Din siyaset üstü olmalıdır
Bilgi çağından nasibini alamayan ve demokrasiye geçememiş ülkelerin başında, Orta Doğu İslam ülkeleri geliyor. Bugünkü kargaşa içinde bırakın bilgi ve kalkınmayı, normal bir devlet olmak için bile daha çok zaman gerekecek.
Nedeni, ABD'nin Ilımlı İslam projesidir. Ilımlı İslam projesiyle Orta Doğu'ya hakim olmak isteyen Amerika'nın da şimdi bu nedenle zor düzelecek bir kamburu olmuştur.
Geçtiğimiz asırlarda, Orta Doğu'daki demokrasi ve kalkınma sorunu, birçok Batılı tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun dini yönetim tarzına bağlanıyor. 'Ulusların Düşüşü' kitabında, D. Acemoğlu ve J.A. Robinson, ''Neolitik çağda , Orta Doğu dünyaya öncülük etmiştir. İlk şehirler bugünkü Irak (Mezopotamya)'ta kurulmuş, demir ilk defa Anadolu'da eritilmiştir. Orta Çağ'a kadar Orta Doğu teknolojik açıdan dinamik bir bölgeydi. Orta Doğu'yu fakirleştiren coğrafi şartlar değil, Osmanlı İmparatorluğu ve onun kurumsal mirasıdır.'' şeklinde yorum yapıyorlar.
Hristiyan dünyasının kalkınmış olmasında, dinin siyaset dışında tutulmuş olması da etkili olmuştur. Ancak daha yakından bakarsak Hristiyan'lıkta reform sonrası, din ile demokrasi ve kalkınma arasında kayda değer bir bağlantı yoktur.
Hristiyan'lıkta Protestanlık daha az sınırlayıcı kural ve daha çok serbestlik tanımaktadır. Belki bunun İngiltere'nin ve Hollanda'nın kalkınmasında yararı olmuştur. Ancak diğer Katolik İtalya ve Fransa da kalkınmıştır. Katolikler ve Protestanların nüfus içindeki oranları birbirine yakın olan Almanya da demokratik ve kalkınmış bir ülkedir. (Aşağıdaki tablo)
+++++++++++++++++++++++++++
Almanya'da Din (2015)
Nüfus Yüzde
Hiç bir dine bağlı olmayanlar 29.610.000 36.0
Katolikler 23.760.000 28.9
Protestanlar 22.270.000 27.1
Müslümanlar 3.600.000 4.4
Diğer dini gruplar 2.960.000 3.6
Toplam 82.200.000 100.0
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
15. ve 17. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen ve Katolik Kilisesi'ne karşı yapılmış olan reform hareketi, aynı zamanda dini aktörlerin siyasete müdahalesini de sınırlamıştır. Laik devlet anlayışını getirmiştir.
Bugün Hristiyan aleminin kalkınmış olmasının temelinde laiklik yatmaktadır. Laiklik bağımsız düşünceyi, bağımsız düşünce de teknolojik buluşları da beraberinde getirmiştir.
Japonlar millî dini olan Şintoizm ve 6. yüzyılın sonunda gelen Budizmi benimsemiştir. Fakat diğer dinlerde olduğu gibi ayrım yoktur. Nikah törenini Şintoizm tarzıyla yapan bir kişinin ölüm töreni Budizm tarzıyla yapılabilir. Japonya da gelişmiş bir toplumdur .
Osmanlı'da Abdülhamit, iyi niyetle Osmanlı'nın dağılmasını önlemek için dini bir tutkal olarak kullanmıştır... Ancak önce Arap İslam ülkeleri Osmanlı'yı arkadan vurmuştur.
Söz gelimi, İslam Halifesi olan II. Abdülhamit döneminde halifelik makamının İslam Dünyası'nda etkinliğinin desteklenmesi çin ve paralel olarak Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını birleştirmek amacıyla 20. asrın ilk yıllarında Şam'ı Medine'ye bağlayan Hicaz Demiryolu yapıldı. Ne var ki Hicaz Krallığı İngiltere ile iş birliği yaparak Osmanlı'ya karşı isyan hareketi başlattı.
Çağımızda, din siyasetin üstünde olmalıdır. Laik devlet bu üstünlüğü sağlamaktadır. Aksi halde hem din hem de kalkınma zarar görmektedir.