Bütün Türkler bir...
Kanal7’nin yorumcusunun “Türkçe konuşan toplumlar”dan bahsederken benim geçmişten bir yazı parçamı mı okuyor, diye düşünmedim değil! Elbette okumuyordu. Onun gibi “Türkçe konuşan” demem; Türkçe konuşuyorsa “Türk”tür, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ise “Türk”tür... Ötesi berisi yok!
Yorumcu, bir “Turancı” gibi konuştu; memnuniyet verici. Konu Kırım Türklerinin efsanevî lideri Mustafa Cemiloğlu’na verilen Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı idi.
Kırım Rusya’ya bağlandı; Kırım Türkleri bunu hiç istemediler ama bilmiyorum, Ukrayna’ya bağlı kalsalardı ne olurdu?
Tarih boyu gördük: Güçlü bir Rusya, genişleyen bir Rusya demektir. Ukrayna’nın doğusunu da alacaklar gibi... Kendisini Rus hisseden nüfus Harkov, Donetsk ve çevresinde fazla...
Bölgede, öbek öbek, yerli ve Ahıskalı Türkler yaşıyorlar. O bölgede hem Ahıska Türkleriyle, hem yerli Türklerle görüştüğümü yazmıştım.
“Türk”ün meselesi Türkistan Türklerinin de meselesi olmalıdır, Türkiye Türklerinin de, Tataristan Türklerinin de, Yakutistan Türklerinin de, Azerbaycan Türklerinin de...
Ruslar, nerede Rus varsa ve hatta nerede Slav varsa ben oradayım, demiyor mu? Yugoslavya’nın dağılmasında Sırpların yanında olmadı mı? Bırakın Slav yakınlığını, Ortodoks yakınlığı bile desteklemeyi gerektirmedi mi? Tarihin derinliklerine dalmayalım... Rusların Osmanlı döneminde işimize karışmaları, Ortodoks tebaayı korumak içindir.
Daha yakına geliyorum ve şahit olduğum bir hâdiseyi tekrar yazıyorum: Bosna-Hersek’ten sonra savaşın Kosova’da çıkacağı belliydi. Ben de yöreye gidip geliyordum... Çatışmalar başlamış, Priştine’de aynı gün bir Arnavutlar, bir Sırplar nümayiş düzenliyorlar. Sırpların nümayişinde, bir aparmandan kadınlar Yunan bayrağı sallandırmışlar, kalabalık çılgınca alkışlamıştı. Yunanlılar da Ortodoks.
Ziya Gökalp şu mısraları bilerek, inanarak söylemiştir: “Türk milleti bir ordu, katılmayan kaçaktır, / Yasamızda yazılı: harpten kaçan alçaktır!”
Biz bu mısraları ilk gençlik yıllarımızda şöyle formüle etmiştik: “Bütün Türkler bir ordu katılmayan alçaktır!”
Bilmiyorum, kaç duvarda fırçalarımızın izleri yılların yorgunluğuna yenik düşüp kaybolmuştur.
Savaşta veya hazerde... Türklerin bütünlüğü önemli. Birlik güçtür, dayanışmadır ve -aklımızdan asla çıkarmayalım- mazlumun yanında olmaktır. Hadi “İslâmcı” zevatı da memnun edelim: “Ümmet”in tesanüdüdür. Zaten Kanal7’nin “İslâmcı” yorumcusu da, kendisinden pek beklemediğim sözlerini, muhtemelen bu idrâk çerçevesinde söylemiştir. Hükûmet, Râbia’yı da unutmasın ama, başını döndürüp bir baksın; Türkler nerede, ne yapıyorlar, ne hâldeler?
“Türk doktrini” budur! O yorumcunun dediği gibisine de razı olalım ve “Türkçe konuşanlar” diyelim; ne kadar sahip çıkıyoruz, biz yetmeyiz; bütün Türk dünyasını harekete geçirebiliyor muyuz?
Kazakistan uçsuz bucaksız, çok geniş, yer altı ve yer üstü zenginliklere sahip... Türkmenistan da, Azerbaycan da öyle... Özbekistan’da, diğer Türklerin yaşadığı ülkelerde, ister bağımsız, ister otonom, muazzam bir entelektüel birikim var. Nursultan Nazarbayev, “Kökümüz Bir” toplantıları düzenliyordu.
“Bir” olursak, başkasının himmet ve insafına kalmayız.