Cehalet fışkırıyor

Hani meşhur sözdür; "Topu görse, karakola götürür". Tabii bu espri futboldan anlamayanlar için. İzmir'deki son saldırıda benzerini yaşadık. Teröristlerle birlikte ele geçen suikast malzemeleri öyle bir aktarıldı ki ağzım açık kaldı. Spikerler kadar haberi hazırlayanlar da cahil. RPG-7'lerin roketatar olduğundan haberleri yok. Onlara göre el bombaları daha önemli. Öncelikle haber kanallarını uyarmak istiyorum. Sık sık bilgi aldıkları "güvenlik uzmanları"nı silahlar konusunda da kullanmalılar. Redaksiyon görevlileriyle haber sunumundakilere birlikte kurs verdirmeli. Böylece rezil olmaktan kurtulunur. Roketatara "fişek" demezler. Unutmadan bir öneride daha bulunayım. Bu kurslara en üst kademe de katılsın. Onların da bilgilenmeye ihtiyacı olduğu kesin.

Bir trafik polisi Fethi Sekin'in canı pahasına önlediği katliam teşebbüsünü en iyi HaberTürk verdi. Detayları daha ilk anda yakaladılar. Ölü ve yaralı sayısında, silah ile teçhizat konusunda önceliği yine bu ekran aldı.

***

Görmeyen kim?

Görme Engelliler Federasyonu Başkanı ve üç yönetim kurulu üyesini izlerken düşüncelere daldım. "Orhan Ayhan'la"da öyle şeyler söylediler ki, "Gönül Gözü" denilen şeyin önemini daha iyi anladım. Başkan Hasan Sayyıdan sonradan görme yetisini kaybedişini anlattı. Bunun sebebinin yakın akraba evliliği olduğunu üstüne basa basa söyledi. Maalesef diğer kardeşleri de aynı konumda. "Görmenin ne demek olduğunu biliyorum. Bu duygumu tamamen kaybedeceğimi hissettiğim gün, çok sevdiğim ve devam ettiğim matematik eğitimini bırakıp tarih bölümüne geçtim" diye konuştu. "Ailelere sakın akraba evliliği yapmayın, yaptırmayın" uyarısında bulundu.

Pınar Kesen, GES üyesi ve "Engelsiz Akademi"nin başkanı. 120 sporcusuyla ilçe ilçe geziyor. Yüzme için ayrı, judo için bir başka yere gidiyor. Gene de mutlu. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın onlara her türlü imkânı sağlamasından sevinç duymakta. Ayhan Eröz, görme engelli çocukları olan ailelere çağrıda bulundu; "Spor ve sanata yönlendirin". Ali Genç de sonradan engelli olanlardan. FUSBOL Milli Takımımızın golcüsü.

Bu ekibin çabaları sonucu Paralimpik Olimpiyatları'nda Altın Madalya kazanıldı. Bayan Golbol takımı, ülkemize takım yarışmalarından ilk altını getirdi. Fed. Bşk. Hasan Sayyıdan bundan sonrası için de hayli iddialı. 2020'deki olimpiyatlarda altın sayısını üçe çıkarma sözü verdi. Dört katılımcının övgüler yağdırıp teşekkür ettiği Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ve arkadaşlarını ben de tebrik etmek istiyorum.

***

Birileri okusun

Yaşar Usluer, olmazsa olmazlarımdan. Bu kez yazılarının içinden birini, daha doğrusu bir bölümü buraya alacağım:

"Sayın Enerji Bakanımız, -gölgelerde havlayanlara ve kahpelere- şeklinde mesaj vermekten vaz geçmeli demeniz bana rahmetli Özal'ın 1983 seçimlerinden sonra ilk Millî Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler'in gazetecilere -oyarım sizi- demesini hatırlattı. Özal affetmedi ve anında istifa ettirdi. Bakanların/başbakanların örnek olacakları yerde argo kullanma lüksü yoktur.

* 14 Ekim 1979'da yapılan ara seçimlerden sonra Ecevit istifa etmişti. Demirel, 12 Kasım'da azınlık hükümeti kurup İsmet Sezgin'i Maliye Bakanı yapmıştı. Sezgin, Aralık ayında -Efendim bu ay maaşları ödeyecek durumda değiliz- dediğinde Demirel -İsmet Bey sizi ne diye bakan yaptık. Bakanlık mazeret üretme mercii değil, çözüm bulma yeridir. Lütfen gereğini yapın- demişti. Bunun açılımı "ya istifa et ya çözüm bul" demekti. Sezgin çözümü buldu ve maaşlar ödendi.

* Sayın Enerji Bakanımız da belirttiğiniz üzere "elektrik kesintileri herkesi canından bezdirdi. Bunlara çare bulmak zorunda"!

***

Nihat Sırdar -o da iyi hayvan severdir- ve A. İhsan'ın mesajlarına teşekkür ediyorum. K. Baykarael'in düşüncelerine aynen katılıyorum. Ancak yolladığını yayınlamam mümkün değil. Şartların iyice zorlaştığını kabul etmeli. 6 yıl önceki bir yazımdan dolayı hâlâ yargılanıyorum. Sadece mesajının son satırını kullanabiliyorum; "-Hele Bahçeli?- düşüncenize katılıyorum. Yüzde 5'i bile zor görür!"

...

Engin Balım Antalya'da öğretmeninin arkadaşlarının önünde soyduğu kız öğrencinin dramını dile getiriyor. "Benim annem de dedem de köy öğretmenidir. İnek tezeklerini elleriyle hazırlayıp sınıfı ısıttıklarını anlatırlardı. 'Çocuğun pis oluşunun iki nedeni var; beceriksiz öğretmen ve ilgisiz veli.' Önemli olan ebeveynleri uyarmak ve özendirmektir. O minicik kız çocuğu bu travmayı nasıl atlatır? Böylesi kafalara mutlaka gerekli ders verilmeli."

Yazarın Diğer Yazıları