Dilimize neşter gerek
Yeni Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk'un dil meselesine el atması gerekir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Nihat Sami Banarlı'nın "Türkçenin Sırları"nı tavsiye ettiğinden bahsetmiştim. Reis'in Türkçe üzerine de sözleri vardır. Atsız'dan farklı düşünmüyor:
"Nihat Sami Banarlı'nın Türkçenin Sırları kitabında belirttiği gibi, 'ketebe, yektebu' Arapçadır, fakat 'mektep, kâtip' bizimdir, Türkçedir. Tarih içinde kazandığımız her kelime, her kavram bizimdir, Türkçedir... Yeni kelimelerimiz olsun, ama tarih içinde yoğrulmuş, anlamlar kazanmış kelimeleri unutmayalım."
Atsız'dan dün vermiştim. Devam edelim (A. B. Ercilasun'nun Atsız kitabından.):
"Bizde ise böyle dil zevki gibi noktalara aldıran yok. 'İnkılâp' yerine uydurulan 'devrim' ile 'hayat' yerine uydurulan 'yaşantı' hiç şüphesiz Türkçeyi hiç bilmeyen cehele-i fecerenin karîha-i sabîhasından çıkmıştır." ... "... uydurma ve iğrenç 'tilciklerle, 'tüm'lerle, 'ya da'larla konuşan kültür maskaraları..." (Ötüken 59, Kasım 1968: 3-4).
"Her taşın altında komünist arayanlardan değiliz. Fakat Türkçeyi yıkmaya çalışan akımın Türkiye'de Moskofçular tarafından nasıl desteklendiğini her günkü gazete yazılarında görüyoruz. Türkçenin kaidelerine, zevkine, selikasına tamamiyle aykırı düşen uydurmaca kelimeler yetmiyormuş gibi bir de cümle yapısını tersine çevirerek Türkçeyi Turan dil grubundan ayırmak gibi hain ve iğrenç bir düşünce alıp yürümüştür." (Ötüken 60, Aralık 1968: 3).
"Ben ne son yılların ortaya döktüğü, çoğu solcu olan özleştiricilerdenim, ne de sınırımı aşarak bildiklerim dışında nazariye ileri süren iddialı bir insanım." (Ötüken 82, Ekim 1970: 4).
Türkçenin cümle yapısı konusunda Atsız çok titizdir. Devrik cümlenin, Türkçenin binlerce yıllık yapısını bozduğu kanaatindedir:
"Dil, bir milletin binlerce yılda yaratıp işlediği bir zekâ ve duygu hazinesidir. Yetmiş seksen milyon Türk'ü birbirine ve bizi binlerce yıllık geçmişe bağlayan sosyal bir türedir... Bu dilin en temel kaidesi olan 'fiilin sona gelmesi'ni değiştirmekle cümle yapısını bozanlar bununla güzel bir söyleyiş yaptıklarını sanıyorlarsa kendilerine bildirelim ki sadece gülünç ve iğrenç oluyorlar. Fiilin başa veya ortaya gelmesi ya şiirde, ya da nesrin pek ender bazı hallerinde (heyecan, öfke, sevinç gibi) caizdir. Fakat iki üç cümlede bir bu kaideyi bozmak, Türkçeyi yıkmak için yapılan sinsi bir davranıştan başka bir şey değildir." (Ötüken 60, Aralık 1968: 4).
Millî Eğitim Bakanlığı, Recep Tayyip Erdoğan'ın çizgisinde dil harekâtı başlatmalıdır. Türk Dil Kurumu'yla bir araya gelmeli ve yol haritası çıkarmalıdır.
Ders kitaplarının Türkçesi baştan sona değiştirilmelidir.
Bir gazeteci olarak, bir yazar olarak, dil üzerine ihtisas olan yapmış biri olarak yazmıyorum sadece; bir baba olarak da yazıyorum. Lise sona geçen kızımın diliyle benim dilim farklı ve Türkçeyle ilgili sorularına inanın cevap veremiyorum. Akademik hayatta olan iki büyüğün makalelerine hiç dokunamıyorum; çünkü, benim arzu ettiğim dil değil; öyle yetişmiyorlar.
Dilimiz şah damarımız. Tutanın elinde kalamaz.
(Söyleyeceklerim bitmedi. İstanbul dışına çıkacağım. 15 gün kadar bu köşe boş kalacak. Allah'a emanet olun.)