Diyanet günaha batıyor
Yolsuzluğun âdeta din adına yapıldığını ispatlamak için fetva üzerine fetva alıyorlar! En vurucusunu sona bıraktılar: Diyanet İşleri Başkanlığı!
Önce Hayrettin Karaman’a, sonra 110 ilâhiyatçıya, şimdi ise bu defa Diyanet’e sarıldılar.
Alçakça, haince bir oyun!
Sistematik yürüyorlar. Diyanet’in fetvasını almadan önce halkı ısındırmak için önce 110 ilâhiyat fakültesi öğretim üyesini cepheye sürdüler.
O 110 ilâhiyatçının ilimleri AKP’ye destek bildirisinden sonra sâkıttır... Düşmüştür. Bir çoğunun çalışmasından istifade etmiştim. Şimdi onların çalışmalara şüpheyle bakıyorum. 110 ilâhiyatçının isimlerini ayrı bir dosyaya aldım. Hırsızlara destek verenlerin makalelerini ve kitaplarını kaynak olarak kullanmadan önce derin araştıracağım.
İçlerinde dilciler bile var. Benim bildiklerimden ikisiyle aynı hocanın dizi dibinde doktora tedris ettik! “Dil”le, hadi sahayı kaydırayım, “İslâmî Edebiyat”la fıkhî meselenin ne alâkası var? Rahmetli hocamız mezarından kalksa yüzlerine tükürür.
Asistanları bile ateşe sürmüşler. Öyle inanıyorum ki yrd. doçentler ve araştırma görevlilerinin önüne “hocaları” bir metin koymuştur, okumadan imzalamışlardır.
Allah’tan ilâhiyatçılar bu 110 kişiden ibaret değil; sayı kat kat üstünde...
Diyanet’in son bir çabayla AK Parti’nin başındakinin ve bakanlarının “para alışverişleri”ni temize çıkarma çabası El-Ezher’in “şerbetçi” fetvacılarını, Suudîlerin bir tarihteki “amâ baş müftüsü”nü (Şimdikinin de farkı yok ya...) bile yaya bırakmıştır. (O baş müftünün, olur olmaz şeylere fetva verdiği sıra ben o ülkedeydim! Ha... Diyanet’in bağlı olduğu Bakan Bey de oradaydı. O müftünün fetvalarını benden iyi bilir. Bakan Bey baskı kurmasa Diyanet bu günaha ortak olmazdı!)
Prof. Dr. Mehmet Görmez! Senin bildiklerin kadar bazı şeyleri ben de bilirim. Hiçbir sözüme itiraz edecek hâlin yoktur. Bunu aklının bir köşesinde tut ve cevaplarını ona göre düşün!
Prof. Dr. Mehmet Görmez! Şu açıklama kim için ve kime karşı yapılırsa yapılsın asla kabul edilemez. “Din” kişiye özel hâle getirilmiştir. Topunuzu tüfeğinizi toplasanız, Kur’ân’ı bile -sümme hâşâ- değiştirmeye kalksanız, ülkesini “din” adına soyan adamı kurtaramayacaksınız. Sizin ve 110 ilâhiyatçının çabası suça iştiraktir. Bunun hem vebali, hem de maddî cezası vardır. Bir gün hesap sorulmayacağını mı sanıyorsunuz!
Diyanet’in şu destek bildirisi “Yuh size!..” dedirtiyor:
“Mahremiyetin ihlâli; yalana, iftiraya ve tecessüse başvurulması, dinin yüksek değerlerinin hafife alınması, helâl-haram sınırlarının yok sayılması ahlâkî ölçülere sadakatle bağdaşmaz. Diyanet İşleri Başkanlığı toplumun özsel varlığını sarsmaya yönelik kriminal, spiritüalist ya da gnostik ve mesiyanik akımlardan beslenen modern hurafeler karşısında bilgilendirme sorumluluğunun farkındadır. Değerlendirme raporu yayınlanacak.”
Değerlendirme raporu yayınlayacakmış bir de! 110 ilâhiyatçı gibi, “ulu’l-emre itaat edin! Mîri malı çalmışsa, rüşvet almışsa ‘İslâm’ içindir.” martavalı mı atacaksın? Bildiriyi yazarken Allah korkusu içinizi titretmedi mi?
“Veylün li-külli effâkin esîm” (“Gerçeği tersyüz eden günahkârın -çok yalancının- vay hâline!”) (Câsiye, 45/7).