Diyarbakır’a NATO’yu kim çağırdı?
6 Ağustos’ta “PKK, Suriye’ye sürülüyor çünkü Kuzey Irak’ta işi bitti. Barzani, PKK’ya ’gidin’ diyor! PKK’ya Suriye’deki siyasi ihale verildi! Kerkük’te bile Türkmen bölgesi olan Tisin’de, valinin emriyle Türkmenlerin evleri yıkılıyor!” demiştik.
Hürriyet’ten Tolga Tanış, Amerikalı bir yetkiliye “PKK, Kandil’de kalırsa Türkiye’nin hedefi olacak ama Suriye’ye geçerse saldırılardan korunacak mı?” sorusunu yöneltti.
ABD’li diplomat, kendisine “PKK, bu mesajı nasıl okumak isterse öyle okuyabilir” cevabını verdi!
Tanış da bu veriye dayanarak, yazısında “ABD önce YPG üzerinden Türkiye’yi IŞİD’le savaşa katılmaya mecbur bıraktı. Şimdi de Türkiye üzerinden PKK’yı Suriye’ye geçmeye zorluyor” ifadesini kullandı.
Dün de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Peşmerge Güçleri komutanlarından Zaim Ali, “PKK, buraları boşaltmalı ve onların yüzünden evlerini boşaltanlar geri dönmelidir” dedi.
* * *
Daha da vahimi; HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, NATO’yu, Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine yönelik Türk operasyonlarına karşı belirgin bir konum almaya çağırdı!
Kuzey Irak’a NATO’yu yerleştirme fikrini ilk defa 2006’da ABD’nin eski BM Daimi Temsilcisi Richard Holbrooke ortaya atmıştı.
Holbrooke, Türkiye’nin Kuzey Irak’ı işgal etmesini önlemenin en iyi yolunun bölgeye NATO gücü konuşlandırmak olduğunu söylemişti.
Fakat 2010 yılının Temmuz ayında, Tayyip Erdoğan da Toronto’daki bir toplantıda NATO’yu Kandil Bölgesi’nin kontrolü için göreve çağırmıştı! Erdoğan, sonraki aylarda da NATO sözleşmesinin 5. maddesinin çalıştırılarak, Suriye sınırına asker gönderilmesini isteyebileceğini söylemişti. Erdoğan, Türkiye-Suriye sınırını, mayın temizlemek bahanesiyle bir İsrail şirketine devretmek istemiş ama başaramamıştı. Fakat bu arada Malatya-Kürecik’te ABD tarafından füze kalkanı kurulmuştu.
* * *
Erdoğan, “Türkiye NATO toprağıdır” diyerek NATO’yu, Kandil’e çağırınca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bir ülkenin bağımsızlık ve egemenlik timsali olan hudutlarını kendi güçleriyle koruması şarttır, aksi yaklaşımlar hükümranlık gücümüzün sorgulanmasına sebep olacaktır. Başbakan’ın önerisi ülkemizin itibarına gölge düşüreceği gibi millî bir konunun uluslararası alana taşınarak aleyhimize şekillenmesine yol açacaktır” demiş, İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin de “NATO’yu Kandil’e davet etmek, aslında NATO’yu Diyarbakır’a davet etmek anlamına gelmektedir. Hemen yanı başındaki terör üssüne karşı acz içinde kalıp NATO’dan yardım isteyenler, yarın hiç kimsenin şüphesi olmasın Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda başa çıkamadıkları olaylar karşısında da NATO’dan ’yardım’isteyeceklerdir” diye bir açıklama yapmıştı.
Şimdi AKP iktidarı, IŞİD’le mücadele bahanesiyle, İncirlik Üssü’nü, Diyarbakır ve Malatya’daki askeri havaalanlarını, ABD ve NATO üyesi koalisyon ülkelerinin uçaklarına açmış mıdır? Kısacası, NATO, Diyarbakır’a davet edilmiş midir?
* * *
TSK, Kandil’e operasyon yapıyor ama önemli olan bundan ne sonuç alınacağıdır.
PKK, Kuzey Irak’ta devlet kurulmasını sağlamış “tarihi rolü”nü oynamıştır. PKK’nın görevi, Kürt devleti kurulana kadar Türkiye’yi oyalamak, Barzani’ye zaman kazandırmaktı.
ABD, Kuzey Suriye’de de bir devlet kurulması için PKK’yı kara gücü olarak kullanıyor, bu sebeple Türkiye’nin Kandil’e yönelik hava harekâtına ses çıkarmadı. TSK, Kuzey Irak’a veya Kuzey Suriye’ye PKK/PYD’ye yönelik kara harekâtı yapacak olsa, ABD, kıyameti koparmaz mı?
Biz 2010 yılında “ABD’nin ‘NATO’yu Kuzey Irak’a davet et’ talebini yerine getirmek, kale kapılarını düşmana açmak gibi bir eylemdir!” demiştik!
Şimdi NATO, Haçlı amblemiyle kalenin içine girdi; hâlâ farkında değiliz!