Dini yozlaştıranlar!
Ara başlığa “Zihniyet Yenilenmesi” demiş ve şunları yazmış: “21. yüzyılda IŞİD’ler, Bako Haram’lar cariyelikle, zımmilikle, recmle uğraşıyorlar!
Bu belaya karşı hava operasyonları falan... Tamam da bu cüretli zihniyete karşı dinî yenilenmenin önderleri olması gereken Müslüman aydınlar ve ilahiyatçılar nerede?
Bir Ortaçağ cerahati gibi ortaya çıkran bu kanlı problemin temelinde, ’tarihî olan’ı, eski fıkıh kitaplarından okuyup ’dinî’zannetmek gibi ağır, derin bir zihniyet sorunu var.
Asıl neşter vurulması gereken budur. (...)
Hele de dindarlığın bir siyasi çatışma faktörü gibi kullanılması, bu hayati konuların konuşulmasına bile alan bırakmıyor.” (Taha Akyol, “IŞİD’ler”, 12 Eylül 2014).
Zaman zaman “ortak mücadele zemini” yakalamak için benim yazmak istediğimi yazanlardan köşeme alıntılar derç ediyorum. Bunu bilerek yapıyorum. Yoksa farklı kelimelerle, farklı bilgilerle aynı sonuca varan yazıları zaten yazıyoruz.
Yozlaşmaya, dini başka göstermeye karşı “Müslümanım” diyen herkes bir noktada birleşmelidir.
Eğer Diyanet, bağlı olduğu siyasî kurumdan korkarsa ne yapacağız?
Şu anda, ilmine değer verdiğim ama siyasî görüşünün AKP yöneticileriyle örtüştüğü için şüpheyle baktığım bir Diyanet İşleri Başkanı ile ne yapabiliriz?
110 ilâhiyatçının çıkıp yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık bağlantıları olduğu iddia edilen “devrin başbakanı” ına, destek bildirisi yayınlamasını ilmin neresine koyacağız? Bu İslâmiyeti bir başka din gibi göstermek değil midir?
İlim adamı demeye dilim varmıyor artık... Açık açık AKP’ye dayanak olan bir fakîh “dönemin başbakanı”nın yaptıklarını tasvip etmedi mi? Nüfuzunu kullanarak para toplayanlara fetva vermedi mi?
Önceki yazılarını/fetvalarını bırakın daha iki gün gönceki fetvasını okuyalım:
“Müslümanın ve evrensel ahlak ile kayıtlı başkalarının yolsuzluğa, rüşvete, haksızlığa, kul hakkını yemeye evet diyeceği, bunları caiz göreceği düşünülemez.
Ama birilerinin yolsuzluğu bahane ederek hükümet devirmeye kalkıştıkları, rüşvetin manasını saptırarak kendi kuruluşlarından başka bir yere mali yardımda bulunmayı engellemek istedikleri artık anlaşılmış bulunuyor.”
Ey AKP’nin fetvacısı! Nereden biliyorsun birilerinin rüşvet almadığını ve nereden biliyorsun birilerinin “malî engel” çıkardıklarını? Hangi mahkeme nasıl karar verdi?
Fetvacı fetvasını meşrulaştırmak için birtakım bahaneler sıralıyor ve “dönemin başbakanı”nın ve çocuklarının adını vermeden ama onları işaret ederek “hayır ve hasenat”ta bulunduklarını yazıyor. Sonra şunları söylüyor:
“Tekrar ediyorum, mali durumu iyi olan kimseleri devlet adamları da, yöneticiler de hayır ve hizmete teşvik edebilir ve yöneltebilirler. Yeter ki, bu hizmette teşvik edenin şahsi menfaati olmasın, yardımı yapacak olan şahıs da bu sebeple haksız bir menfaat elde etmesin!
Beni, rüşvete fetva veriyor diye akşam sabah karalayanlara duyurulur.” (Hayrettin Karaman, Yenişafak, 12 Eylül 2014).
Allah kimseyi şaşırtmasın...
İçimizdeki fetvacılar, IŞİD gibi örgütler yüzünden insanlar “din”i problem olarak görmeye başlarlarsa ne yapacaksınız? Çare, evet çare?