Cizre’de kamu düzeni neden sağlanamadı?.. “Zamanlama uygun değil”...
MGK’nın önceki günkü toplantısı ardından yapılan rutin açıklamaya baktınız, bir de YENİÇAĞ’ın aynı gün manşetinde çıkan “Gündem: Ayaklanma” haberini hatırladınız; haklı olarak merakınız daha da arttı.
Sizi darda bırakmayacağım!..
Terör örgütü PKK’nın “süreci” daha da hızlandırmak için yaptığı son hamlenin gölgesi altında toplanan MGK’nın perde arkasını da bulacağınız çok önemli bilgileri aktaracağım.
Cizre’yi savaş alanına çeviren PKK-HÜDA PAR çatışmasının yaşandığı 27 Aralık Cumartesi günü bakın ne oluyor?..
Sabahın ilk saatlerinde başlayan ve giderek artan kanlı çatışmalar neticesinde öğle saatlerinde Başbakanlık kanalıyla emniyet ve Jandarma güçlerine “operasyon için hazırlık ve yığınak yapın” talimatı veriliyor. Emri alan güvenlik güçleri tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra son talimat için beklemeye geçiyor. Akşamın ilerleyen saatlerinde ise aynı kanaldan farklı bir talimat geliyor; “Emir geri çekildi. Zamanlama uygun değil.” Şaşkınlık geçiren güvenlik güçleri tekrar soruyor ve “Operasyon ertelendi. Zamanlama uygun değil” denilerek telefon kapatılıyor.
Bu arada neler olduğunu tahmin etmek ise zor değil. Cizre ayaklanması sırasında olağanüstü toplanan HDP grup yönetimine de katılan İmralı heyetinden bir isim YENİÇAĞ’ın Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “nanik” açıklamasını sorması üzerine aralarındaki yoğun telefon görüşmesini hatırlatıp “o gün neler konuşulduğunu Akdoğan çok iyi biliyor” diye tepki koymuştu. Şimdi, Hükümetin Cizre’de kamu düzenini sağlamakta neden geri adım attığını ben anladım. Ya siz!..
MGK’da askeri kanat, ayaklanma hazırlıkları ile ilgili çok özel bilgi, belge ve fotoğrafları kurulun değerlendirmesine sundu. Bu arada, Cizre başta olmak üzere PKK’nın ayaklanma üssü olarak tespit edilen “7 baş çıban noktası” ile ilgili şok tespitler ortaya döküldü. Bu baş çıban noktalarında her yerin silah deposu halinde olduğu, silahların türleri ve adlarına kadar sıralanarak Recep Erdoğan ve Hükümet yetkilileri bilgilendirildi!.. Askeri kanat değerlendirmeleri bitirdikten sonra da son söz olarak, “Asayiş çok kritik noktada. Teröristle anlayacağı dilden konuşmadıkça olmaz” dedi. Buraya, bir küçük (!) bilgi daha not edeyim; TSK, MGK tutanaklarının tümünü dosyalayarak özenle saklıyor.
Terör örgütü PKK’ya katıldıktan 6 ay sonra kaçarak Hakkari’de silahı ile askere teslim olan bir teröristin emniyette alınan ifadesinden de bir bölüm aktarayım;
“PKK, Nisan-Mayıs ayında büyük saldırı için hazırlık yapıyor. Güvenlik güçlerinin tüm üs bölgeleri gayet düzenli olarak gözetleniyor. Tüm gelişler ve gidişler takip ediliyor.”
Son günlerde teslim alınan teröristlerin verdiği şok bilgilerin emniyet birimleri tarafından Ankara’ya rapor edilmediğini herhalde düşünemeyiz.
Cizre olaylarının bir yüzünü yine MGK’nın gerçek gündeminden öğrendik. Kendinden olmayan vatandaşlara karşı şiddet uygulayan PKK önce askerlik çağında çocuğu olan vatandaşa gidip “çocuğunun bedelli askerlik parasını biz ödeyelim” teklifinde bulunuyor. Vatandaştan “çocuğumu askere göndereceğim, istemem” cevabını alınca da “o zaman çocuğunu dağa kaçıracağız bize katılacak. Ya da bize şu kadar (en az 10 bin lira) bedelli parası ödeyeceksin” diye tehdit ve baskı kuruyor..
Cizre özelinden bilgilerle devam edelim;
Ankara’ya ulaşan istihbarat raporlarına göre; Cizre olaylarında 3 değil 4 kişi hayatını kaybetti. Ölen dördüncü kişinin PKK’nın dağ kadrosundan olduğu, bu yüzden kimliğinin saklandığı öğrenildi. Cenazesi BDP’li belediye tarafından taşınan örgüt yöneticisinin daha sonra cesedinin ilçeden uzaklaştırıldığı bildirildi. Olaylarda ölen bu militanın Kandil’den örgüt yöneticisi olarak gönderildiği ve YDGH’lileri eğitmesi istenildiği belirlendi.
Raporlara yansıyan bilgiler, terör örgütünün “Kobani” bahanesiyle gerçekleştirdiği 6-7 Ekim olaylarının Cizre’de bitmek bilmediği yönünde. Üç aydır hemen hemen her gece aralıksız süren eylemlerde, ilçe merkezine kurulan mobil karakolda kimlik kontrolleri gerçekleştirildi. Gösteriler sırasında yaralananların ise kimlikleri tespit edilip gözaltına alınmamaları için devlet hastanesi yerine BDP’li belediyeye bağlı sağlık polikliniklerinde tedavi ettirildi. İlçede eylemler sürerken dağdan gelen militanlar ilçe girişini kapattı, uzun namlulu silahlarla olaylara müdahale etmek isteyen emniyet güçlerini ve zırhlı araçları püskürttü. İlçe girişine kazılan hendekler de emniyetin ilçeye girişini zorlaştırdı.
İlginç bir tespit daha var;
“PKK, 30 Mart yerel seçimlerinde özellikle BDP’li adaya oy vermediğini düşündüğü evlerin listesini çıkartarak, bu evlerde oturan ailelere YDGH sözde polis güçleri tarafından ’ilçeyi terk edin’baskısı uyguluyor. PKK’nın, HÜDA PAR adayının seçimlerde az oy almasından güç bularak, burada bunları destekleyen az düşüncesiyle HÜDA PAR’a destek veren aileleri hedefe koyduğu belirlendi. PKK, ayrıca ilçede MHP oylarının çıkmasına da çok bozuluyor ve özellikle bu evleri de kurşunlamaya başladı...”
Son fotoğrafa baktığınızda “zamanlama uygun değil” ne kadar “manidar” ... Değil mi?..