Dikkat et, elinde patlar...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener seçim sonrası partisinin Genel İdare Kurulu'nu topladı..
Seçim süreci ile ilgili, emeği geçen herkese, yorulan herkese teşekkür etti..
Ardından şu kritik soruyu sordu;
-Beklentim daha farklıydı, biliyorsunuz.. Şimdi toplantıdan çıkıp, sizleri baş başa bırakacağım.. Aranızda konuşun, değerlendirin.. Döndüğümde kararınız neyse, ona uyacağım..
Bu sözler üzerine Başkanlık Divanı, GİK üyeleri ve 43 yeni milletvekili ayağa kalkarak alkışlamaya başladı.. Dakikalarca sürdü alkış.. Mesaj açıktı;
-Eksiksiz Genel Başkanımızın arkasındayız..
**
Bunu niye yazdım? Şundan..
İYİ Parti'deki bu kararlılık ve dayanışma, işi gücü nifak olanları hemen harekete geçirdi..
Bunlardan biri de, cebinde taşıyla gezen Ak Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş..
İYİ Parti ve Meral Akşener için diyor ki Elitaş;
-Grup başkanı olamayacak, genel başkan olarak devam edecek. Akşener, yüzde 7 oy alırken partisi yüzde 10 oy alıyor. Yüzde 50'ye yakın bir fark bulunan durumu bu kaldırmaz. Üçlü bir genel başkan arayışı içerisinden mücadeleler bekliyoruz.
**
Çocukken sıkça kullandığımız bir sesleniş vardı.. İçimdeki ses onu mırıldandı;
-Pışııık, çok beklersin..
Yukarıda, o önemli toplantıdaki tavrı aktardım.. Elitaş'ın beklentisi ile o tavrı yan yana koyun bakalım, nasıl bir sonuca ulaşırsınız..
Yine çocukluk yıllarımın iki çizgi filmi geldi aklımda; Tom ve Jery ile Temel Reis..
Hatırlayın, her ikisinde de, kötü niyetle fitili ateşlenen dinamit, eninde sonunda gidip ateşleyenin içinde patlıyordu..
İYİ Parti'nin, yönetiminden seçmenine, seçim sonuçlarıyla ilgili olarak kenetlenmiş olması, geleceğe dair korkuları olan Elitaş'a tek seçenek bırakmış belli ki; 'Pimi çekeyim, ortaya bırakayım'.
Beri bak beyim, hem çok beklersin hem de o çizgi filmlerdeki gibi elinde patlar.. Aman diyim..
***
ÜÇ KURUŞLUK ADAM...
Adını vermeyeceğim.. Çünkü tarif edince hemen herkes anlayacak kim olduğunu..
Her dönem üç-beş kuruş menfaatin peşinde koşmuş sahtekar bir yalancı, kısa bir aradan sonra yine başlamış "Murat İde var ya" demeye..
İki gün önce yazdığım "Aslında Ne Oldu?" başlıklı yazıyı, yine neresiyle okuduysa, hem yalanlar yumurtlamış hem de karakteri üzre çamura batmış..
O yazıda ne dendiğini anlamayacak kadar düşük kalibredeki bu adamı tanıyan tanır.. İşi gücü üç-beş kuruş olan bu adamı, yılanla aynı çuvala sok, yılan yılan olalı öyle zulüm görmez, emin ol..
Üç kuruşa susan, beş kuruşa öten bir guguk kuşu.. Türkçe bilmez ama kendini Türk Milliyetçisi sanır..
Adamlık bilmez, elinde adamlık terazisiyle gezer..
Öyle bir yalan söyler ki, yalanına en çok da kendi inanır..
İki parça at önüne, uzun süre susar.. Bak bu son cümle bana ait değil.. Onu tanıyan hemen herkesin ortak tespiti..
Namuslu bir yaşamı özetlediğin sözlerden, çıkara çıkara "Üç-beş kuruşluk" menfaat çıkarır..
Namus diyorsun menfaat anlıyor.. O derece yani..
CHP adayının hatalarının yol açtığı bir tabloyu anlatıyorsun, fitneye malzeme ediyor..
Üzgünüm.. Benim ne ortaya atabilecek birkaç parça kemiğim var ne de burası kalibresiz, çapsız adamların fitne sokabilecekleri bir yer..
Yıllar önce de söylemiştim; Bizim çoook işimiz var.. Ivır zıvır adamlara ayıracak vaktimiz de, harcayacak enerjimiz de yok..
Seninki üç-beş kuruş, bizim ki memleket meselesi..
***
SEVGİLİ ORAY EĞİN...
Oray Eğin dün Habertürk'teki köşe yazısında bir 'DEDİKODU'dan söz etmiş..
Adı üzerinde dedikoduya göre, ben görevimden ayrılıyor ve bir gazetenin başına geçiyormuşum..
Ayrıntıya girmeyip sadece not düşmek için girdim mevzuya..
Kendisine mesaj attım.. Aynen aktarıyorum;
-Sevgili Oray; Fikren birçok noktada ayrılsakta, kaleminin kalibresinin yüksek olduğu gerçeğini teslim ederim.. Bu bakışım dolayısıyla aynı kalibreyi "Dedikodu"yu süzerken de bekleme hakkına sahibim.. Kaynağını bilmiyorum ama eminim o kaynak kimse, başka bir hesabı var.. Bilmeni isterim ki, yazıdaki tek doğru başlık; yani "Dedikodu.." E bu da o yüksek kalibreyle uyuşmuyor.. Der, susarım.. Selamlar..
Meslektaşımın bu mesaja olumlu ve nazik yanıtını ise kendisine sorma fırsatım olmadığı için paylaşmıyorum..
Ama bir meslektaşı olarak, köşelerde dedikodu yerine, elle tutulur kulis bilgileri okumayı tercih ederdim..
Ezcümle, bir önceki bölümde de belirttim;
-Çoook işimiz var.. Biz gücümüz yettiğince işimizi yapmaya devam ediyoruz, edeceğiz.. İnandığımız bir liderin ardında daha yapacağımız çok şey var..
**
Oray'a değil ama, bu dedikoduyu fısıldayan fikr-i kabıza bir notla kapatayım konuyu;
-Telefonla konuşurken, ya kapıyı kapat ya da aralıklarla değil seri konuş ki, Amerika ile konuştuğun anlaşılmasın.. Olur mu?