Cephedekiler ve pusudakiler!..

Romalı devlet adamı Marcus Tullius Cicero mu söylemiş; "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir" diye?..

Evet; kim söylerse söylesin, savaş gerçekten de dünya için, insanlık için kötüdür, zulumdür, insafsızlıktır... Savaş insanlığı vurur, savaş her zaman yıkımdır, eziyettir, kandır ve de ölümdür...

Yaşamı savaş meydanlarında geçmiş olan Atatürk işte bu yüzden, "Harp zorunlu ve hayati olmalı... Ancak milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe harp bir cinayettir" demişti...

Bugünlerde Suriye'den yola çıkarak; özellikle sosyal medyada ve kimi ezeli liboşların başlattığı imza kampanyalarında "savaşa hayır" sloganı atanlar Atatürk ve Cicero kadar olaya "insan"cıl mı bakıyorlar acaba?..

Yoksa bu sözde savaş karşıtlığının kökeninde AKP'ye düşmanlığın da tetiklediği "düşmanımın düşmanı dostumdur" hastalığının bulaşıcı bir hezeyanı mı var?..

Daha geçen hafta yazdık; "Son yıllarda Suriye'nin ateş çemberine dönüşmesinde AKP iktidarının ABD yanlısı rezalet diplomasisinin de katkısı büyük..."

Ancak unutmayınız ki, Suriye'de, Türkiye'nin taraf olduğu bir "savaş" falan yok... Çünkü orada Türkiye'ye savaş açan, cumhuriyetin ordusuna kurşun sıkan bir "devlet" de yok...

TSK'nın Suriye'nin içinde yaptıkları, Türkiye'yi yıllardır tehdit eden bölücü- gerici terör örgütlerine yönelik başlatılan "sınır ötesi operasyon"dan başka bir şey değil...

Çünkü PKK'nın Kandil ve çevresini karargah haline getirerek, oradan sevkedilen militanlarla Türkiye'de 34 yıldır kan akıtması, kaos yaratması ve Doğu'dan Batı'ya kadar tüm ulusu tehdit altında tutması unutulmadı...

Afrin'deki müdahalenin de PKK'ya karşı 1990'dan itibaren Irak içlerine girilerek defalarca yapılan "terörle mücadele" operasyonlarından zerre kadar farkı yok...

Yeter ki Suriye operasyonunda siviller; kadınlar, yaşlılar, çocuklar velhasıl masumlar zarar görmesin...

Takiyenin Truva kısrakları!..

Herkes farkında sanırım; TSK'nın Afrin'deki terör yuvalarına yönelik operasyonuna karşı çıkanlar hiç ama hiç değişmiyor... Koro hep aynı koro; "Türkiye'ye, cumhuriyete, orduya, ülkenin birlik ve bütünlüğüne saldıralım da ne olursa olsun" korosu!!!

Gerçekten dünyada "barış" isteyenlerle "savaş" karşıtları bir yana ama; kimler yok ki aslında, bazıları kandan da beslenen o müzmin zavallılar korosunun içinde?.. Hep aynı isimler, hep aynı tetikçi kışkırtıcılar;

Terör örgütlerinin yayın organlarına "gazeteci "kılığında gizlenmiş "kalleş"nikof kalemşorları!..

Şehit haberi gelince kan deryası içinde "bayram" eden kripto istihbarat elamanı "muhabir" bozuntuları...

Irkçılık yapalım derken, Güneydoğu'da son 34 yılda olduğu gibi hep masum Kürt yurttaşlarının canına, malına ve geleceğine zarar veren "savaş" kışkırtıcısı "bölücülük meraklıları!..

AKP'ye saldırayım derken, her fırsatta devletin ordusuna ve askerine de düşmanlık eden, bıkmadan-usanmadan kin kusan firari cemaat müritleri...

Ve o müritler içinde; "TSK Suriye'ye girerse, 'top' namlusunun üzerine oturma" fantazisini yaşama geçireceği sözünü veren polis eskisi FETÖ kaçkınları...

Bitti mi peki düşmanlık korosunun vokalistleri?.. Ne yazık ki bitmedi;

Bir de Atatürk'e, Kemalizme, ulusalcılığa ve bayrağa saldırmakla "solcu"luğunun ya da "muhafazakar demokrat"lık iddiasının tescil edileceği gafletine düşerek hep çamur dansı yapan liboşlar var ki, onlar "2.cumhuriyet"çi koronun içinde, kiralık zurnalarıyla tükürük saçmaya devam ediyorlar...

Atatürkçü şehidin verdiği ders!..

Geçen hafta, bu köşede PKK'nın 34 yıldır dayattığı şiddetin kanlı bilançosunu sıralarken, binlerce şehide, saldırılarda yaralanmış onbinlerce asker, polis ve korucuya, katledilen sivillere ve terörle mağdur edilen masum Kürt yurttaşlarına da dikkat çekmiştik...

İşte "Türkiye Afrin'e girmeseydi" başlıklı o yazıda PKK ve IŞİD'in beslendiği coğrafi alanları sıralarken, Irak, İran, Suriye gibi komşu ülkelerden kaynaklanan şiddete ve destekçi dış mihraklara da vurgu yapmıştık...

Yeniden vurgulamakta yarar var; bugünlerde sözde "savaşa hayır" sloganıyla aslında AKP'ye vuralım derken TSK'yı hedef alanlar, işte Afrin'in de aralarında bulunduğu dış merkezlerden Türkiye'ye yönelik terör saldırılarına karşı yıllarca sessiz kaldılar...

Biraz da "teröre hayır" sloganı atsaydılar keşke Yeşilçam figüranları, 2. Cumhuriyetçi tetikçiler, yurt dışındaki inlerinden taarruz eden FETÖ kaçkınları ve cumhuriyete karşı ruhlarındaki faşizmi büyütürken "solcu"luk oynayan zavallılar...

Atatürkçüler yok cumhuriyete taarruz korosunun zurnacıları arasında... "Ulusalcıyım" diyen yok, "Kemalistim" diyen yok, cumhuriyetçi yok, "gerçek solcu"lar ve devrimciler yok!..

Oysa "savaşa hayır" takiyesinin ardında bölücülük sevdalarını dışa vuranlar 34 yıldır terörle kan kusturulan bu ülkeyi biraz olsun sevselerdi, bir 30 Ağustos töreninde, "Bölücü ve gericilerin hedefi Atatürk ilke ve devrimleridir" diye konuşan ve önceki gün Afrin'de şehit olan Piyade Üsteğmen Oğuz Kaan Usta'ya saygı gösterip susarlardı...

Evet; cumhuriyeti sahiplenen "Mustafa Kemal'in askerleri" Suriye topraklarında "bölücülerle, gericilerle" mücadele ederken ve "Atatürk, devrim" diyerek ne yazık ki şehit olurken, sözde "savaşa hayır" takiyesiyle taarruz başlatanlar "terör"ü gözardı etmeye devam ediyorlar...

Türkiye'de gerici-bölücü terörün 34 yılı aşkın süredir niçin tamamen bertaraf edilemediğini anlamak için içimizdeki Truva kısraklarının şu Afrin operasyonu karşıtı propagandalarına bakmak da yetiyor değil mi?..

Allah bu ülkeyi sınır dışındaki terörden olduğu kadar, sınırın içinde "pusu"ya yatmış ikiyüzlü düşmanlardan da korusun vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları