Davutoğlu'na Bayır-Bucak soruları!

Liseyi Antakya'da okudum. Antakya lisesindeki sınıf arkadaşlarım arasında Armutlu mahallesinden ve Samandağı ilçesinden gelen çok sayıda Nusayri genci vardı. Yayladağı'ndan gelen arkadaşlarım ise Suriye'deki Bayır-Bucak Türkmenleriyle akraba idi. Dolayısıyla Suriye'nin Hatay'ı kendi haritasında göstermesi ve hatta Toroslara kadar hak iddia etmesi gibi siyasi konular, lise öğrencisiyken gündemimizdeydi. O yıllarda Acilciler grubundaki eylemleriyle tanınan Antakyalı Mihraç Ural'ın adını da duyardık.

***

Aradan yıllar geçti. Türkiye tam Suriye ile ilişkileri düzeltmişken Esad aniden Esed oluverdi ve Türkiye'yi yöneten siyasi kadro, Şam'daki Emevi Camii'nde Cuma namazı kılmaktan söz etmeye başladı. Suriye'deki muhalefet İstanbul ve Ankara'da yapılan toplantılarla örgütlendi. Muhalif gruplara lojistik destek verildi. Derken çoğunluğu Batılı ülkelerin istihbarat servislerinin kontrolünde olan terörist gruplar, Türkiye ve Ürdün üzerinden Suriye'ye akmaya başladı. El Nusra adlı örgütün içinden bir grup IŞİD'i kurdu ve Suriye ve Irak'ta geniş bir alanda egemenlik ve halifelik ilân etti.

Sonra IŞİD-PYD tiyatrosu sahnelendi. Bir bölgeyi önce IŞİD işgal ediyor, sonra PYD'ye terk ediyordu. Kuzey Suriye'de İsrail koridoru böyle inşa edildi! Sırada Bayır-Bucak bölgesinden denize ulaşmak vardı!

***

Bu arada Türkiye'den Irak'a sevk edilen MİT TIR'ları yargı içindeki cemaatçi ekipler tarafından durdurulup aranmak istendi. Olay siyasi bir krize dönüştü. Hükümet TIR'ların Suriye'deki Türkmenlere gönderildiğini açıklayıp, meşru bir iş yaptığını göstermek istedi.

Bayır-Bucak bölgesindeki Türkmenler ise 16 Ekim 2012'de Anadolu Ajansı muhabiri Erdal Türkoğlu'nun haberinde belirttiği gibi bölgeyi terk etmişti.

Yani bölgedeki Türkmenler üç yıl önce darmadağın olmuştu! Kimisi Lazkiye'ye, Şam'a kimisi de Hatay'a göç etmişti.

Bayır-Bucak bölgesine havadan Rusya uçakları karadan Suriye kuvvetleri tarafından saldırı başlatılınca o güne kadar Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına almış, Türk olmaktan kurtulmuş, "Türk milleti" yerine "Türkiyeli" veya Leyla Zana'nın tabiriyle "Türkiye milleti" kimliği öneren AKP iktidarı ve yandaş medyası aniden Türkmenci kesildi..

Oysa daha birkaç gün önce, Barzani ve PKK kuvvetleri, Irak'taki Türkmen şehri Tuzhurmatı'da katliam yapmıştı. Katledilenler Şii Türkmenler olduğu için o mübarek ağızlarını hiç açmamışlardı!

***

Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, "MİT TIR'larına, yaklaşık 1.5 sene önce operasyon yapanlar bugünkü bu katliamlardan sorumlu olan çevrelerdir" diyor ve "O günlerde tabii bazıları devlet ketumiyeti, mahremiyeti içinde Bayır-Bucak'taki Türkmen kardeşlerimizin bulunduğu yerde muhafazası için oralarda, kendi topraklarında bulundukları alanda kalabilmeleri için yaptığımız yardımlara dönük operasyon yapanların da bu anlamda arkalarında hangi güçlerin olduğu herhalde şimdi herkes tarafından çok açık bir şekilde görülüyor" sözleriyle kendi sorumluluğunu unutturmaya çalışıyor!

***

Sayın Davutoğlu'na sorularım var:

-Yardımları Bayır-Bucak Türkmenlerine yaptıysanız o silâhlar nerede? Zira Bayır-Bucak bölgesinde savaşan Türkmenlerin elinde otomatik tüfekler dışında silâh yok!

-Bu kediyse et nerede, et ise kedi nerede?

Bayır-Bucak bölgesindeki Sultan Abdulhamid Tugayı Komutanı Ömer Abdullah, Lazkiye'ye yürüyüp Esed'i evinde devirmekten bahsediyor. Ahmet Arnavut adlı komutan ise Antakyalı Mihraç Ural'ın yönettiği "Suriye Direnişi" adlı örgüte dikkat çekiyor ve "Bu örgüt, sınırın Türkiye tarafında yaşayan Alevi nüfusu kışkırtmak hatta silahlandırarak kargaşa çıkarmak için var gücüyle çalışıyor" diyor.

-Sahi Sizin Türkmenleri kullandığınız gibi Suriye de Türkiye'deki Nusayrileri kullanmak isterse ne yapacaksınız? Türkmenleri, böyle bir savaşta nasıl harcadınız, neden yem ettiniz?

Yazarın Diğer Yazıları