Darbe davaları bütündür...
Olağanüstü durumlarda can güvenliğini sağlamak için bir insan öncelikle ne yapar? Önce ailesini koruma iç güdüsüyle evi terk eder ve ailesine de güvenli bir yere geçmelerini söyler. Sonra canını emanet edeceği, gerekirse birlikte çatışabilecekleri bir arkadaşına sığınır. İyidil de doğal olarak öyle yapmış. Üstelik görevde olmayan emekli sınıf arkadaşı Levent Altuncu'yu aramış. Altuncu, İyidil'in Kuleli'den beri arkadaşı, ailece birlikte tatile çıkıyorlar. Bir birleri ile ilgili bir çok bilgiye sahipler. 2008'de Topçu Albay iken emekli olmuş. Aslında bilgisayar uzmanı. Duruşma esnasında en can alıcı bilgileri Altuncu anlattı: "Ben Metin İyidil ile 23.18'den 04.35'e kadar beraberdim. Bu sürede sadece 5 dakika ayrıldım. O 5 dakikada da Metin'in evine yakın yerde durduk. Güvenlik için onlar arabada kaldı evine gidip eşinden 2 tabanca alıp, tekrar geldim. Birini Metin'e diğerini Faruk'a verdim. O gece onların ayrı ayrı telefon görüşmelerinin hepsine tanık oldum. Onların atlamış olabileceği detayları ben bilirim. Benim aracıma geçiş sebebimiz ise onları karargaha götürüp bırakacaktım. Önce Zırhlı Birliklere gittik sonra da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına uygun olsa onları bırakıp ben dönecektim. İki Korgeneral arkadaşım o gece yapabileceklerini eksiksiz yerine getirdi. Örneğin Osman Ünlü'ye 'Senin devre arkadaşın derdest edilirken, sen nasıl onlarla olursun! Kaç yıllık subaysın. Manyak mısın!' diye bağırdı. Osman'a da 'Birliğinin başına, Polatlı'ya dön' dedi. Zırhlı Birlikler Komutanının telefona bakmayışına çok kızdı. 'Şerefsiz evine gitmiş. Telefona bile bakmıyor' diye küfretti. Meğerse o komutan da derdest edilmiş. Bir başka hadise ise; darbeci generalin derhal derdest edilmesi emrini ilk verdiğinde: 'Şu anda uygun değil' diyenlere çok kızdı. Diğerleri ile yeniden görüştü. Albaylara: 'Oğlum beynine sıkın, gebertin' dediğine de tanık oldum."
Altuncu'nun ifadelerinin ilginç bir yanı da, güvenlik için sık sık yer değiştirdikleri parkın kameriyesinde cüzdanlarını unutan sivil vatandaşların iki korgeneralin hararetli konuşmalarını kesmemek için kenarda 45 dakika süre ile beklediklerini daha sonra gelip aldıklarını, anlatımıydı.
***
Tahliye talepleri için konuşan avukatlar ısrarla görevlendirme listesinde müvekkillerinin tasfiye edilerek emre alındığına vurgu yaptılar. Av. Abdullah Kaya, müvekkili Metin İyidil'in televizyonlara telefonla bağlanıp: "Cumhurbaşkanına bağlıyız" kelimesini söyleyen tek korgeneral olduğunu vurguladı. O geceye geri döndüm. Sabaha kadar televizyonlara bağlanan yüksek rütbeli generaller arasında "Cumhurbaşkanı" vurgusunu yapan ilk general olduğunu hatırladım. Dosyası irdelendikçe televizyona bağlanma konusunda zorlukları da öğrendim. Her şeyden önce askerlerin basına demeç vermesi yasaktır. Basın ile ilişkileri yoktur. Diyebilirim ki hiç birinde televizyonların telefonu yoktur. Bir şekilde temin etseler bile televizyonun haber merkezinde bulunan görevliler, referans olmadan her arayanı bağlamaz. Nitekim İyidil ve Şengün o gece bir kaç kez aradıkları halde muhatap bulamamışlar... Uzun yıllar haber merkezlerinde, televizyon kanallarında çalıştığım için detayları bilirim.
İyidil'in HTS kayıtlarında hangi saat ve dakikada kimleri arayıp görüştüğü belli. Nitekim 02.20'de merhum ablasının oğlu LİMAK Şirketler Grubunun Yönetim Kurulu Üyesi Batuhan Özdemir'i arıyor. Televizyonlara ulaşmak için bir formül bulmasını istiyor. Özdemir de hemen şirketlerin Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi görevlisine ulaşıp, dayısının cep telefonunu vererek, tüm televizyon kanallarına iletip, İyidil ile canlı telefon bağlantısı yapmalarını istiyor. Bir kaç dakika sonra da önce NTV, Habertürk derken diğerleri de sıraya giriyor. İyidil, canlı yayında çağrı yapıyor. Bu konuda yalnız olmadığını yanında Korgeneral Faruk Şengün'ün de bulunduğunu belirtip, telefonu Şengün'e uzatıyor ve o da konuşuyor. Hal böyle iken İyidil tutuklu. Şengün serbest... İyidil'in sürekli irtibat kurduğu Ömer Paç, Şengün gibi bir yıl daha görev yapıp, emekli olup dışarıda. Yine Korgeneral Mehmet Daysal halen 3'üncü Kolordu Komutanı.
HTS kayıtlarında görüşmelerde böyle yüzlerce örnek var. İyidil ile beraber Yıldırım Güvenç tutuklu. Yıldırım Paşa'nın o geceki çabaları ortada. Akıncı Üssü'ne yapılan operasyonun başındaki isim. Kan dökülmeden darbecileri derdest ettiği biliniyor. Peki niçin tutuklular? Yıldırım Paşa, İyidil'den kendisine bağlı birliklerden operasyon yapacak uzman ekip istiyor. Bu emir üzerine İyidil de Isparta'dan istiyor. Çünkü en yakın illerdeki Bolu-Kayseri Komando Tugayları operasyonlar için Hakkari ve Şırnak'talar. Daha önce ifade ettiği gibi Isparta Valisi buna inanmayıp izin vermiyor. Vali bu görüşmeyi darbecilerin yeni girişimi olabilir mealinden Ankara'ya bildiriyor. Ve ön yargı oluşuyor. İddianameyi hazırlayan savcılar İyidil ve Güvenç'in dosyalarını birlikte incelerse durum çok farklı olabilirdi, belki de iddianame baştan sona değişirdi. Aynı şekilde iddianameyi kabul edip yargılamayı başlatan hâkim heyeti de bunu göz ardı etmemeli. Davaların bir bütün olduğu unutulmamalı.