Çankaya’ya tekme tokat mı çıkılacak?
Melih Gökçek’in, “Kemal Kılıçdaroğlu’na, Devlet Bahçeli’ye, Mansur Yavaş’a suikast düzenlenebilir” iddiasından iki-üç hafta sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Meclis’te yumruklu saldırı düzenlenmesi, bu yönüyle de sorgulanması gereken bir durumdur. Böyle bir iddia için “öngörü” veya “tahmin” denilemez. Öngörü ise suikast düzenleneceği söylenen kişiler arasında neden iktidardan kimse yok? Suikastçılar hep muhalifleri mi hedef alır? Gökçek, suikast planı yapanların, isim isim hangi muhalifleri hedef alacağını bildiğine göre, kim olduklarını da biliyor demektir!
Yoksa “Kemal Bey, Nasrettin Hoca gibi bindiği dalı kesiyordu, saldırıya uğrayacağı apaçık görülüyordu” mu diyecek?
Melih Gökçek’in “suikast” iddiası Kılıçdaroğlu’na saldırı ile doğrulanmışsa, olayın perde arkasında ciddi bir hazırlık olduğu da ortadadır.
Nitekim eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, saldırının, ülkenin içinden geçtiği siyasi süreçten bağımsız bir olay olmadığını belirterek “Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gidiş, zahmetli ve dikenli bir yol olacak gibi görünüyor” dedi.
***
Olayın failinin, saldırı ile ilgili soruşturmadan adli kontrol şartıyla serbest bırakılması, ancak daha önce verilen bir cezadan şartlı salıverme kararı ile serbest kaldığı ve denetimli serbestlik kurallarını yerine getirmediği gerekçesiyle cezaevine gönderilmesi de ilginç değil mi?
55 ayrı suç kaydı olduğu ve 26 ayrı suçtan sabıkasının bulunduğu iddia edilen bir kişi hakkında şartlı salıverme kararı verilebilir mi? Verilmişse, bu olayda kullanılmasına karar veren başka birileri mi vardı?
Sanığın AKP üyesi çıkması ve bunu Hüseyin Çelik’in açıklaması üzerinde duracak değilim; olabilir ama birilerinin, sanığın “bir iki defa gittim” dediği “Alperen Ocakları” üzerinden, sadece “Ocak” kelimesini alarak bunu da “Ocaklı” diye kullanarak başlıklarda ülkücüleri suçlaması da garip değil mi? Sanık AKP’li çıkınca hevesleri kursaklarında kalmış olmalı!
***
Uyuşturucu kullananların ideolojisi, kendilerine uyuşturucu temin edecek kişilerin emirlerini yerine getirmekten ibarettir ama yandaşlık da uyuşturucu bağımlılığı gibidir. Arpa verildikçe, yalan yazarlar. Yalan yazmaya o kadar alışmışlardır ki önüne gelene bir iftira atmaktan çekinmezler. Bunlar, seçimden hemen önce bir panelde. “Siyasi partiler, yasaya göre seçim ittifakı yapamaz. Bu sebeple biz doğrudan seçmenlere seslenmeliyiz, sandıkta ittifak yapmalarını sağlamalıyız” dedim diye sırf bu sözden dolayı manşetten verdikleri haberde beni bir teröriste birlikte anacak kadar insanlık dışı yaratıklardır!
Madem öyle gerçekte ne durumda olduklarını bildireyim!
Bunlar madde bağımlısı oldukları için AKP seçimi kaybederse, gazeteleri ve yüksek maaşları ellerinden gider korkusundadırlar. Bunların uyuşturucusu, paradır. Mesleki yeterlilikleri olmadığı hatta hizmet ettikleri lideri bile kahredecek ölçüde beceriksizce işler yaptıkları meydandadır. Bunların bazılarının şahsen bana olan kini yeni değildir. Hepsinin ciğerini bilirim. Bütün düşmanlıkları ve kıskançlıklarının sebebi, Tercüman gibi gazetelerde beraber çalışırken “Türk”ü yücelttiğim içindir.
***
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise “Kesinlikle burada bir tertip var. Olay önceden bir yerlerde planlanmış, kurgulanmış ve bu zata bu görev verilmiş, bu adam tetikçi olarak kullanılmış. Esas itibarıyla ana muhalefet üzerinden AKP muhaliflerinin tümüne bir gözdağı verilmek istenmiş olabilir. ‘Biz Meclis’te ana muhalefet partisinin liderini indirebiliriz, herkes aklına başına alsın’ diye bir gözdağı da olabilir” dedi.
Böylece ne olacak! Gerginlik artacak ve AKP tabanının gerçekleri görmesi önlenecek. Çankaya’ya tekme tokat çıkılacak! Bakalım öyle mi olacak?