Büyük keşmekeş haftaya
Dün bazı özel okullar ve miniklerin alıştırma çalışması trafiğe yansıdı. Ancak "tam kapasite" ile yollara dökülme faslı önümüzdeki Pazartesi başlayacak. Her öğrenciye en az bir velinin refakat edeceği ulaşımın ne hale geleceği belli. Ayrıca, 10 günlük tatili daha da uzatanlar da döndüler. Bunca katılımcı trafiği ne hale getirecek düşünmek istemiyorum.
Bir de servis konusu var ki, evlere şenlik. Çocuklarımızın kimlere emanet edildiğini sakın aklınızdan çıkarmayın. Aileler, tedbirlerini buna göre alsınlar. İlk günlerde mutlaka denetim olacaktır. Sonrası ise geleneksel gevşemeler. Yani pürüzlerin birer birer hortladığına tanık oluruz.
Yayınlar
Biraz da sabah programlarına değinmek istiyorum. Sözünü ettiğim erken haberler. Bunlar arasında tatilden dönenler var. Hepsi alıştığımız yüzler. Örneğin İsmail Küçükkaya. Fox TV'de beşinci sezonu ama, sanki kanalın kuruluşundan beri oradaymış gibi. Laf aramızda bizim evde de Küçükkaya alışkanlığı var. İzlenmede öncelik onun. Dün ele aldığı konular arasında Millî Eğitim'in kitabına giren -yanlışlıkla dendi- ayının "nah işareti"ni işleyişini sevdim. Bana tuhaf gelen "baş parmağın, işaretle orta parmaklar arasından geçirilmesi" hareketinin Güney Amerika'da değerlendirilişi. Başta Brezilya olmak üzere bu "zafer işareti"dir. Bunun sembolleri her yerde satılır. Anahtarlık olarak da kullanılır. Bizde ise hakaret unsuru.
Benim üstünde durmak istediğim Alpaslan Durmuş. M. Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olan Durmuş, kıyamet koparan karikatür dahil tüm suçlamalara basın toplantısı ile cevap verdi. O boyalı saçları ve seyrek sakallarıyla "Viva Zapata" filmindeki bazı tipleri hatırlattı. Görüntüsünü üst kademe bir devlet görevlisine yakıştıramadım. Soru soranlara tavrını da beğenmedim. Karşısındakini aşağılar gibiydi. Soruya soruyla cevap vermesi şık değildi. Bu zat "evrim teorisini düzelttik" diyecek kadar icazetliydi. "İnananı bağlar, inanmayanı bağlamaz. Ben inanmıyorum" deyişi gereksizdi. Belli ki, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı kendisini Bakan'ından daha yetkili görmekte.
***
Yeni yerinde
Murat Güloğlu, uzun süre hafta sonları Fox TV'nin Çalar Saat'inde çalıştı. Başarılı olduğunu yakaladığı rating ile ispatladı. Biraz fazla sivri dilli davrandı. Sonunda kendini kapının önüne koydurdu. Tıpkı Nevşin Mengü gibi. Üzüldüm Güloğlu'nun atılmasına. Aylar sonra Kanal D'nin Günaydın Türkiye'sinde görünce sevindim. Çok renkli giyim ve aksesuar meraklısı genci bu kez takım elbise ile gördük. Bakalım yeni kılık-kıyafet durumu ne kadar devam edecek. Yanına iliştirilen bayan unsuru Mutlu Ulusoy için gerçek yorumumu daha sonra yapacağım. Bu kızın verdiği ilk görüntü -alınmasın- "gülen tavşan tiplemesi".
***
Adama göre iş
Sırtını iktidara dayayan mutlaka semeresini alıyor. Bunlardan biri Kadir Çöpdemir. "Kolaysa Sen Yap" denilen ve bir şeye benzemeyen yarışmanın sunucusu o. Afacan ve kuzum gibi lafları devamlı kullanarak izleyiciyi ittiğinin farkında değil. Çöpdemir'i şimdi de TRT'nin yeni dizisi Yalaza'nın anonslarında görüyoruz. Bu da ekstra kazanç demektir. Koruyup-kollamacılığı bu hale getirenlere ne demeli?
***
Gülay Afşar, "Gece Gündüz"den sonra "Ne Hayat"ı sunmaya başladı. Bir basketbol şampiyonası yorumu yaptı "evlere şenlik". Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda çeyrek final başlamadan, turnuvayı bitirdi. Bu metinleri hazırlamakla iş bitmiyor. Öncelikle Hanımefendi'nin cehaletini gidereceksiniz.
...
Sinir olmaya başladığım yapımların diğeri Çarkıfelek. M. Ali Erbil'in karbon kopya sunumları değişmiyor. Otobüs tipi sarkmalar daha beter. Ancak sinir bozucu bir başka uygulama başladı. Tam son ana gelindiğinde ikramiyenin yazılı olduğu kartoneti göremiyorsunuz. Araya iki kuşak reklam ve tanıtım sokuluyor. Seyirci formülü buldu; zaplıyorlar.
Başarısızlar
Çocuklar Duymasın'ın yeni dönemi iyi başlamamıştı. Senaryo zaafı devam ediyor. Bunlara Vatan Şaşmaz'ın acı kaybı eklenince durum iyice vahimleşti. Engin'li bölümlerin elde kalanları da bitince ne olacak? Fısfıs İsmail'in saçlarını beyazlatmak ve Meri Hanım'ı geri döndürmek diziyi kurtarmadı. Senaryo grubuna mutlaka yeni kan şart.
...
İyi gitmeyen işlerden biri de TRT'nin "Sıra Sende Türkiye"si. Fazla hafifletildi. Amaç ratingdi ama olmadı. Klasik yöntemlerle Türk müziğini izlettirme çabaları başarılı olamıyor. En iyisi, hayırlısıyla bunu tamamlamak. İyi organize olmadan yenisine başlamamak.