Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Cimri değil cömert olmak!

Bilinen ve tanınan bir yolda yürüyen insanın yolunu kaybetmesi düşünülemez.

Böyle bir yolda yürüyen insanın farklı bir yol araması da söz konusu olmaz.

Bilinmeyen yeni bir yolu açma işi kişinin bizzat kendisinin mevcut şartlara yeni bir gözle bakmasını zorunlu kılar.

Bu ise neredeyse gelenekselleşmiş kuralları bir kenara bırakarak işe öznel boyuttan bakmak anlamına gelir.

Başkasına dayanarak yaşamanın ilkesi!

İnsanlar başkalarına değil kendilerine güven duymaya başlamaları ile birey olmaya başlarlar.

Kendine inanarak yaşamak adam olmaktır.

Sorunların altına tek başına girmek, bir takım hazlardan uzaklaşarak yorulmayı göze almak sağlam bir irade ve sarsılmaz bir inancı gerekli kılar.

Böyle bir irade ve inancın sağladığı özgüven ve özgürlük zorunlu olarak sorumluluk almayı, yerine göre eleştirmeyi, yermeyi ve reddetmeyi gerektirir.

Başkalarına dayanarak yaşamanın temel ilkesi ise saray soytarısı olmak, mütegallibeyi övmek, göklere çıkarmak ve yaranmaktır.

Tetikçiler, yanaşmalar, dalkavuklar, soytarılar bu türler arasından çıkar!

Birey eyleminden kendini sorumlu tutar!

Mikelanj kendisi için şunları söyler;

"İyilik Tanrı'dan gelir. Ama kötülüğü kendim yaratıyorum. Düzensiz isteklerime bırakıyorum kendimi, özgürlük adına, özgürlüğümü zorla zincire vurdum. Kutsal olan şeylerimi ölümlülüğe sürükledim".

Ancak kendi eylemlerinin sonuçlarından kendisini sorumlu tutanlar şuur sahibi varlık olduğunun farkına varmış olurlar.

Kazak bilge Abay da benzer şeyler söyler

O der ki;

İyilik ve kötülüğü yaratan Allah'tır, fakat yaptıran Allah değildir; hastalığı yaratan Allah'tır; fakat hastalandıran Allah değildir; zenginliği ve fakirliği yaratan Allah'tır, ama zengin veya fakir kılan Allah değildir.

Kararının ve eyleminin odağına ancak kendisini ve sorumluluğunu koyanlar insan olabilir.

Kim daha çok topluma faydalıdır?

Diyojen, Philomedon adındaki gence aylak yaşamasının devlete zararlı olduğu, yoksul bir su taşıyıcısının topluma en zengin aylaktan daha çok yararı dokunduğunu anlatılır.

Philomedon'un yanıt olarak, şu kadar köle ile şu kadar işçi kullanmakta olduğu ve onlara iş verdiği yolunda ileri sürdüğü kanıta karşı Diyojen'e şöyle der:

Yaratılışta eş değer olduğun kimseleri malın saymak hakkını sana kim verdi?

Yasalar, diyeceksin. Ama herhalde doğanın yasaları değil; insanlar tarafından yapılmış olan yasalar.

Yoksa öylesine büyük bir güç altında başkaldıramayacak durumda olmasalardı kim onları bu yasalar uymak zorunda bırakabilirdi?

Senin için ücret karşılığı çalışan kimselerin, yoksul olmasalardı bir tekinin bile yanında kalacağını düşünebiliyor musun?

Beyinleri başkaları tarafından yönetilenler!

Sıradan vasat insanlar fizyolojik ihtiyaçları için psikolojisini, ahlakını ve zihni yeterliliklerini bir başkası için kiralayabilirler.

Gözlerini, kulaklarını, beyinlerini başkaları tarafından yönetilmesine izin verenler onurlarını tümüyle kaybedince gönüllerini de kiralayabilirler.

Midelerini doldurmak uğruna beyinlerini boşaltmaya razı olurlar.

Saygının kiralanması anlaşılırdır: Çünkü çoğu kez korkuya, menfaate ve şartlandırmaya dayanır.

Sorun saygının değil gönül gücünün kiralanmasıdır.

Çünkü sevgi; gönül gücüyle ilgili bir süreçtir.

Birey gönül gücünü de otoritenin emrine vermişse artık o kişiliğini tamamen yitirmiş demektir.

Cimrilik ve kanaatkârlık!

Toplumsal sorumluluk, dayanışma ve iş birliği içinde olmak için birey olmaya ihtiyaç vardır.

Birey olmak cimrilik etmek değildir.

Toplum-birey dengesinin kurulması birey olmanın zorunlu sonucudur.

Kişi birey olduğunda ve bireysel yeteneklerini kullandığında ancak diğer insanlara yararlı olur.

Cimrilik bireyi kasar, kısıtlar.

İmam Şafi diyor ki;

"Sabah sabah insanını denedim dünyanın.

Cimrilikle dolu deriler yürüyordu.

Başka bir şey göremedim.

Sonra kanaat kınından bir kılıç çektim

Keskin tarafıyla onlardan

Ümitlerimi kestim".

Bu günler cimri değil cömert olunan günlerdir!

Yazarın Diğer Yazıları