Darbeciler ve R-Kompleksi
Başbakanlık makamında bulunan Binali Yıldırım, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi eleştirenlerle ilgili olarak, "Darbecileri emniyete teslim eden kahraman vatandaşları korumak için kanun çıkardık. Buna kim itiraz ediyorsa bizim için darbecilerden farkı yoktur" dedi.
Bu açıklamaya göre Binali Yıldırım ve "biz" dediği kişiler veya kitleler açısından, kararnameyi "muğlak" bulan ve düzeltilmesini isteyen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de darbecilerden farkı yok!
***
Peki eleştiriye böyle mi cevap vermek gerekir?
Bir başbakanın veya cumhurbaşkanının eleştirilere hatta kitle halindeki protesto gösterilerine nasıl cevap vermesi gerektiğine dair bir örnek var!
İran'da protesto gösterilerine karşı açıklama yapan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, anayasa ve vatandaşlık haklarında belirlendiği üzere halkın eleştirme ve itirazda bulunma konusunda özgür olduğunu söyledi.
Ruhani, "Eleştiri ve itiraz öyle yapılmalıdır ki, işin sonunda ülke ve insanların durumu daha da iyileşmelidir." ifadelerini kullandı.
Kısacası, demokrasi geçmişi yok sayılan İran'ın yöneticisi, eleştiri veya protestoya karşı Türkiye yöneticisinden daha saygılı bir tutum sergiliyor!
***
Peki genelde siyasi liderler, akıl ve mantık dışı tavır almalarına rağmen kendi taraftarlarını nasıl ikna edebiliyor?
Bu konuda rivayet muhtelif! Yalnız Erdal Akalın, yeni yıl için yazdığı yazıda bunun sebebini bilimsel olarak izah ediyor: "R-Kompleksi!"
Akalın şöyle diyor:
"Sosyoloji uzmanı Mac Lean, her insanın beyninde bulunan bir bölgenin bir şekilde etki altına alınarak, sadece ilkel içgüdülere teslim edildiğini böylece mantıklı düşünebilmek yetisinin de ortadan kaldırılabildiğini söylemiş, bu duruma 'R-Kompleksi' adını vermiştir. Yani 'Sürüngen Beyin Kompleksi...' (İngilizce'de sürüngen sözcüğünün karşılığı 'reptile'dir.)
Mac Lean, özellikle Almanya'da ortaya çıkan R-Kompleksi'ne duçar olmuş insanların, sonu milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine ve akıl almaz boyutta tahribatlara yol açan İkinci Dünya Savaşı'nın sorumluları olduğuna inanmaktadır. Hitler ve arkadaşları, sistemli olarak uyguladığı yöntemlerle sürüngen beyinli insanlar haline dönüşerek toplumlarını ve dünyayı olumsuz etkilemiştir..
İnsanları R-Kompleksli hale getirmek için uygulanan yöntemlerden birincisi 'bizler ve ötekiler' diye ayrıştırılmış bir grubun yaratılması ile başlatılmaktadır
Gruba katılan birey, kendi grubunun dışladığı ötekileri, düşman olarak görmektedir. Kurguyu yapan lider ise mutlu bir gelecek yerine geçmişin kendince kara sayfalarına atıfta bulunarak eski düşmanlıkları gündeme taşımakta ve kişileri bu düşman kavramına yönelterek mantıklarını hapsetmektedir.
Stratejinin ikinci ayağı, yaratılan ve var olduğu iddia edilen düşman üzerinden topluma korku salmaktır.
Lider, hükmetmek istediği gruba bir veya birçok düşman göstermekte ve bunun üzerinden korku iklimi oluşturmaktadır. Korkuyu aşmak için ise kişileri kışkırtarak aralarında dayanışmanın zorunlu olduğuna ikna etmektedir. Son aşama ise gruba katılmış R-Kompleksi tutsaklarını düşündürmemek ve böylece insanların mantıksal doğrularının işlemesine engel olmak hüneridir.
***
R-Kompleksi ile yaratılan yeni insanlar, artık lideri ile özdeşlik kurmak için hazır konumdadırlar. Bu birliktelik sonrası ortaya kindar fertler çıkartılmaya başlamakta ve ötekilerden intikam almak duygusu keskinleştirilmektedir.
İşte bu tablo, mantık dokusu yenilmiş ve baskılanmış ve de düşünce dünyası ilkel içgüdülere teslim edilmiş toplumun acıklı noktaya evrilmeye başlamış yeni tutsaklığıdır. Bunu başaranlara ise diktatör deniliyor..."
***
Akalın, Mümin Sekban'ın "Her Şey Beyinde Başlar" adlı kitabına da atıfta bulunuyor.
R-Kompleksli insanlar kendi toplumlarını felakete sürükler!
Tedavisi belki toplumsal bir şok yaşamakla mümkün olabilir!