok önemlidir ama milyonlarca insana bu yolla ulaşmak mümkün değildir.
Küresel çağda ancak çağdaş iletişim düzleminde rekabet ederek var olmak mümkündür!
Türkiye’deki etkin medya ülkede, bölgede ve dünyada meydana gelen olayları uluslararası küresel güçler ve yabancılaşmış yerlilerin çıkarlarına uygun bir biçimde halka sunmaktadır.
Bu nedenle bir fikir sistemi ne kadar felsefi, ahlaki, insani ve ilmi unsurlarla dolu olursa olsun onu yaygınlaştıracak ve propagandasını yapacak araçlara sahip değilse, başarılı olma şansı çok düşüktür. Güçlü fikirler aynı şekilde güçlü ve etkin araçlarla yaygınlaştırılabilir. Gözlerin aklı yönettiği, günümüz görsel toplumunda medyanın ve sanatın konusu haline gelemeyen fikirlerin yaşama şansı yoktur.
Türkiye’deki bölücülerin ve yabancılaşmış yerlilerin başarısı ve etkinliği diğer hususların yanında medya üzerinde kurdukları egemenlikten kaynaklanmaktadır.
Aklın yerini gözün aldığı günümüz dünyasında göze, akla ve yüreğe aynı anda hitap eden araçlardan mahrum kalanların, kaybetmek için başka gerekçe aramalarına gerek yoktur.
Daha açıkçası günümüz dünyasında bilgi iletişim aygıtlarını kullanamayan bir hareketin var olması, büyük ölçüde şansa bağlıdır.
Eğer bir yerde saldırı var da savunma yoksa; iftira var cevap verme yoksa; hücum var direnme yoksa; karalama var aydınlatma yoksa; orada bölücünün ya da yıkıcının tezlerinin egemen olmasından daha doğal ne olabilir?
Hiçbir şey yapmayarak ya da hiçbir iddia ileri sürmeyerek hiç bir hata yapmamayı marifet sananlar görevlerini yapmayanlardır. Suya sabuna dokunmamak, hiçbir şeye karışmamak ya da bulaşmamak marifet değildir. Halk tabiriyle “kimsenin tavuğuna kışt dememek”, yerine göre yüksek sesle konuşmamak bir meziyet değil gerçek bir eziyettir.
Küresel odakların bugünkü gücünden, milli odakların bıraktıkları boşluklar sorumludur. Mensuplarına yeterli ilgi, bilgi ve gıdayı vermeyenler, onları bir ideal altında toplayamayanların sonuçlardan şikâyet etme hakları yoktur.
Gelecek nesillerin uğrunda gayret gösterecek bir anlama, değere ve ideale olan ihtiyacı, gıdaya duydukları ihtiyaçtan daha çoktur! Bu değerlerin uygun ve yaygın araçlarla geniş kitlelere aktarımı ise her şeyden daha önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları