Domates meselesi...
Meslektaşım ve kardeşim Bekir Aydın aradı. Memleket meseleleriyle her zaman ilgili. Tüm yazları Altınova'da geçirir. Bu belde sebze meyve cenneti. Özellikle domatesin. Yani orada ne nakliye masrafı ne kabzımal komisyonu var. Şimdi sıkı durun kilosu ne kadar; "tam 8.00 lira". Aydın bir de örnek verdi. "Tezgah sahibi kadına sordum, niye bu kadar pahalı?" gülerek cevapladı; "Üç ayda kazanıp, bir sene yiyeceğiz."
Aynı gün gazete almak için girdiğim Migros'taki tespitlerim şöyleydi:
* Yüzüne bakılmayacak sıradan domates 5,99 lira.
* Afyon salkımının kilosu ise 8,95.
Her ikisini de sadece salça yapabilirsiniz. Migros'tan 7,10 gramlık iki cam kavanoz salça alarak çıktım. Markanın üstüne bir sürü özellik yazmışlar. Her birinin fiyatı ise tam 10,90 lira. Yanlış okumadınız. Daha bir ay önce 4,95'ti.
Brezilya kökenli
Bir zamanlar tohumu Brezilya'dan getirtilen, salça yapımında kullanılan Rio domatesleri bile 3,50-4,00 liraya zıplatıldı. Bunlar Demko için toplanırdı. Şimdi kurtarıcı oldu. Kısa süre önce 1,39'dan satılıyordu. Ne oldu da bu kadar uçtu?
Altınova'daki yazlıkçıları kazıklayan bir tek "yakalarsam..." yazısı eksik yetiştirici satıcıları anladık. Ya koca marketlere ne diyeceğiz? Merhum Vehbi Koç'un "Vatandaşla direkt muhatap olduğumuz yer" diye tanımladığı uluslararası patentli zincir mağazaları ne yapacağız. Bu ülkede bir şeylerin çivisinin çıktığı kesin.
Güler Sabancı'nın CarrefourSA'sı da farksız. Bu aralar domates onda da el yakıyor. Laf aramızda Hanımefendi'nin adı İstanbul Belediye Başkan adaylığı için geçmekte. Hangi partiden mi? Tabii ki Ak Parti'den. Sizce kabul eder mi?
Ailenin adayı Gümüşdağ
Madem mahalli seçimlere girdik, devam edelim. Bütün etkili ve yetkililer "adamlarını parlatma" peşinde. Bir ara Ahmet Vefik Alp'in adına yoğun kampanya yapıldı.
Daha önce de çıtlatmıştım. Emine Erdoğan ile İstanbul Belediye Başkan vekili Göksel Gümüşdağ'ın eşi akrabadır. Vekilin bu göreve asaleten getirilmesi için yapılan kulisleri atlamayalım. Eğer bu işi First Lady'miz benimsemiş ise olasılık fazla demektir. Hanımefendi'yi gerçekten severim. Her şeyden önce "Sıkı Beşiktaşlıdır". Yardım faaliyetlerinden hiç kaçmaz. Taa Arakan'a kadar gider. Bu yüzden "Uluslararası Hizmet Ödülü"nü aldı. Siz siz olun Göksel Gümüşdağ'ın aday gösterilme ihtimalini yabana atmayın.
Profesyonel tartışmacılar
Tüm haber kanallarında üç konu var. İdlib, MİT'in operasyonları ve yaklaşan yerel seçimler. Konuları ele alanlara bakıyoruz başroldekilerin biri her zaman İhsan Aktaş. GENAR'ın patronu, bir yandan "sipariş anketler" hazırlıyor. Diğer yandan ekran ekran dolaşıp hazırladığı sonuçların alt yapısını tezgâhlıyor. Söyledikleri 24 Haziran öncesinin tekrarı.
Alıştık artık. Ancak, işine gelmeyenlere müdahale etmesine gerçekten sinirleniyorum. Israrla HDP'yi gömmeyi sürdürüyor. Elinden gelse hiçbir beldeyi bile Ak Parti dışındakilere vermeyecek. Aktaş'a şunu söylemek istiyorum; "İktidar, İstanbul veya Ankara'dan birini, maazallah ikisini de kaybederse kıyamet kopacaktır". Yeni bir Genel Seçim derhâl gündeme gelecektir.
Değişik bir ses
Prof. Dr. Mithat Baydur'un söylediklerini daima kayda geçiyorum. Hoca önemli tespitler yapıyor. Bilimsel konuşuyor. Örneğin "30 ilin 17'sinde hayır çıkması" gibi.
Baydur'un CHP'ye önerilerine aynen katılıyorum; "Yeni yanlış hamleler bu partinin itibarını daha fazla zedeler. Önce vatandaşa heyecan vermeliler. Daha sonra ön seçimle prestijlerini kurtarmalılar".
Hamasetçiler ayrı grup. Bunların görevi talimatları uygulamak. Mahmut Övür'den örnek vermek gerekirse şu cümlesi yeter; "Bu seçimlere 15 Temmuz ruhu sinecektir". Buyurun siz yorumlayın!
Doç. Dr. Şakir Dinçşahin'in şu cümlesini de kayda geçmek istiyorum: "En önemli ittifak seçmenin sandık başında yaptığıdır".
***
İlgimi çeken
BeIn Sports'da "Soyunma Odası"nı kaçırmamaya özen gösteririm. Bu defa üç eski TRT'ci yan yana oturmuştu. Geçmişten mavra yaptılar. Gırgır anıları konuştular. Merhum Aydın Köker'in Antalya-Petrolofisi maçını anlatırken golü atan futbolcu ve hepsinden önemlisi takımı değiştirme çabalarına çok gülündü.
Makedonya-Türkiye Ümit Millî maçı oynanırken "Kaçın deprem" diye bağıran kişinin Şenes Erzik olması daha da ilginçti. Ohri'deki stat bir anda boşalıyor. Kalanlar sadece TRT ekibi.
Yalçın Çetin'in Ömer Üründül'den bahsederken "Bana sadece futbolu değil, halter, boks, basketbol dâhil tüm sporları öğretti" demesi tam bir "ahdevefa" örneği idi.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Akıllı adam deliyi azarlamaz. Çin Atasözü