Diyanet kafa karıştırdı
Diyanet'in şu fetvası kafa karıştırıcı:
"Gayrimeşru yolla elde edilen para ile hac etmek uygun değildir. Asıl olan, ibadetlerin helal parayla yapılmasıdır. Bununla birlikte haram parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup, üzerinden hac yükümlülüğü kalkmış olur. Ancak, gayrimeşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için, bu malı yoksullara veya hayır kurumlarına vererek elden çıkarması ve bir daha işlememek üzere tövbe etmesi gerekir."
Diyanet bu fetvayı vermiş olamaz! Haram parayla hac etmek uygun değil ama giderse hac farizasını yerine getirmiş oluyor!
Biri çıkacak, birini soyacak, sonra ileride fakirlere, hayır kurumlarına para veririm deyip "gönül huzuruyla" hacca gidecek!
Gayrimeşruluğun içine her türlü melânet girer. Bir tarafta soyulan, bir tarafta soyan ve o soyan kişi Kâbe'de... Hatta karısı, çocukları da yanında... Bir tarafta parasını kaptırmaktan çaresiz kalmış insanlar, bir tarafta kaptıkları parayla ibadet edenler!... Nasıl olsa bu kaptığı paranın karşılığı olarak dönüşte "helal" kazançla hayırda bulunacak!
Hatırlarsınız, 16 Nisan Referandumu'ndan önce Diyanet'e bizzat sormuştum: "Oylama öncesi taraflar oylamaya katılacaklara maddî karşılığı olan hediyeler dağıtması rüşvete girer mi, girmez mi?" mealinde... Bana verilen cevabı tekrar yazıyorum:
"E-postanızda sözünü ettiğiniz olayı rüşvet olarak değerlendirmek uygun değildir. Zira söz konusu paketi alan kişi, işaret edilen doğrultuda tercihini kullanmak zorunda değildir. Bilindiği gibi insanlar tercihlerini, hür iradeleri ile kimsenin görmediği, kapalı bir mekânda yapmaktadırlar. Tercih yapacaklara bir müdahale de söz konusu değildir."
Diyanet'te fetvayı veren kurul uyanık olduğunu düşünüyor. Seçimlerde hediye dağıtan belli. Din-imandan sık bahseden, "İslâmiyet" hedefimizdir, diyen grup...
Maddî karşılığı olan hediyeler dağıtarak oy istemek, kişiyi vicdanıyla karşı karşıya bırakır. İnsan kendisine dürüst olmak için tercihini hediye verenler lehine kullanması pek alâ mümkündür. Akla getirilmeyen bir taraf, insanların kolaycılığa, ufak ufak "rüşvet"e alıştırılmasıdır.
O zaman da yazdım. Oylamayı kazanmayı kafasına koyanlar ya daha büyük meblağlar dağıtsa?
17/25 Aralık sonrası "rüşvet-yolsuzluk" tartışmaları ayyuka çıktığında Diyanet'in "rüşvet" hutbesi okutmadığını hepimiz hatırlıyoruz, Yukarıda bahsettiğim iki fetva, sanki "rüşvet"i, gayrimeşruluğu o dönemdeki tartışmaları dikkate alarak yumuşatmış, kapı aralamış.
Günahlarını almayayım yine de... Diyanet'in bozulması, tuzun kokması demek... Her hâlükârda bu müessese bizim gözbebeğimiz. Diyanet kalksa ortalık cemaatlere kalacak. Bir "cemaat"in başımıza açtığı gaileyle uğraşıyoruz. Ancak Diyanet kesinlikle "politika" dışı kalmalı.
Önceki akşam, CNNTürk'te Taha Akyol'un karşısında eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu vardı. Keşke bütün kanallarla sözleşilebilseydi de, ağlak melonkolik din oyuncularının yerine bu röportaj hepsinde yayınlansaydı.
Tek kaynak Kur'ân ve sünnet; kişiler değil. Bardakoğlu, bizim de yıllardır dikkat çektiğimiz hususları bir "âlim" olarak detaylandırdı.
"Akıl"a çok ihtiyacımız var.