Cebinde "cesaret", yüreğinde vahşet!..
Bunalımlarına "bombalı kuşak" bağlayanlar ve beyinleri "dumanlı"yken "intihar eylemcisi" yapılanlar daha önce de çıktı insanlığın karşısına!.. Ya uyuşturularak (!) ya da paraya boğularak!!!
Kendi dünyalarında yaşamayanlar ve başka hayallerin peşinde kullanılan kiralık "lejyoner", zavallılardı onlar...
Tıpkı feodal "namus cinayeti"ne zalimce kılıf yapılan "töre" vahşetlerinde görüldüğü gibi, vurulanın da tıpkı vuran gibi "kurban" olduğu bir zulüm sisteminin "terörist" kılığındaki figüranlarıydı onlar!..
Evet, daha önce da insanlığın karşısına çıktılar... Ya dünyanın her tarafında parayla insan katleden "kiralık katil" olarak ya da Güneydoğu'da genç kızların yüzlerine-bacaklarına kezzap atarken sözde "cemaat" (!) müridi havalarında...
Ve konumuzun tam da ortasına oturan; sözde "Selefi" ideolojisinin militanları kılığında da, insanlığa zulüm için kandırıldılar, kiralandılar, kullanıldılar onlar... Yani öldürdüler ve sonunda birçokları gibi nihai sondan kurtulamayarak öldüler!..
Simsiyah kıyafetleri, ürkütücü ve ilginç çehreleri, insanlıktan çıkmış öfke ve vahşet dolu davranışlarıyla özellikle Irak sokaklarında katliam yaparken "El Kaide" kılığında da dolaştı onlar...
İşte Bağdat'ta, Musul'da, diğer Irak kentlerinde, yıllar boyu ABD askerleriyle de çatıştılar, binlerce deniz piyadesini öldürdüler, zaten karanlık olan bir coğrafyada "Alevi- Sünni" çatışması çıkardılar ve ne yazık ki on binlerce sivili de acımasızca katlettiler...
Irak'ta; Körfez Savaşı ve sonrasında, özellikle de Saddam Hüseyin'in idam edilmesinin ardından en az 1 milyon insanın katledilmesi olaylarında onlar da Usame Bin Ladin'in adamları olarak sahaya sürüldüler ve kara giyinmiş cellatlar olarak kullanıldılar...
Sahte cihadın "müptela"ları!..
El Kaide, son olarak "IŞİD" kılığında en çok da Suriye cehenneminde palazlandırılınca insanlığın midesini bulandıran, "vahşet" deyimine bile rahmet okutan barbarca eylemler tüm dünyada şaşkınlık yarattı, dehşet uyandırdı...
"Tüm dünyada" dedik, çünkü Avrupa ülkelerinde bile kamyonları, otobüsleri kalabalıkların arasına sürdüler, metrolarda, havaalanlarında "intihar saldırıları" yaptılar, sokaklarda rastgele ateş ettiler ve masumları katletmekten çekinmediler...
Bir insan, bir başka insanı acımasızca yöntemlerle, yani kafasını ya da kolunu keserek, canlı canlı yakarak, demir kafeslerin içinde havuzlarda boğarak ya da binalardan aşağıya atarak nasıl katledebilirdi acaba?..
İnsanın kanını donduran bu sorulara yanıt veren reçetelerde yazılanlar her yerde çıktı insanlığın karşısına!.. Güneydoğu'da operasyona uğrayan PKK mağaralarında, Orta Doğu'da El Kaide ve IŞİD kamplarında ve Suriye'de PYD/YPG tünellerinde çok kez kameralara yansıdı o nesneler;
Esrar, eroin, kokain, sentetik "uyuşturucu"lar, yani militanları kan bataklığının sözde korkusuz siperlerine gönderen "cesaret hapları!!!"
Bir insanın bir başka insanı; hem de utanmadan "tekbir" getirerek, kolaylıkla, gülerek-sırıtarak katledebilmesinin başka tarifi, dayanağı, gerekçesi olabilir mi acaba?..
