CHP ve CHP’li ne yapmalı?

Siyasi partiler ve siyasiler üstünde, ABD’nin etkisi herkesin bildiği ve tahmin ettiğinden daha fazladır. ABD derken yalnızca Federal Hükümeti değil, ABD’nin büyük ortak olduğu ve etkisi altında olan IMF, Dünya Bankası gibi kurumları da aynı çizgide görmek gerekir.
2001 Kemal Derviş olayı ve bugüne kadar Kemal Derviş’in CHP içindeki içindeki etkili yerini bu çizgi içinde değerlendirmek gerekir.
ABD, siyasi kişileri ve partileri etki altına almak için bütün dünyada kendisi, temsilcilikleri ve uluslararası kurumlar aracılığı ile yoğun bir propaganda faaliyeti içinde bulunur. Ben bu sorunu bizzat yaşadım.
Milletvekili olarak seçildiğimde, Meclis’e ilk hafta ABD büyükelçiliğinden üst görevlerde bulunan üç temsilci tebrik için geldi. İlk seferinde lafı Güneydoğu ve Kürt sorununa getirdiler. Ben de iktisat alanında uzman olduğumu söyleyerek geçiştirdim. Sonraki hafta yine üç kişi geldi. Gelenlerden biri Amerikalı iktisat öğrencisi idi. Bu öğrenci anket yapmak istediğini söyledi. Sorulara baktım. Tamamı Güneydoğu ve Kürt sorunu üstüne hazırlanmış sorulardı. Bu konunun parti politikası içinde ve Türkiye için hassas bir konu olduğunu söyledim ve parti kararı olmadan bu konuda şahsi açıklama yapamam dedim. Üçüncü ziyaret de benzer şekilde sonlandı.
Kılıçdaroğlu genel başkanlığa yeni seçilmişti. İstanbul üçüncü bölgede bir toplantıda ABD’nin siyasete etkisi konusunu tartışıyorduk. Kılıçdaroğlu’nun akrabasıyım diyen bir doktor, “Madem ABD’nin istedikleri başbakan oluyor, biz de ABD’nin istediklerini yapalım” dedi.
Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve adaylarda ne kadar ABD etkisi var.. Kamuoyunda ve basında tartışılıyor. Ne var ki CHP içindeki tartışmayı ABD dışında farklı açıdan değerlendirmek daha doğru bir yol olur.
CHP içindeki tartışmalar dört açıdan ele alınabilir:
1) Demokrasi açısından. Diğer partileri bilmem... CHP’de taban parti yönetiminde demokrasi ve seçimlerde ön seçim istiyor. Kılıçdaroğlu her seçimde ön seçim sözü veriyor ve fakat arkasından partinin zayıf olduğu birkaç bölgede göstermelik ön seçim yapıyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığında da örgütle, il başkanları ile ve sivil toplum kuruluşları ile istişare etti. Ancak bir ay önce kafasında olan bugünkü adayı hiç dile getirmedi. Yani bu defa da Kılıçdaroğlu CHP tabanını ters köşe yaptı.
Hatta bir parti üst düzey görevlisi, gazetecilerin tabandan gelen tepkileri sormasına cevap olarak “alışırlar” dedi. CHP tabanı biat kültürüne uzaktır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu için tabanda yüksek bir negatif enerji ve tepki oluşmuştur.
2) Benim de İstanbul Üniversitesi’nden tanıdığım Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kişiliği ve geçmişi ve din istismarından uzak durması pozitif yanlarıdır. Ne var ki adaylık konusunda Sayın Erdoğan, CHP’yi kendi siyaset alanına çekmiştir. Bu sorun aday İhsanoğlu ile ilgili bir sorun değil, CHP ile ilgili bir sorundur. Bu durum CHP’ye olan güveni, CHP misyonuna olan inancı sarsmıştır.
Nereden bakarsak bakalım, Kılıçdaroğlu bugüne kadar milletvekili ve parti yönetimi seçiminde her zaman parti misyonunu göz ardı etmiştir. Partinin politika alanını daraltmıştır. Bu neden Kılıçdaroğlu genel başkanlığa devam ederse partinin siyasette kendine bir alan yaratması mümkün olmayacaktır.
Eğer Sayın Deniz Baykal, Genel Başkan olarak kalsaydı siyasette CHP’ye daha geniş ve daha net bir alan yaratılırdı. Ayrıca Baykal Cumhurbaşkanı adayı olsaydı, yarışta Anayasaya aykırı işler ve işlemler halka daha kolay anlatılırdı.
3) CHP tabanı ve halkın bir kısmı CHP’li yöneticileri her şeyi ile tanıyor. Biliyor. Sayın İhsanoğlu’nu aday yapmak yetmez. Her iki partiden bu adayın yanına kamuoyunda saygın yeri olan parti yöneticilerini ve milletvekillerini katmak gerekir. Ne var ki son günlerdeki durum hiç de böyle görünmüyor.
4) Geçmiş yıllarda parti yönetiminde bulunmuş, milletvekilliği yapmış ve sorumluluk almış olanlar, adaya karşı olduklarını açıklamıştır. Ancak bu açıklamayı partide tarihi sorumluluk açısından gerekli görmüşlerdir.
Herkes ve CHP’li tabanı, parti yönetiminin yanlışlarını bu defa her ne şartla olursa olsun, sandığa giderek ve adayını destekleyerek telafi edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları