Dünyanın çivisi yeniden çıkıyor mu?

2016 yılında Oxford Sözlüğü'ne yeni bir kelime girdi: Post-truth. (Gerçek sonrası.) Sözcüğün anlamı ''Nesnel gerçekliklerin kamuoyunu şekillendirmede duygusal ve kişisel görüşlerden daha az etkili olması'' şeklindedir. Başka bir ifade ile 2016 yılında, objektif gerçekler kamuoyu oluşturmada daha az etkili oldu, buna karşılık kişisel ve duygusal inançlar daha etkili oldu.

The New York Times raporlarına göre post-truth kelimesinin öne çıkmasında 2016 yılındaki "Alt-sağ görüş", "Brexit Oyu" ve "Uyanmak" gibi siyasi şartlar etkili oldu. Dinin siyaset alanında kullanılmasını da bu alana katabiliriz.

ABD düşünce kuruluşları, ABD ve Batı'ya yönelik Radikal İslami hareketlerden korunmak için, Ilımlı İslam tezini geliştirdiler. ABD, İslam ülkelerinde daha önce komünizme karşı destekledikleri Yeşil Kuşak Projesi'ni revize ederek bu defa Ilımlı İslam projesini oluşturdular. Siyasi ve parasal anlamda destek verdiler. Bu durum tepkisel olarak radikal dincilerin DAEŞ gibi örgütlenmelerine neden oldu.

Türkiye'de bütün siyasi partiler, oy kaygısı ile siyasi İslamı kullandılar... AKP öteden beri kullanıyor... MHP arada yalpalıyor... CHP ise, başta cumhurbaşkanlığı adaylığında olmak üzere dini siyasette kullanmış oldu.

Türkiye onbeş yıldır, din tartışan bir ülke oldu. Anayasada laiklik esastır ve fakat fiilen, Ali Fuat Başgil'in ''Din ve Laiklik'' kitabında tartıştığı ''devlete bağlı din sistemi'' kuruldu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi 11 bakanlık bütçesi kadardır. Nüfusun yüzde onunu oluşturan Alevilere ise bütçeden pay verilmiyor.

Görevi dindeki yanlış yorumları ve topluma zararlı eğilimleri önlemek olan Diyanet İşleri Başkanlığı da zaman zaman tarafsızlığını kaybetti.

Bazı gazetelerin ve grupların yılbaşı karşıtlığı kampanyalarına son Cuma hutbesi ile dolaylı destek verdi... "Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür.''

Aslında, kampanya yapanlar da Diyanet İşleri de Noel ile yılbaşını karıştırıyorlar. Noel, Hazreti İsa'nın doğum günüdür. Batı kiliselerine göre bu tarih 25 Aralık, Doğu kiliselerine göre ise 6 Ocak'tır.

31 Aralık günü kiliseler hiç bir ayin veya kutlama yapmazlar.

Yılbaşı kutlamaları, bir kültüre veya başka dünyaya ait olan bir gelenek değil. Tersine beynelmilel bir gelenektir. Kutlamaların kökeni Sümerlere dayanır. Bizde 1926'da Miladi takvime geçiş nedeniyle bugünkü yılbaşı kabul edilmiştir.

İran ve Bahai takvimlerine göre yılbaşı olan Nevruz da eğlencelerle ve neşeyle kutlanır. Yeni yıl insanlık için bir moral takviyedir. İnsanlığın geçmiş sorunları aşması ve yeni umutlarla girmesi, toplumsal huzurda da olumlu beklentilere neden olur ve daha mutlu bir toplum oluşur.

Kaldı ki, kampanya yapanlara karşı veya kampanyaya destek veren medyaya karşı kimse bir laf etmedi. Bir zamanlar mağdur edebiyatı yapan bu tip basın, şimdi kabadayılığın daniskasını yapıyor. Buna rağmen kimse muhatap olmadı, çünkü demokraside hoş görü esastır. Ancak bu tepkiler eyleme dönüşürse, bunun dinle de insanlıkla da ilgisi yoktur. Böyle radikaller dine de zarar veriyor. Dahası unutmayalım ki, yaratılan böyle bir iklimden beslenen bir veya birkaç deli çıkar ve Reina'yı ya da başka bir yeri makineli tüfekle tarar. Bir başka deli çıkar yılbaşı karalama kampanyası yapanlara zarar verebilir.

Noel karşıtı kampanyaların amacı, toplumu Radikal İslam şartlarında yaşamaya zorlamaktır. Söz konusu dayatmaları ve topluma verdiği acıları önleyecek olan da hükümettir.

Yazarın Diğer Yazıları