Dediğiniz hangi MHP?
MHP beri, MHP öte...
Ama hangi MHP?
MHP'de iç muhalefetin hâkimiyeti, arızalı 16 Nisan Referandumu'nda bile tescillenmiştir.
Şöyle de düşünmeliyiz...
Balgat'ta oturanlar halkın değişim istediğini görmeseler, Saray'a "S.O.S." sinyali gönderirler miydi? Öyle bir "S.O.S." sinyali ki; sen beni kurtar ben senin önünü açayım! Memleket medenî dünyadan kopacakmış, Saddamlaşacakmış umurumda değil. Yeter ki, yerimizde kalalım! O da sizin elinizde... Mahkemeleri engelleyin, bize zaman kazandırın.
Basın-yayın organlarında bu husus dikkate alınmıyor, Balgat=MHP gibi gösteriliyor. Yanlış tabiî.
Bir yanlışlık da "Hayır" oylarında CHP'nin rolünün bütün "Hayır"a teşmil edilmesi...
"Hayır" için; memleketin nereye götürülmek istendiği ölçebilen, kendilerini -sümme haşa- Allah yerine koyup "Dünyanızı da ahiretinizi de yakmayın, evet deyin farzı yerine getirin, yoksa kâfir olursunuz." diyen İslâm müfsitlerine aldanmamış yelpazenin her renginden çıkar gözetmeyen insanlar, üstelik hayatlarını ortaya koyarak canla başla çalışmışlardır.
CHP'ye elbette halkımız teşekkür ediyor.
CHP'nin her bir ferdi koşturdu.
Ama resmî sıfat taşımayan MHP'nin ana gövdesinin temsilcilerinin, önlerine barikatlar kurulmasına rağmen, "Hayır" için asla geri adım atmadan hep ileriye yürüdüklerinin ve ulaşabildikleri her alanda "Evet" musibetini anlattıklarının mutlaka belirtilmesi gerekir.
Bu arızalı referandum göstermiştir ki, Balgat'ta oturanların halk üzerinde hemen hiç tesirleri yoktur. MHP'den bahsederken asıl söz sahiplerinin iç muhalefet olduğu göz önünde tutulmalıdır.
MHP ana gövdesinin temsilcileri, çok kısa zamanda bir araya gelmeli ve bir yol haritası çizmelidir. Herkesle istişare edilmelidir. Başından beri yazıyorum... Çoban ateşleri yakılmalı, ilinden ilçesine, beldesinden köyüne kadar komiteler teşekkül ettirilmeli, memlekete sahip çıkılmalıdır. Az ve öz sözle, nereye sürüklenmek istendiğimiz, "Tek Adam"ın ve destekçisinin asıl maksadının ne olduğu insanları uyandıracak, düşündürecek argümanlarla anlatılabilmelidir.
Mutlaka yaygın istişare meclisleri kurulmalıdır.
Ak Partililer, şu anda, hep Saray'a çalışmaktan sıkıntıdalar. Gerçek müminler, dinimizin ifsat edilmesinden, mülevves emeller için kullanılmasından, yeni Kur'ân icadına kalkışılmasından, Diyanet'in buna hep seyirci kalmasından ve hatta yeni din icatçılarına kolaylık sağlayacak fetvalara imza atmasından son derece rahatsızlar. Mutlaka bunlara umut aşılayacak, dinin ifsat edilmesine izin verilmeyecek bir dil kullanılmalıdır.
Sözümüz çok. Daha yazacağız.