Diktatörlük böyle bir şey!
Başbakan Recep T. Erdoğan geçen akşam “majestelerinin gazetecileri”yle bir araya geldi.
Toplantı yemekliydi.
Acaba yemek masrafı devletten mi, R. T. Erdoğan’ın kesesinden mi, yoksa Ak Parti’nin kasasından mı çıktı?
Gerçekten merak ediyorum.
Yemeğe birkaç gazeteci davetliydi; “yandaş” tabir edilenler. İçlerinde geçmişte hukukum olan ama bu sıra rastlaşmadığım eski arkadaşlarım da olduğu için, eski hukukumuz adına “yancı” demeyeceğim, gazete yöneticileri “Gelin” denince mecburen gideceklerdi. Patronları, Majesteleri’nin iki dudağı arasından çıkacak söze bakıyorlar; öl deyince ölecekler, kal deyince kalacaklar.
R. T. Erdoğan kimin başbakanı? % 43.3’ün mü yoksa % 100’ün mü?
Üstelik topladığı gazetecilerin başında olduğu gazeteler ve televizyon kanallarının basın-yayın organları içinde tiraj ve gücü % 15 oranında.
“Yandaş” gazetecileri, seçim öncesi televizyon programlarında gördük. Muhtemelen ellerine ne soracaklarına dair sorular bile danışmanlar tarafından tutuşturulmuştur. Gerçi soru tutuşturmaya gerek yok; onlar Majesteleri’ne ne soracaklarını bilecek kadar feraset(!) sahibidirler. Hiç “Bu sıfırlanan paralar nedir?”, “Ondan gelen para, bundan gelen para nedir?”, “Bu kadar ciddî suçlamalar var. Neden bir şey demiyorsunuz?” diye sorabilirler mi?!
“Yandaş” basın-yayın organlarının yöneticileriyle yaptığı toplantı bundan sonra nasıl bir yönetim sergileneceğinin mikro örneğini de gösteriyor: “Benim gazetecilerim var; diğerlerinin canı cehenneme... Yok eğer bana bağlanırlar, dikte ettiklerimi yazarlarsa, onlara da soframda yer var.”
Demek istediği bu. Senin gazetecilerinse yemek masrafını da sen öde Majesteleri!
Bu toplantıda verilen direktif, toplantıya katılanların kıyısından ucundan bahsettiğine göre, Başbakan’ın “Paralel Yapı” dediği ve “düşman” ilân ettiği gruba karşı topyekûn savaşta, başlarında oldukları gazetelerin silâhlarını çok daha iyi kullanmaları, “grub”u sürekli ateş altında tutmalarıdır.
Bir de mahkemeler meselesini açmış. Alt mahkemeler lehlerinde karar veriyormuş ama üst mahkemeler aleyhlerindeymiş. İsmen telaffuz etti mi, bilmiyorum, başta kararlarına saygı duymadığı Anayasa Mahkemesi var. Kaç gündür Anayasa Mahkemesi Başkanını karalama kampanyası “yandaş” gazetelerde sürüyor. Bu sadece mahkemenin aldığı son Twitter yasağının kaldırılmasıyla ilgili karara bağlı değil; Yüksek Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın adı Cumhurbaşkanlığı için de geçiyor ve önü kesilmek isteniyor. Haşim Kılıç’ın ailesinin evleriyle, benim ailemin evleri Yerköy’de aynı mahallede... Sanırım şimdi mahallenin adı da onun adını taşıyor. Kendisini de, yakın akrabalarını da tanımam tabiîdir. Geçen gün bir yakın akrabasıyla görüştüm. Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesini bir başka yazıda ele alacağım.
Diyeceğim, R. T. Erdoğan, cepheyi daraltacağına daha genişletiyor. Kendisine kayıtsız şartsız bağlı olmayanları karşısına alıyor. Yakında itibarsızlaştırma kampanyası Abdullah Gül için de başlayabilir. “Tek Adam”ların “İkinci Adam” görüntüsüne dahi tahammülleri yoktur
Diktatörlük böyle bir şey!