Diaspora ham hayal peşinde!

Ermenistan aslında Türkiye’yi “soykırımcı” olarak dünyaya kabul ettirip sonra da parçalamasını hedef alıyor.
Bu iğrenç ve tehlikeli girişimleri görmezlikten gelmek, “gaflet” ve hatta “dalalet” sınırlarını aşıyor.
Her şeyden önce, 2015 Nisanına çok az süre kaldığını “resmi” kafalarında “kabullenmesi” ve “kavraması” önem taşıyor.
Ermenilerin tasarılarına, her ne pahasına olursa olsun karşı gelmek aslında “milli görev” sayılıyor.
En başta da, iktidarı hem ilgilendiriyor hem de sorumluluk altına alıyor.
Unutulmamalıdır ki, Karabağ trajedisi ortada dururken; Ermenilerin, dünyaya yutturmak istedikleri senaryo, sözde Ermeni soykırım yalanının yüzüncü yıldönümünü kapsıyor.
Ermeni diasporası inat ve ısrarla dünyanın dört bir tarafında bu alanda akıl almaz yalanlarla dolu çalışmalar yapıyor.
Türkiye’nin ve Türk dünyasının başına çorap örmeye yeltenen bir avuç yalancı Ermeni, Karabağ’da yaptıkları gibi 2015’te dünya kamuoyunu bir oldu bittiye getirmeye çalışıyor.
Ne var ki Türk hükümetinin çok acil önlemler alması ve karşı girişimlerle, Ermeni yalanlarını protesto etmesi gerekiyor.
Her ne kadar; ABD, şimdilik durumu idare ediyorsa da, 2015’te dünyada bu konuda yani aleyhimize büyük patlamalar bekleniyor.
Her fırsatta belirttiğimiz gibi, geç kalmadan; Ermeni yalanına karşı her türlü önlemi almak ve 2015’te beklenen patlamaya engel olmak bizlere düşüyor.
Ayrıca; Ermeni diasporasının gün geçtikçe, ortaya attığı yalanları kuvvetlendirmeye çalışacağı bu arada muhtemel gösterilerin yanı sıra, Büyükelçiliklerimize saldırıda bulunabilecekleri ihtimali de bulunuyor.
Ermenilerin, ellerinde soykırım yapıldığına dair “geçerli” bir mahkeme kararı bulunmadığını hatırlattıktan sonra bazı önemli ayrıntıları da belirtmemiz icap ediyor.
Hatırlanacağı üzere, ABD’nin eski Başkanlarından Ronald Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırma sonunda Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edildiğinden hiçbir ABD Başkanı Türkler soykırım yaptılar diyemiyor.
Belki, bu yüzden de tam olarak “kınama kararı” alınamıyor.
Öte yandan, Ermenilerin ısrarla arşivlerini açmadıklarını buna mukabil Türk arşivlerinde isteyen herkesin araştırma yapabileceğini, bütün dünya kamuoyuna “tekrar tekrar” duyurmamız önem arz ediyor.
Yeri gelmişken; sözde soykırımı kabul eden ülkelerin listesini de, “teşhir” etmek öne çıkıyor;
Uruguay: 1965, 2004, 2005, Güney Kıbrıs Rum Kesimi: 1982, Arjantin: 1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, Rusya: 1995, 2005, Kanada: 1996, 2000, 2004, Yunanistan: 1996, Lübnan: 1997, 2000, Belçika: 1998, İtalya: 2000, Vatikan: 2000, Fransa: 2001, İsviçre: 2003, Slovakya: 2004, Hollanda: 2004, Polonya: 2005, Almanya: 2005, Venezuela: 2005, Litvanya: 2005, Şili: 200, Amerika: 50 eyaletten 41’inin kabul ettiği söyleniyor!
Bu arada, Hollanda’nın Almelo kentinde Ermeniler tarafından 1915 olaylarına ilişkin yaptırılan anıtın 24 Nisan’da açılacağı
bildiriliyor.
Yapımı büyük oranda tamamlanan Ermeni Havari Kilisesi bahçesindeki anıt için tören düzenlenmesi planlanıyor.
Almelo Belediye Meclisi’nin Türk kökenli üyesi Uğur Çete, Almelo’daki nüfusun yüzde 10’unun Türklerden oluştuğunu buna karşılık 2 bin 500 kadar Ermeni bulunduğuna değinerek, söz konusu anıtın toplumda rahatsızlıklara yol açabileceğini vurguluyor.
Hollanda’da benzer bir anıt 2001’de Assen kentindeki bir mezarlıkta açılmıştı.
Oysa, iki yıl kadar önce Fransa’da yaşanan bir hukuk sürecini Hollandalılara hatırlatmakta bize düşüyor.
Zamanının Fransa Cumhurbaşkanı, Nicholas Sarkozy’in kafayı taktığı meselelerin başında da “Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmeyi yasaklamak” geliyor.
Kaprisi için uğraşarak hazırlattığı kanun tasarısını Aralık 2011’de parlamentodan geçiriyor.
Böylelikle, Fransa toprakları üzerinde “Ermeni techiri bir soykırım değildir” demek suç oluyor.
Ne var ki, Sarkozy’nin yasası, Anayasa Mahkemesi’nin 28 Şubat 2012 tarihli kararıyla iptal ediliyordu.
Gerekçe olarak da yasanın “fikir özgürlüğüne yönelik bir saldırı” oluşturması gösteriliyor.

Yazarın Diğer Yazıları