Camilerde toplanan paralar nereye gidiyor?
Yaklaşık 1 ay önceydi... Cuma namazını eda etmek için her zaman olduğu gibi Bahçelievler'deki İmam-ı Azam Camisi'ne gittim.
İçeri girerken kapı önünde biriken ayakkabılar dikkatimi çekti. Çoğu kullanılmaz ve kötü durumdaydı. Tam caminin girişine konulduğu için kötü bir görüntü ve koku oluşturuyordu.
Kapıdan bir poşet alıp, ayakkabılarımı içine koydum ve caminin iç kısmındaki ayakkabılığa bıraktım.
Çıktığımda ayakkabılar yoktu.
İnsan, çalınma ihtimalini konduramıyor. "Herhalde yanlış aldılar, birazdan getirirler" diye oralarda oyalanıyorum. Sonra caminin imamı geldi "Kardeş ne oldu ayakkabı mı yok?" dedi. "Hocam herhalde yanlış aldılar, gelir" dedim.
Sonrasındaki diyalog şöyle gelişti:
Hoca: "Eğer gittiyse bir de spor ayakkabıysa zor gelir, ama gelirse haberdar ederim. Sen şuradan bir terlik al en iyisi."
Ben: "Hocam öyle diyorsun da 300-400 liralık bir maddi kayıp var ortada. Adli bir olay değil mi bu?"
Hoca: "Öyle olmasına öyle de daha önce kamera görüntüleriyle alan kişiye kadar polise teslim ettik, hiçbir şey çıkmadı."
Ben: "Kameralara bakalım, nasıl alındığını görelim en azından."
Bu diyalog üzerine caminin içinde bulunan imamın odasına gittik.
İçeri girdiğimde son derece güzel bir şekilde döşenmiş bir odayla karşılaştım. Deri oturma takımı, ahşap bir masa, son derece bakımlı bir ortam, bilgisayar... Caminin genel durumuyla alakası olmayan bir ortam vardı.
Neyse kameraya baktık, görüntü çamur gibi. Cemaat bir anda çıktığı için bir şey de gözükmüyor.
Ama bu sırada cami görevlisi olan 2 kişi odaya geldi, yere para kutusunu koydular. Başladılar bankacı gibi saymaya... Şakır şakır para sesleri arasında bizim ayakkabının akıbetini bulmaya çalışıyoruz.
Bir yandan lafa girdiler "İyi ayakkabıysa bekleme gelmez, zaten ondan almışlardır."
"Bu gibi hırsızlık olayları çok oluyor mu" diye sorunca "bazen aynı günde 6 çift çalınıyor" cevabı geldi. Sinirlendim haliyle. Çünkü camide kilitli bir muhafaza dolabı yoktu.
"Madem bir günde bu denli ayakkabı çalınıyor, siz toplanan paralarla buraya kilitli bir dolap yaptırsanıza" dediğimde aldığım cevap karşısında şoke oldum. Cami imamı, "Toplanan paralar cami derneğinin kontrolünde, kendilerine bu şekilde talepler gitti, ama yaptırmadılar, yapacak bir şey yok."
O gün orada tahminen 2 bin TL'nin üzerinde para sayıldı. Sadece bir cumada bu kadar para toplanmıştı. Çok rahat bir şekilde oranın güvenliğini sağlayacak para bir günde toplanmasına rağmen, "cami dernekleri" denilerek işin içinden çıkılıyor.
Konunun içine girdikçe olay farklı bir hâl almaya başlamıştı.
İstanbul Bahçelievler Müftülüğü ile görüşüp konuyu anlattım, "Camiye toplanan paralar derneklerin kontrolünde mi oluyor, Diyanet'in görevlileri hiçbir şey yapamıyor mu?" diye sordum.
Müftü, "Ne yazık ki cami derneklerine seçilen arkadaşlar kendilerini caminin sahibi sanıyor. Çoğu yerde bu şikayetleri alıyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor." cevabı verdi.
Tablo son derece enteresandı. Her hafta, filanca Kur'an kursu, falanca caminin ihtiyacı denilerek Diyanet'in imamları tarafından cemaatten yardım yapılması isteniyor. İçeride namaz devam ederken "camiye yardım" sesleri her yanı sarıyor. Ama ihtiyaca gelindiğinde toplanan paralarla ilgili kimsenin söz hakkı olamıyor!
Geçtiğimiz aylarda İstanbul Yenidoğan Bilal-i Habeşi Camisi imamı Ebubekir Karsan toplanan bu paralarla ilgili şu itiraflarda bulunmuştu, "İnsanların iyi niyet ile verdiği paralar doğru kişilerin ellerine geçmiyor. Ve Peygamber makamı olarak belirtilen İmam Hatiplik müessesesi ise bu ranta alet oluyor. Her hafta Cuma günleri camilerde namaz sonrası para toplatmaktayız. Müftülüklerdeki idari personel ve amirler, sanki yardımı cami görevlilerinin kendisinin toplaması ve teslim etmesi gibi bir vazifesi varmış gibi hareket etmekte. Yardım toplanmadığında ise sözlü olarak cami görevlileri taciz edilmektedir. Dernekler tarafından yapılan kesintilere cami görevlileri olarak mani olmaya kalktığımızda dernek yöneticileri tarafından tehdit edilmekteyiz."
Karsan, bu açıklamasının hemen ardından görevden alındı!
Sonuç olarak, Türkiye'nin genelini ve toplanan paranın miktarını düşündüğünüzde "bu paralar nereye harcanıyor?" sorusu önem kazanıyor. Tüm camileri kast etmiyorum. Ancak yaşadığım olayda olduğu gibi, daha ayakkabının güvenliğini sağlamaktan aciz yerlerde paralar nerelere harcanıyor?
Eğer Diyanet bu paralara karışmıyorsa, Diyanet'in memurları neden para toplanması için hutbede çağrıda bulunuyor?