Daha önemli kararlar lazım
McKinsey anlaşması, millî olma iddiasında olan bir yönetim için oldukça sakıncalı bir karardı.
Dönüldü..
Doğru olanı da buydu.
Özellikle Türk Milliyetçisi olduğunu sık sık tekrarlayan bir siyasi partinin anında en başından McKinsey anlaşmasına itiraz sesini yükseltmesi gerekirken baktık ki, adeta teslim bayrağını çeker gibi kararı desteklemekteler. Milliyetçi oy ve kanaatleri "Cumhur ortaklığı" adına açıkça maniple etmekte, duyarsızlaştırmaktalar.
Demeçler ortada duruyor.
Daha, taze ve dumanı üstünde.
Bir kısım milliyetçi kadroların McKinsey anlaşmasını benimseyip arkasında durması tarihin en büyük çelişkisi olarak arşivlerde yerini aldı.
Her ne olursa olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerinde bir kararla, yanlıştan dönmesi anlaşmanın kendisi kadar önemlidir. Devlet adamlığı ve liderlik bunu gerektirir.
Millî çıkar, parti çıkarının önünde olmalıdır.
Bu arada ebedi ve ezeli doğruların değerlerin, kamu çıkarının ve millî menfaatlerin yanında olması gereken malûm bir kısım medyanın, bu geri dönüşten bir ders alıp almayacağı da merak konusudur. Aksi halde şekilde görüldüğü gibi utancı ve çelişkisiyle karşı karşıya kalmaya devam eder.
Sadece bu da değil.
Demokrasinin önemli bir göstergesi olan basın, kamu çıkarını gözetmezse, bundan hem toplum ve hem de ülke çıkarları zarar görür.
İktidara konumlanmış ve bütün değerler sistemini altüst etmiş bir medyanın ülkeye vereceği zarar, iktidarların aldığı ve alacağı yanlış kararlardan daha fazla olur.
Öyle ise neymiş?
Hür ve bağımsız medya millî menfaatlerimizin korunması ve iş başındaki iktidarların hataya düşmemesi için zorunlulukmuş.
Umarız ders alınır.
McKinsey anlaşmasından dönülmesi kadar ve belki de bundan çok daha önemli, hem de hayati olan daha bir çok karar alınması gerekiyor.
Bakınız ABD, PKK ve PYD'yi Suriye'nin doğusunda Türkiye'ye karşı silahlandırıyor.
Güney Kıbrıs Yönetimi Akdeniz'de Türkiye'nin hoşuna gitmeyecek işleri ABD-İsrail ve diğer bazı ülkelerle bir olup kurcalıyor.
Yine İdlib'de problem sona ermiş değil.
Aynı şekilde PKK ile mücadele de sona ermedi.
Böyle etrafı düşmanla çevrili, her an eli tetikte bulunan bir ülkenin ekonomisi bu kadar kötü yönetilemez.
Tarımı bu kadar kötü, dışarıya muhtaç hale getirilemez.
Ana sanayi ve üretim sistemi bu kadar alt üst edilemez.
Millî madenleri başkalarına devredilemez.
Genç nüfusu bu kadar harcanıp yaşlanmaya terk edilemez.
Eğitim sistemi bilimden uzak, dünyadaki gelişmelerden geri tutulamaz.
İşte bakın; İran, bilimsel yarışta Türkiye'nin önünde. Nükleer silah yapıyor. Füze sistemleri geliştirdi. Gittikçe de geliştiriyor. Türkiye'nin "muasır medeniyet" vizyonundan ne kadar uzaklaştığını sadece bu örnekler gösteriyor.
Öyle ise?
Eli tetikte olması gereken Türkiye, güneyinden ne zaman vurulacağını hesap etmelidir. Eğer ediyorsa, acilen tarımı güçlendirmeyi ve dışa bağımlılıktan kurtarmayı başarmalıdır. Çünkü önce açlık tedbiri lazımdır. Ekonomisini, ülkeyi koruyacak ve savaşacak konuma getirmeli ve bunun için gerekirse sert tedbirler almalıdır.
Köprü ve otoyol projelerini dolardan arındırmalıdır.
Hadi, McKinsey iradesi burada da kendini göstersin.