Diplomasi sorunu halkın cebine inmesin
Hollanda'nın yanlışlarına kimse doğru demiyor veya gerekçe de göstermiyor. Her şeyden önce Hollanda'nın yaptıkları Türkiye'nin kurucu ortak statüsünde olduğu Avrupa Konseyi değerlerine ve Avrupa değerlerine uymuyor.
Eğer Hollanda'ya karşı bir tepki verilecekse, bu tepkinin her iki halkı rencide etmeyecek şekilde ve aynı zamanda ekonomik ilişkilere zarar vermeyecek şekilde olması gerekir.
Bizde siyasilerden önce medya bu kavgayı körüklüyor. Siyasileri yanlış kararlara sevk ediyor. O kadar cehalet var ki, Hollanda-Türkiye askeri güçlerini bile karşılaştırmaya başlayan şaşkın bir medya araçları var.
**************************
Birincisi, Hollanda'da 400 bin Türk yaşıyor. Önce bunların huzurunu düşünmek gerekir. Almanya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, çifte vatandaşlığa son verilmesini ve isteyenin Türk veya Hollanda vatandaşlığından yalnız birini tercih etmesini isteyebileceklerini açıkladı. İlişkiler tırmanırsa Hollanda daha da ileri gidebilir ve bir zorunluluk getirebilir.
********************
Ayrıca siyasi sorunların tırmanması, Avrupa'da yabancı düşmanlığını körükleyebilir ve bizim vatandaşlarımızın huzuru kaçabilir.
İkincisi, ekonomik ilişkilerdir.. Yine bazı medya araçları, Türkiye'de mevcut Hollanda yatırımlarını konu etmeye başladı. Bugünkü konjonktürde zaten Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmiyor. Mevcut yabancı yatırım sermayesini de ürkütmek, halkın çıkarlarına terstir. Kaldı ki, sermaye düşmanlığı şeklinde algılanabilir ve yabancı yatırım sermayesini bırakın, sıcak para da gelmez. Oysa ki bugünkü siyasi iktidar büyümeyi yabancı kaynak girişine bağlamış durumdadır.
Türkiye İsrail'le de kötü oldu... Ancak her iki taraf da akıllı davrandı ve ekonomik ilişkiler daha az zarar gördü. Elbette hiç görmedi diyemeyiz... Özellikle İsrail yatları Türkiye'den gitti ve İsrail turisti azaldı.
Rusya ise kötü bir örnek oldu. İhracat, turizm, dış müteahhitlik hizmetleri darbe yedi. O kadar ki, bugün Türkiye'nin döviz sorunu yaşamasında bile etkili oldu. Rusya ile ekonomik ilişkilerde bu kadar ağır sorun yaşamamış olsaydık, bu kadar döviz sorunu ve kur artışı yaşamazdık. Dış borçlanmada devlet mallarını teminat göstermek için kurulan, Varlık Fonu'na da ihtiyaç duymazdık.
İsrail'le yaşamadığımız ekonomik sorunu neden Rusya ile yaşadık? Çünkü İsrail'de demokrasi ve denetim organları var. Rusya'da otokrasi var. Putin'in talimatı kanunlardan önce geliyor. Bu durum aynı zamanda Türkiye-Rusya ilişkilerinde dikkatli olmamızı zorunlu kılıyor.
Hollanda ile ekonomik ilişkilerin bozulması halinde, başta turizm, sonra cari denge (Hollanda'ya karşı cari fazlamız var), Türkiye'deki Hollanda yatırımları ve Hollanda'daki Türklerin yatırımları, AB ile ilişkiler zarar görecektir. Dahası , Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerinde AB çıpası önemlidir.
Mamafih, referandum popülizmi nedeni ile, Hollanda dışında Almanya, İsveç ve kısmen de Fransa'yı da karşımıza almış durumdayız. Fransa toplantı izni verdi ve fakat bizim kullandığımız Nazi benzetmesini de yanlış bulduğunu açıkladı.
Uluslararası ilişkilerde politik dil kullanmak, lobi oluşturmak ve taraf kazanmak açısından önemlidir. Kaldı ki kullanılan dil hakaret içermeyebilir ve fakat daha ağır ve daha etkili olabilir. Diplomasinin mahareti buradadır.
Sonuç olarak, başkanlık gelmeden sorunları gelmeye başladı. Başkanlık için oy veren milletvekillerinin, hiç yoktan ortaya çıkan bütün bu olaylar ile iç ve dış kamplaşma karşısında içleri rahat ediyor mu?