Cemaat ve İslâmdan sapma
Cemaatçilik, tarikatçılık zamanımızda "bölücülük"le eş anlam taşıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu bölücülüğe bir çare düşünmek mecburiyetindedir.
Diyanet, daha yakın zamanda "FETÖ Örgütlenmiş Din İstismarının Tahlili" kitabını yayınladı.
Diyanet yöneticileri de kendilerini kurtarma derdindeler. F. Gülen'in, İslâma aykırı görülen, darbeye hazırlık addedilen sözlerini bulup sıralamışlar.
Mehmet Görmez daha ayrılmadan bu kitap çıkmıştı.
Çok geç kalındı. Anadolu'da bir söz var. Dilimin ucunda... Küfürlü ama... Vaziyeti en iyi açıklayan "Baba-eşek-ana" sözlerini barındıran sekiz kelimelik ortalık sözü. Benim gibi ağzından sövgü çıkmayan bir insan böyle diyorsa, göz göre göre Türkiye'nin uçuruma yuvarlanmasına kızgınlığımı anlayın artık!
Herkes kendisine bir pay çıkarmalıdır. Hata işlenmemesi için, din adına konuşanlar süzgeçten geçirilmelidir. İlâhiyatçılarımıza çok iş düşüyor.
Yine "Ama..." diyeceğim.
Halkın kafası çok karışık. Dinden bahseden, Kur'ân'ı açıklayan muteber addediliyor. Eğer etrafında taraftar veya mürit toplamışsa, kıymeti daha artıyor. Çünkü, "şef" bir "değer" görülmese neden kapılansınlar ki... İşte boşlukları bu "değerler" dolduruyor.
İnsanlar cemaatleşebilirler, organize olabilirler... Ancak bunu dini kullanmak için yaparlarsa, asıl "ümmet"e zarar verirler.
Bakmayın siz, geçmişten beri cemaatleşme-tarikatlaşma belâ olmuştur. Ergin kişi etrafında, o istemediği hâlde bir halka meydana gelebilir. O erginin fikirlerinden hareketle İslâmı anlatabilirler. Ancak bunu grup çıkarına, şahsî çıkara dönüştürürlerse, ki çoklukla ve hele zamanımızda tamamen böyle, zararı bütün Müslümanlar görür.
Dün İslâm Araştırmaları Merkezi'nin (İSAM), F. Gülen ve cemaatine dair bir kitap çıkardığından bahsetmiş, o kitapta yazısı olan bir zatın, bir başka makalesinden hareketle bu "Cemaat" üzerinde durmuştum. O zat Metin Karabaşoğlu... Dün bahsettiğim makalesinde, F. Gülen'i nakzetmek için, Sait Nursi'nin (nüfus kütüğünde adı soyadı Sait Okur) sözünden hareket etmiş, dolaydan Nur Cemaati'ni (şu anda bir sürü kola ayrıldı) temize çıkarmıştı. Makalenin künyesini dün verdim. Kolay ulaşırsınız. İzah uygun... Ah şu cemaatleşmenin İslâmdaki yerini bir tayin edebilsek.
İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün aşağıya aldığım nakli belki insanlarımızı uyandırır:
"...Necmeddin Dâye ve İsmail Hakkı Bursevî gibi mutasavvıf müfessirlerin Musa ve Bilge Kul (Hızır) kıssasıyla ilgili ayetler münasebetiyle kaydettikleri şu ifadeleri aktarmakta da fayda görünüyor: 'Mürit, şeyhinin söz ve fiillerinde aklî ve şer'î açıdan kabulü mümkün olmayan bir şey görse dahi susmalı, şeyhini asla kınamamalı, onun hakkında kötü düşüncelere kapılmamalıdır. Dahası, şeyhi hakkında hep müspet düşünmeli, onun hep doğru işler yaptığına, herhangi bir görüş beyan ettiğinde müctehit sıfatıyla içtihatta bulunduğuna inanmalı, yanlış olarak gördüğü şeyleri kendi akıl ve idrakinin kıtlığına bağlamalıdır." (Mustafa Öztürk, "Kapalı grup (cemaat) kimliği ve kesin inançlılık psikolojisi", Karar, 12 Ağustos 2017).
İslâmdan sapma daha nasıl izah edilecek!