Döviz her zaman yumuşak karnımız
Devletin kendi parası yerine dolar ile sözleşme yapması az değil, çok çok yanlıştır… Söz gelimi Üçüncü Köprü geçiş ücreti dolara endekslenerek tespit edildi. Garanti edilen geçiş farkı bütçeden ödenecek… Ancak dolara endeksli hesap edilecek. Dolar kuru arttıkça bütçeden daha fazla para çıkacak.
Bütçe devletin mali planıdır ve elbette TL ile yapılmaktadır. Hal böyle iken devletin dolar endeksli ödeme yükümlülüğü altına girmesi kendi parasına olan güvensizliği gösterir. Bunun içindir ki piyasada da gayrimenkullerin satışı ve pazarlanması da dolarla yapılıyor.
TL yerine dolar kullanılması gibi bir para ikamesi, başka bir ifade ile dolarizasyon, istikrarsız ekonomilerde ortaya çıkar.
Dolarizasyonun bir nedeni enflasyondur. Türkiye de 2001 yılından sonra enflasyon düşürüldü ve fakat yüzde 8 ile yüzde 10 arasında kronikleşti. Enflasyon nedeniyle TL tasarruf fonksiyonunu yerine getiremiyor. Ayrıca belirsizlik yaratıyor. Enflasyon serabından kurtulmak için, herkes dolar hesabı yapıyor.
İkinci nedeni, ekonomi yönetimine ve hükümete olan güvensizliktir. Zira iç ve dış siyasi istikrar sorunu yaşandıkça, vatandaşta ihtiyat saiki ile döviz tutuyor..
Şimdi kur artışı devletin aklını başına getirdi..
* Kamu kurum ve kuruluşlarına sözleşmeleri TL ile yapma zorunluluğu getirildi.
* Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) da, portföyündeki alacaklarını ve yaptığı satışların karşılığını TL olarak tahsil edecek.
* İhracatçılar, Merkez'den döviz alarak yaptıkları satışın ardından dövizlerini TL olarak verecekler.
Bu kararlar kurları frenlemekte kısmen de olsa yararlı da olur, fakat daha önemlisi bu kararlar normale dönüş kararlarıdır.
Türkiye'ye 2010 yılına kadar yoğun olarak sıcak para girdi. Bol döviz, kurlar üstünde baskı oluşturdu. Merkez Bankası'nın da düşük kuru enflasyonla mücadelede bir araç olarak kullanması ile TL değerlendi. İthalat fiyatları cazip geldiği için, ithalat arttı. Ortaya çıkan cari açık dış borçla kapatıldı.
Yani Türkiye, 2003-2012 arasında bir serap yaşadı. Şimdi şapka düştü, kel göründü… Bu geniş zamanda borçlandık… Dış borçlarımız ve döviz pozisyon açığımız arttı.
Döviz yükümlülüğümüz daha da aratacak… Çünkü Türkiye döviz kazanmıyor, kaybediyor. Bütün bunlar, siyasi etkiler dışında, kur artışına neden olan ve bize özgü ekonomik nedenlerdir..
Sonuçta,Türkiye'nin uluslararası net yatırım pozisyon açığı, 2016 yılı üçüncü çeyrekte 389.6 milyar dolara yükseldi. Uluslararası yatırım pozisyonu, Türkiye'nin yurtdışından alacaklarıyla, Türkiye'nin yurtdışına borçlarının netini göstermektedir.
Ayrıca Türkiye bir yıl içinde, kısa vadeli dış borçlar, vadesine bir yıl ve daha az kalmış uzun vadeli dış borçlar ile cari açık nedeniyle bir yıl içinde 200 milyar dolar döviz ödemek zorundadır. (Aşağıdaki tablo )
Kalan vadeye göre bir yıl içinde ödenmesi
gereken dış borç ve cari açık
Eylül 2016
(milyar dolar)
---------------------
Merkez Bankası 0.9
Devlet 5.5
Bankalar 96.7
İthalat borçları 34.7
Pref. ve peşin ihracat 3.6
Kamu sektörü kredileri 0.3
Özel sektör kredileri 26.6
Yurt dışı şubeler ve iştiraklar 5.7
Toplam 164.7
Cari açık 35.0
Döviz ihtiyacı 199.7
Özel sektör ithalat borçları daha kötü durumdadır. Zira özel sektör 3 liranın altında bir kurla ithal ettiği ve kullandığı malların parasını şimdi 3.40'tan ödeyecektir.
Sonuç… Türkiye 10 yıl dış borçla büyüdü… Net dış borç ödeyen ülke konumuna geçtiğimizde hem kurlar artacak, hem de fakirleşme yaşayacağız.