CIA suçüstü yakalandığı için panikteler ama...

ABD Büyükelçisi John Bass, Türkiye'deki görevinden ayrılmadan önce "Dokuz buçuk aydır Türkiye'de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu IŞİD vazgeçtiği için değil, iş birliğimizin sonucu" dedi.

Bass, Türkiye-ABD iş birliğini kastetti ama IŞİD'i Amerikan ve İngiliz istihbarat servisleri kurmuşsa, istediği zaman terör düğmesine basan kim oluyor?

İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, 2014 yılının Ekim ayında IŞİD ve El Kaide örgütlerini ABD ile İngiltere'nin kurduğunu ve amaçlarının Sünniler ile Şiiler arasında ihtilaf çıkarmak olduğunu söylemişti.

Hamaney, "Amerika, Siyonizm ve özellikle usta bölücü habis İngiliz hükümeti Sünniler ile Şiiler arasında ihtilaf çıkarmak için çabalarını artırdılar." demişti.

Daha sonra da İran'ın neredeyse bütün üst düzey yetkilileri, ABD'yi, IŞİD'i kurmak ve silah dahil her türlü destek vererek bölgenin başına belâ etmekle suçlamıştı.

***

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un, "casusluk" ve "FETÖ'cü darbecilerle dış istihbarat servisleri arasında irtibat sağlamak"tan tutuklanması da böyle bir suçüstü durumudur. Suçüstü yakalanan Metin Topuz'dan ziyade ABD istihbarat servisi CIA'dır.

İşte ABD'nin kara kuvvetlerimiz dediği PYD, Türkiye sınırına yakın konumdaki Ayn İsa'da yapılan askeri törende Abdullah Öcalan'ın posterlerini ve PKK'yı temsil eden bezleri taşıdı. Törenin fotoğraflarını Reuters haber ajansı geçti.

Durum böyleyken, ABD Büyükelçisi Bass, giderayak "ABD, bağımsız Kürdistan'ı desteklemiyor, Kürt koridorunu desteklemiyor, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasını desteklemiyor." diyebildi.

Öyleyse IŞİD'i neden kurdunuz, PKK/PYD'ye niçin silah verdiniz?

ABD, herkesi kör alemi sersem yerine koyuyor ama İran'dan başka kimse gerçeği resmen yüzlerine söylemiyordu.

Şimdi Türkiye de söylemek zorunda kaldı?

Tayyip Erdoğan'ın "Bu ajanlar Amerikan Başkonsolosluğuna nasıl sızdı? Eğer bu ajanlar Amerikan Başkonsolosluğuna sızmadıysa, o zaman bunları buraya kim soktu? Bunların üzerinde durulması lazım. Hiçbir devlet kendisini içeriden tehdit edecek bu tür ajanlara müsaade etmez" demesi resmi bir yüze vurmadır!

***

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon ise Financial Times'ta yayımlanan makalesinde "Türkiye artık güvenilir bir müttefik değil ve bir Orta Doğu ülkesi" dedi.

ABD şimdi böyle gösteriyor ama Türkiye'nin nasıl bir devlet olduğunu Gordon hayal bile edemez!

Gordon, "ABD, IŞİD güçleri Doğu Suriye'den sürüldüğünde oluşacak boşluğu İran'ın doldurmasını önlemeye kararlı. Washington'ın Kürtleri desteklemeye devam edeceği neredeyse kesin ve bu şiddetli bir potansiyel Türk tepkisini kışkırtabilir." diyor.

Anlaşılıyor ki, IŞİD'den sonuna kadar faydalanacaklar. Tabii Türkiye'nin de artık ideolojik fantezileri bir tarafa bırakarak kendi kuruluş felsefesi doğrultusunda yönetilmesi gerek.

***

Turgay Tüfekçioğlu diyor ki "Tayyip Erdoğan, 'tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan' derken Türk milletini, Türk devletini, Türk bayrağını ve Türk vatanını kastetmiyor.

Tek dilini yani Türkçeyi özellikle konu etmiyor, hiç ağzına almıyor çünkü milleti değil ümmeti tarif ediyor

Zaten tek dil yoksa millet olmaz, ümmet olur. Türk milletinin adını silmek ve yerine ümmet esaslı federe İslam devleti kurma projesi gündemde. Barzanistan, eyalet olarak bu oluşuma hazırlanmakta..."

Aynı projeyi, Abdullah Öcalan gibi "bölgesel çözüm" ve "medeniyet üst kimliğinde buluşmak" diye savunan başkaları da var! ABD, yine sağ gösterip sol vurmaya hazırlanıyor. Türkiye'nin asıl bu siyasi tuzağa düşmemesi gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları