Demokrasi olmadan olmaz
Rahmetli Demirel, "Siyasette bazen 24 saat bile uzundur..." derdi.
Bugüne kadar siyasette yaşananlar siyasi konjonktürün değil 24 saat, bir saatte bile değiştiğini gösteriyor.
AKP-MHP, yerel seçim ittifakı olmayacağını açıkladılar. Ancak Cumhur İttifakı devam ediyor denildi.
HDP de AKP'ye masaya oturma teklif etti.
Bunlar görünüşte bir siyasi pazarlık limitini geçti. Ne var ki AKP ve MHP'nin ideolojik çerçevesi çok geniş olduğu için, yarın ne olur, bilinmez Söz gelimi MHP'de Türk-İslam sentezi anlayışında olanlar, AKP ile ortak paydayı oluşturuyorlar.
Bu yapılanlar her iki tarafça da pazarlık gücünü artırmak için yapılmış olabilir. Ancak bu kadarı da fazla olur.
Başkanlık sistemi, bugünkü anlayış içinde, otokrasiye gidişi hızlandırdı. Siyasi ve ekonomik sorunlar tırmandı. Türkiye'nin tek çıkış yolu kaldı; bu yolu bırakıp, yeniden demokrasinin yolunu tutmak.
Muhalefet partileri ve Meclis samimi iseler, demokrasinin yolunu açabilirler.
1- Bütçe görüşmeleri aynı zamanda Cumhurbaşkanı ve Hükümet icraatının Meclis'te sorgulanması demektir. Meclis'te AKP'nin 290, muhalefetin 306 oyu var. Bütçenin reddi, geçici bütçe uygulamasına neden olur ve kamu hizmetlerinde aksama olabilir ve fakat aynı zamanda muhalefetin denetim gücünün olduğunu gösterir. Hükümetin daha dikkatli adım atmasını sağlar. Seçim popülizmini ve kamu kaynaklarının siyasi amaçlarla kullanılmasını engeller.
2- Muhalefet partileri CHP, MHP, HDP ve İYİ Parti, tek tek Meclis'e ''emeklilikte yaşa takılanlar'' için kanun teklifi verdiler. Ancak Cumhurbaşkanı bu teklife şiddetle karşı çıktı. Şimdi sıra demokrasiyi test etmeye geldi.
Çoğunluk isterse Meclis Başkanı bu teklifleri Meclis gündemine getirmek zorunda kalır. Bu nedenle siyasi partilerin ne kadar samimi oldukları, hangilerinin topu dolandıracağını göreceğiz.
Yaşa takılanlar, bir müktesep hak ihlalidir. Demokraside seçimle gelen her parti seçmene karşı kendi yaptıklarından sorumludur. Söz gelimi MHP oy verirken, bu yasa halkın lehinedir demesi gerekir. HDP'nin aynı paralelde veya farklı oy vermesi MHP'yi ilgilendirmemesi gerekir.
Siyasi partiler Meclis'te tercihini belirlerken bu anlayışta olurlarsa, kanun çıkar. Meclis gücünü kanıtlamış olur.
Öte yandan aynı muhalefet partileri, mahalli seçimlerde aday tespitinde demokratik davranırlarsa, toplumda siyasi bilincin artmasına yol açabilirler.
Siyasi partiler kanununa göre, "Siyasî partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler.''
Söz gelimi CHP, İstanbul için mutlaka partililerin görüşünü almalıdır. Kılıçdaroğlu ön seçime zaman kalmadı diyerek, demokrasinin yolunu kapatamaz. Söz gelimi Parti Meclisi, merkez yoklamanın sandık kurularak sonuca göre yapılmasına karar verirse, tüzüğe aykırı olmaz.
İstanbul'da sandık kurulması ve İstanbul'un alınması, iktidarın yolunu açar. Bugünkü siyasi konjonktürde sandıktan çıkacak CHP adayının Büyükşehir seçimini alması çok mümkün görünüyor. Farklı bir yol izlenmesi, hem Kılıçdaroğlu'nun geleceğini hem de partiyi zora sokacaktır.
HDP'nin de demokratik davranması, PKK ile ilgili olmadığını açıklaması, savaş veya sandık gibi alternatifler yerine akıllı davranarak, ''çözüm yalnızca siyasi yoldan ve masada gerçekleşir'' demesi gerekir.
Sonuç olarak; Bugünkü ekonomik sorunlardan kurtulmak ve demokrasiye geçmek için muhalefet partilerine tarihi sorumluluk düşüyor. Küçük siyasi hesaplar peşinde olan siyasi partiler sonunda kaybeder.