Dinamo Kiev provası mı?

Benim maç izlemelerim değişiktir. Oyun süresince bir kaç arkadaşım devamlı arar. "Uğur yaparak" başlarlar. Düdükle beraber, genelde konular hep aynıdır; "Kötü oynuyoruz", "çocuklar iyi gidiyor". Araya "hakemden şikayet" ve "rakip takımın kasapları" sıkıştırılır. Bu kez hedefte en fazla Hoca vardı; "takımı bırakmıyor ki, hücum yapalım". Haklılık payı var mı yok mu karar veremedim. Çünkü aklımda yarın akşam oynanacak Dinamo Kiev maçı. Zorlandım ama sonunda Güneş'in hesaplarını Şampiyonlar Ligi'ne göre yaptığına inandım.

***

Oğuz Çetin'in "Maçı zevksizleştiren Şenol Güneş'ti" saldırısına katılmadım. Söyledikleri "laf olsun, torba dolsun" cinsindendi. Advocaat'ı buna kısacık ek yapması alacağı tepkiyi azaltmak içindi.

Oğuzhan ve daha üç gün önceki kupa maçının kahramanı Kerim, ne iş yaptılar? Bir yandan da Lig TV'nin Saraçoğlu'ndaki spikerine sinir oldum. Bu çocuk eskilerin dediği gibi "Kessen sarı-lacivert akar" cinsinden. Böylesini kulüp televizyonlarının forma giymiş anlatıcılarında görebilirsiniz. Öncelik spor ekranlarının olmak üzere ekranların tamamında "Ata Ninem" kılıklılar mevcut. Bir hafta fal baktılar. İçine amigoluk kattılar. Bir kişi hariç hepsi şişti. Günlerdir "Bu maç golsüz biter" diyen Tümer Metin haklı çıktı. Israrla bunu savunmuştu. Golsüzlüğün gerekçelerini de bire bir sıralamıştı. Ne dediyse o oldu.

...

Daha önce de yazdım; "Sözü geçen birileri şu Quaresma'nın kulağını çeksin." Anlaşılan, aldıran yok. Beşiktaş'ın yıldızı öyle bir maçta kırmızı kart görecek ki telafisi mümkün olmayacak. Bir başka uyarım da Gökhan Töre ile ilgili. Bırakın kiralık süresi sonlanana kadar West Ham'da kalsın. Biraz daha sabrederseniz, Biliç'in de kovulduğunu göreceksiniz. Yenile yenile düşme hattına yapıştılar. Töre kızakta. Disiplin zaten sıfır.

***

Küçük bir parantez de TRT Spor için açacağım. Yapımcı Hakan Altürk, yönetmen Mert Güngör ve editör Murat Ekşi'den oluşan öyle bir ekip var ki, Kurum tarihinin en başarılı işlerine imza atıyorlar. Tabiî Mehmet Buğra Şahin'i atlamayalım. Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi hazırladıkları röportajlar olağanüstü idi. Çekim, montaj ve metin müthişti. Kutluyorum.

Hoca layığını buldu

Prof. Dr. Canan Karatay aslında bir kalp uzmanı. Başımıza "sağlıklı yemekler mütehassısı" kesildi. Elinden gelse tüm ekmek fırınlarını kapatıp, milleti çayırlarda otlatacak. İlk kez kendine uygun birisini de buldu; Dr. Ümit Aktaş. Birlikte düete başladılar. "Kahrolsun şeker, kahrolsun gluten" sloganları attılar. "Yumurta, onun da sarısını yiyin" propagandasında bulundular. Arada "Aman B vitamini almayı unutmayın" demeyi ihmal etmediler. Deniz Bayramoğlu'nun Gündem Özel'ini gece yarısından sonra sonuna kadar izledim. Kurgu hem bilimsel hem komedi ağırlıklı idi. Bu işi yaparken iki konu aklımdan çıkmadı. İlki herkese akıl veren -cin gibi- Karatay Hoca nasıl oldu da dolandırıcılara parasını kaptırdı? Diğeri "Kaleci Volkan önce makarna, sonra gol yiyor" demesi. Deniz Bayramoğlu'na tavsiyem bu ikiliye Doç. Dr. Oğuz Özyaral'ı dahil ederek yeni program yapması. Rumeli Üniversitesi Rektörü ortaya attığı tezle şöhret basamaklarını tırmanmaya başladı. Ne mi? "Lahana, nohut, sumak kanserden uzak"!

***

Agâh Oktay Güner Halk TV'deydi. Gerçekçi bir Devlet Bahçeli analizi yaptı. Arkadaşlarıyla yayınladığı bildiri dışında önemli tespitlerde bulundu. "Bahçeli'nin Başkanlık desteği, ülkeyi despotizm ve bölünmeye götürür" şeklindeki ön görüsünü kayda geçtim.

Yazarın Diğer Yazıları