Çatışma siyaseti
Boşuna huzur aramayın. Arasanız da bulamazsınız. Benim ülkeme huzur gelmesi için insanların ortalama davranış ve ahlak kalıplarını benimseyip kabullenmesi gerekir. Bu da toplumsal mutabakata bağlıdır.
Peki, toplumsal mutabakatı nasıl sağlayacağız?
İşte asıl mesele bu ya.
Toplumsal mutabakat öyle kolay bulunabilecek bir şey değil.
Neden?
Çünkü çatışmayı besleyen kaynaklar güçlü. Aynı zamanda da ısrarcı. İlla çatışılsın istiyor ve besliyor.
Mutabakatı besleyen kaynaklar ise zayıf. Dolayısı ile huzur yok kardeşim benim ülkemde. Boşuna aramayın.
Mesela bakın..
Bir tugayın neredeyse bütün askerleri zehirleniyor değil mi?
Evet..
Peki, bu olay basit, sıradan ve küçük bir olay mı?
Dikkatinizi çekerim..
Askerler diyorum.
Tugay diyorum..
Güvenlik kuvvetleri zehirleniyor diyorum..
İnsanın eli ayağı birbirine dolaşır değil mi? Öyle ya.. Dost var, düşman var. FETÖ ile, PKK ile, İŞİD ile çatışıyorsun ve senin ülkende askerler topluca zehirleniyor...
Elin ayağın birbirine dolaşmaz mı?
Böyle bir durumda aklı başında yöneticiler sorumluluk bilinciyle davranır. Gerekirse pireyi deve yapar. Ortalığın altını üstüne getirir.
Telaşlanır.
Aynı zamanda korkar..
Gözüne uyku girmez.
Ama benim ülkemde öyle olmadı.
Daha ilk zehirlenme olayında vali çıktı "psikolojik" dedi.
Sonra bir kere daha zehirlendiler..
Bir değil, iki değil, üç kere askerler topluca zehirlendiler. Hatta içlerinde hayatını kayıp edenler bile oldu ama TBMM'de "konuyu araştıralım" denildiğinde MHP ve AKP parmakları havaya kalktı.
Gerek yok.
Araştırmayalım.
Neden araştırmak istemiyorsun kardeşim? Senin görevin Mehmetçiği korumak değil mi? Ülkenin askerleri zehirleniyor, sen "araştırmayalım" diyorsun.
Bunu bile itiraz konusu yapıyorsun.
Böylesine mühim bir olayı dahi sen-ben kavgasına dönüştürüyorsun.
Haydin buyurun.. Söyleyin lütfen.
Böyle bir toplumda nasıl huzur olacak? Nasıl güvende hissedeceğiz kendimizi.
İşte size adalet meselesi.
Muhalefet partileri, Ana Muhalefet Partisine muhalefet ediyor. E, haliyle iktidar da yine Ana Muhalefet Partisine yükleniyor. Bu durumda asıl mesele gözden ıraklaşıyor.
Kardeşim..
Adalet kime lazım değil.
Haydin söyleyin kime lazım değil?
Neden adaletin var ya da yok olup olmadığını değil de, CHP'nin neden ya da niçin yürüdüğünü tartışıyorsunuz?
Adalet var mıdır, yok mudur mesele bu..
Mesele ne Enis Berberoğlu, ne şu, ne bu.. Mesele adalet ve hukuk sisteminin niteliği meselesi değil mi?
İşte onun peşinde olmalıyız..
Ama yok.. Herkesin derdi kendi gerilimini topluma yüklemek. Ve bu gerilim üzerinden huzursuz bir Türkiye yaratarak politik çıkar sağlamak..
İşte size iki olay ve iki gerilim stratejisi..
Boşuna huzur arıyoruz..