O halde soru nettir, ancak tek değildir; Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Afganistan'da, kabile kavgalarının devam ettiği, geri kalmış toplumların hangi mücadelesine, inancına, kavgasına ortaktır "yabancı militan"lar?..
Ya da sözde "cihad" coğrafyaları olarak tanımlanan bölgelerde, neredeyse tamamı "Müslüman" olan tetikçi ve kurbanlar neden bu kadar acımasızdır ve ne işleri var aralarında, Müslüman olmayan yabancı lejyonların?..
Sanal dünyanın gerçek katilleri!..
İşte dün bir kez daha medyaya yansıdı, "Zeytin Dalı Harekâtı'nda öldürülen Batılı PKK/PYD üyeleri Haseke-Rumeylan'da bulunan ABD üssüne götürülüyor"muş!..
Kimler varmış acaba aralarında?.. Türk medyasına dün yansıyan haberlere bakılırsa, İngiliz, Fransız, İsveç, ABD, Kanada ve Alman vatandaşlarının da bulunduğu teröristler...
Önceki gün Rumeylan'daki üste düzenlenen son tören de Fransız uyruklu Olivier Francois Jean Le Clainche için yapılmış...
Hükümetin sesi Yeni Şafak'a göre, "dünyanın farklı ülkelerinden terör örgütüne destek amaçlı Suriye'ye gelen yabancı teröristler, önce Haseke'deki Ayn İsa'ya gelip daha sonra Halep üzerinden Afrin'e geçiyor"muş!..
"Farklı kamuflajlar içinde Afrin'e giriş yapan ajan-teröristler, özellikle mayın, tanksavar ve uçaksavar konularında eğitimli isimlerden seçiliyor"muş...
İddiaya göre, Afrin'e gelen ABD'li "uzmanlar"ın Haseke'de eğittiği teröristlerden en az 25'i son 34 gün içerisinden öldürülmüş...
Evet; son olarak Afrin'de TSK'ya karşı savaşan yabancı teröristlerin Türk tanklarını vuran uçaksavarları kullandığı da öne sürülüyor... Aynı militanların "serpme mayın, kaya tipi tuzak mayınları ile birlikte gelişmiş teknoloji gerektiren tuzaklamaları" yapanlar olduğuna da dikkat çekilmiş gazete haberinde...
Afrin'de, medyanın "ajan savaşçılar" diye nitelediği yabancı teröristlerin PKK/YPG militanlarını eğittiğinden ve uzmanlık isteyen patlayıcı saldırılarını düzenlediklerinden kuşku yok... Kuşku içermeyen diğer bir gerçek ise onların çoğunun "paralı askerler" olduğu...
Peki; yazının başından itibaren dikkat çekilen, bağnaz teröristlerin "cihad bölgesi", ayrılıkçıların ise "büyük Kürdistan coğrafyası" diye nitelediği Orta Doğu'da cirit atan "kafası dumanlı" acımasızlara ne demeli?..
Kimler yok ki aralarında; Orta Doğu'da, Afrika'da ve Avrupa'da işsiz güçsüz, toplumdan dışlanmış, macera arayan hippiler, esrarkeşler, uyuşturucu müptelaları ve psikolojik vakalar...
Yani ceplerine "cesaret hapı"yla birkaç yüz dolar konulan, "internet oyunlarında sanal eylemler yapmayın, gelin Orta Doğu'da istediğiniz kadar gerçek insanı, istediğiniz biçimde öldürün" diye cepheye sürülen ruh hastası maceraperestler!..
Nasıl olsa Orta Doğu karanlık, sahipsiz, kullanılmaya-paylaşılmaya- sömürülmeye uygun bir zavallı coğrafya değil mi?.. Ne kadar yazık değil mi yaşadığımız şu topraklara ve gericilik-bölücük tuzağındaki masum insanlarına?..