Çığlık atmak kurtaracak mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir soruşturmadan dolayı “şüpheli!” sıfatıyla savcılığa çağrılması olayında şikâyetçinin, Bilal Erdoğan olduğu ortaya çıktı! Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir’in, soruşturmayı “hakaret” iddiasıyla başlattığı anlaşıldı.
Bilindiği gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kılıçdaroğlu’nun ‘sehven’ ifadeye çağrıldığını duyurmuş ve dosyayı başka savcıya vermişti. Olay sadece muhalefetin değil iktidar partisinin de tepkisini çekti. Kılıçdaroğlu, “para sıfırlama” konuşmalarını Meclis kürsüsünde ve miting meydanlarında yayınlamıştı. Tayyip Erdoğan bu konuşmaları önce “montaj” sonra “dublaj” diyerek yalanlamış, ancak bir süre sonra da “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” demişti!

***

Milletvekillerinin dokunulmazlığı var. Dolayısıyla haklarında ciddi bir soruşturma başlatılacak olsa bile düzenlenen fezlekenin Meclis’e gönderilmesi gerekiyor. Savcıların milletvekillerini doğrudan ifadeye çağırma yetkisi yok!
Gazetecilerin dokunulmazlığı olmadığı için benzer şikâyetlerde, bazı savcılar hemen soruşturma açıyor ve ifadeye çağırıyor! 17 Aralık operasyonu sonunda tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın avukatı, ceza hukuku profesörü Ersan Şen, basında konu ile ilgili çıkan bütün haber ve köşe yazılarıyla ilgili şikâyette bulundu. Benim bir yazım da şikâyete konu oldu!
19 Aralık 2013 tarihinde bu köşede çıkan yazımda, “Bence operasyonun simgesi, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki kütüphanede ayakkabı kutuları içinde bulunduğu iddia edilen 4,5 milyon dolar değil, Barış Güler’in evinde yapılan arama sırasında, yatak odasında bulunan çok miktarda para ile birlikte ele geçen para sayma makinesidir!” ifadelerini kullanmıştım.
Ersan Şen, bu ve benzeri ifadeler kullanan bütün muhabirler ve köşe yazarları hakkında şikayet dilekçesi vermiş. Üstelik “şüpheli” ler, savcılığa değil, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne çağrılıyor! Yaklaşık 50 gazeteciyi şikâyet etmiş! Halbuki, yazılar incelenerek, Ersan Şen hakkında gereksiz yere Adalet Teşkilatı’nı meşgul ettiğinden İstanbul Barosu nezdinde girişimde bulunulmalıydı!
Şu işe bakın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bir kenara bırakılmış, fezlekeler Meclis’ten ve halktan hâlâ gizleniyor ama emniyet ve yargı teşkilatı, meseleyi kamuoyuna duyuranların peşine düşsün diye birileri özel çaba sarf ediyor!
Kısacası, yolsuzluk ve rüşvetin hesabını soranlardan hesap sorulmak isteniyor! En azından bu tür soruşturmalarla meşgul ediliyorlar!

***

Sonuçta, iktidar partisi AKP, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında, istifa eden eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkındaki soruşturma önergesi vermek zorunda kaldı!
Meclis’te okutulan önergede uzun uzun masumiyet karinesi üzerinde durulduktan sonra bakanlara yöneltilen yolsuzluk ve rüşvet iddiaları tek tek belirtildi!
Öyleyse, Ersan Şen, soruşturma yapan savcılar, yargılama yapan hakimler ve soruşturma önergesi hazırlayan milletvekilleri hakkında da şikâyet dilekçesi versin!

***

Aslında yargı ve emniyet içindeki bir örgüt, orduya kumpas kurmuş ise rüşvet ve yolsuzluktan bahseden siyasetçinin veya gazetecinin sorgulanması bunun yanında elbette hafif kalır.
Fakat TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in belirttiği gibi “Hükmü kesinleşmiş iki milletvekilinden Sebahat Tuncel dışarıda yasama faaliyetine devam ediyor, aynı konumda olmasına rağmen Engin Alan içeride kalmaya devam ediyor.”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ise çocukların katledilmesi olayları ile ilgili olarak “Çocuklarımıza çığlık atmayı öğretmemiz gerekiyor” diyor!
Yurdun dört bir tarafında süren “sessiz çığlık”ları duymamışlar! Sesli çığlık atanları ise ifade vermeye çağırıyorlar!
Çığlık yetmiyor, bütün namuslu insanların ayağa kalkması gerekiyor!

Yazarın Diğer Yazıları