Daraltılmış Bölge Sistemi ve Başkanlık
Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanlığı seçim süreci öncekilerini aratmayacak kriz potansiyeline sahip” olduğu tespiti ciddidir. AKP’nin, iktidardan gitmemek ve Tayyip Erdoğan’ı da “başkan” yapmak için her yolu deneyeceği anlaşılıyor. AKP’nin iki yıldır “başkanlık” , “yarı başkanlık” , “siyasi partili cumhurbaşkanlığı” , “Türk usulü başkanlık” adı altında muhalefete yaptığı dayatmaların arka planında bu vardı. Tayyip Erdoğan’ın “başkanlık” hırsı ve iktidar tutkusunun cumhurbaşkanlığı seçimi öncesiTürkiye’ye ciddi krizler yaşatabilecektir.
30 Mart seçimleri AKP’nin paniklemesine neden olmuştur. Zira 2011 seçimlerine göre AKP, 30 Mart’ta 6.6 puan daha az oy almıştır. İşin daha da vahimi AKP’nin kaybettiği oyların MHP’ye gitmiş olmasıdır. Mutlak rakamlara baktığımızda AKP’nin 2011’de 21 milyon 466 bin oyu vardı. 2014’te 19 milyon 198 bin oy aldı. MHP, 2011’de 5 milyon 575 bin olan oyunun, 7 milyon 819 bin ile bir hayli üzerine çıktı. Artış, 2 milyon 300 bindir.
Tayip Erdoğan’ın bir araştırma sonucuna müdahale ederek “Al MHP’den iki puanı ver BDP’ye” söylemleri dikkate alındığında MHP’ye kayan AKP oylarının ne anlama geldiği anlaşılır.
Son seçimler AKP’nin alternatifinin MHP olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Bu durum Erdoğan’ın harekete geçmesine neden olmuştur.
AKP çözümü MHP’yi alternatif olmaktan çıkarmaya teşebbüs etmekte bulmuştur. AKP kurmayları seçim sistemi üzerinde oynayarak MHP’yi köşeye sıkıştırıp marjinalleştirmeye çalışmaktadır. İşin özü dara düşen AKP, bu dardan kurtulmak için “daraltılmış bölge sistemi” ni ortaya atmıştır. Milletten umudunu büyük ölçüde kesen AKP kurmayları, iktidarda kalmanın tek yolunun seçim sistemiyle oynamak ve MHP’yi alternatif olmaktan çıkarmak olduğu sonucuna varmışlardır. Olan bitenin anlamı budur.
AKP bu sistemde milletvekili sayısını düşürüp bölge sayısını artırmayı planlamaktadır.
Hatırlanacağı gibi AKP, 2002 seçimlerinde %35 civarında oy aldı, milletvekillerinin ise %70’ini aldı. 2007 seçimlerinde %47 civarında oy aldı, milletvekillerinin % 62’ini, 2011’de oyların %50’sini almış milletvekillerinin %60’ını almıştır.
Mevcut sistemde AKP üç seçim üst üste oylarını artırmasına karşın seçim sisteminin azizliği yüzünden kazandığı milletvekilliklerinde bir azalma söz konusu olmuştur.
AKP’nin 2014’de %43.3’e düşen oylarının 2015’de %40’ın altına düşmesi çok yüksek bir ihtimaldir. Bu durumda AKP’nin 2015’de iktidarı kaybetmesi mukadderdir. AKP her türlü seçim oyununu oynayarak iktidarını sürdürmek istiyor.
AKP kurmayları, muhtemelen iktidara en yüksek seviyede sandalye sağlayacak, muhalefete ise en fazla sandalye kaybettirecek “daraltılmış seçim sistemini” muhalefete dayatacaklardır.
Böylece on iki yıldır iş başında olan AKP iktidarı, önceki seçime göre daha az oy almasına karşın daha çok milletvekilliği kazanacak, muhalefet partileri ise, eskiye oranla daha çok oy almalarına karşın daha az milletvekilliği çıkaracak bir sistemle karşı karşıya kalacaklardır.
Bu seçim çevrelerinin AKP’yi kayırmak amacıyla çizilmesi ve uygulanması anlamına gelmektedir.
AKP’nin amacı “Daraltılmış Bölge Sistemi” yle MHP’yi köşeye sıkıştırmak, BDP’yi ise Güneydoğu’ya hâkim bir konuma getirmektir. Böylece AKP, “açılım” projelerini dikensiz gül bahçesine çevirdiği siyaset arenasında rahatlıkla uygulamaya sokabilecektir.
“Daraltılmış Bölge Sistemi”yle AKP, anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlayacağını umut ediyor. Tayyip Erdoğan, anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlayınca da “başkanlık” sistemine geçmeyi planlıyor. Tayyip Erdoğan kendinden o kadar emin ki, yapılacak seçimlerde Türk halkının “başkanını” seçeceğini bile söylüyor.
Mevcut Anayasaya göre halk “başkan” değil ancak “cumhurbaşkanı” seçebilecektir. “Halk başkanını seçecektir” dediğine göre Erdoğan, mevcut anayasayı yok sayıyor demektir. Bu durumda Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin kriz potansiyeline sahip” olduğuna yönelik uyarısının ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.