Bunlar nasıl profesör?
Her fırsatta akademik kariyerleriyle övünenleri görmeye alıştık. Hatta bu söylevlerde bulunurken, ideolojilerinin hizmetine girenleri fark ediyoruz. Çaktırmadan, en üst perdeden kafasına göre konuşma yapanların sayısı hayli fazla. Cam masanın kırılmasından bu yana en ağır kapışmaya CNNTURK'te tanık olduk. Ahu Özyurt "Türkiye'nin Gündemi"ni olay çıkmasın diye erken kapatmak mecburiyetinde kaldı.
Şaşırtıcı olan Tayyar Arı ile Mesut Hakkı Caşın'ın saldırılarıydı. Bahadır Erdem'e öylesine hücum ettiler ki herkes şaşırdı. Önce Caşın sonra Arı, Erdem'e aleni hakaretlerde bulundular. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem bir ara "Babam Malatyalı, annem Aydınlı" diye bağırmak mecburiyetinde kaldı.
Uludağ Üniversitesi'nin sakin konuşmalarıyla tanıdığımız mensubu Prof. Dr. Tayyar Arı "Sende psikolojik bozukluk var" diyecek kadar ölçüyü kaçırdı. Oysa muhatabı, sadece hükümetin yanlış politikalarını eleştiriyordu. Prof. Dr. Mesut H. Caşın'ın tavrını da kendisine hiç yakıştıramadım.
Bu tartışmaların ölçüsünün kaçtığı inancındayım. Buradan tüm haber kanallarının yöneticilerine uyarıda bulunmak istiyorum. Gelinen nokta iyi değil. Bir adım sonrası, kariyer sahibi insanların birbirlerini yumruklamalarıdır. Eğer katılımcının fikrini söyleme özgürlüğü yoksa kimse konuşturulmasın. Hele hakaretler ve aşağılamalar doğru değil. Politikaya yatırım yaptıkları belli. Bu tiplere teklifim cüppelerini çıkarıp parti rozeti takmaları. Bu profesör kartvizitlilerin yetiştirdiği öğrencilerden de hayır geleceği inancında değilim.
Gelelim sadede
Aslında ilk saldırılan kişi Oğuz Kaan Salıcı idi. Ağzını açtığı an M. Hakkı Caşın hakaretamiz laflara başladı. Hatta konuşturmamaya çalıştı. Demek ki milletvekili olmak bile koruma kalkanı yaratmıyor. Oysa CHP'li Salıcı, mükemmel bir İdlib panoraması çizmişti. Hazırlanan operasyonun nelere mal olacağını madde madde sıraladı. Sadece El-Bab'daki -fazla direniş olmayan- harekatta 69 şehit verdiğimizi hatırlattı. İdlib'de 20 bin Taliban kökenli militanla uğraşacağız.
Bahadır Erdem, gelinen noktanın bir Rus tezgâhı olduğunu belirtti. Ağır kayıplar sonucu bölge temizlense bile Moskova'nın bize "çıkın, burayı Suriye'ye bırakın" demeyeceği ne malum?
Gözünüz aydın
Kişisel kanım, bizim kara birliklerinin uçaklarımız olmadan başarı şansının kolay olmadığı şeklinde. Kafadaki ana hedef Afrin'i kurtarmaksa niçin en uzak noktadan başlıyoruz? Bu yer Hatay'la komşu. Rusya içeri sokmuyor. Adamlar her şartta Şam Yönetimi'ne hizmet ediyor. Sıra şehir çatışmalarına geldi. Olası şehit sayımızı düşünmek istemiyorum.
ABD'nin "Vizelerin kalkması ayrı konu. Operasyonda Türkiye'nin yanındayız" deyişi bile tezgâhın kaç taraflı olduğunu anlatmıyor mu?
Amerika, önümüzdeki hafta Ankara'ya heyet yollayacağını söyleyerek bir parmak bal çaldı. Onlar gelene kadar, İdlib'de neler yapacağımız netleşir. Bu heyetin başında Dışişleri Bakanı Müsteşar Yardımcısı var. Adı Jonathan Cohen. Aile ismi size bir şeyler çağrıştırıyor mu? İsrail'in has adamı. Perde arkasındaki gerçek Dışişleri Bakanı.
Bu arada göçün başladığı günden bu yana topraklarımızda doğan Suriyeli bebek sayısı 250 bini buldu. Şimdilerde bu rakamın yıllık 70 bine sabitlendiğini görüyoruz. Kilis, Şanlıurfa, Mardin ve Hatay'dan milletvekili çıkaracakları günler çok uzakta değil.
...
NTV'nin "Yakın Plan"ı da aynı konuları işledi. Sadece kavga-gürültü yoktu. Simge Fıstıkoğlu'nun dediği gibi "hakaretlerin uçuşmadığı" bir program yapıldı. Türk-ABD ilişkilerine daha fazla ağırlık verildi. İdlib hafif geçiştirildi. Genelde suya sabuna dokunulmadı. Konuklar iktidar yanlısı olunca sorun çıkmadı.
***
Doğan Grubu'na transfer
Gülben Ergen'le evlendikten sonra şansı açılan Erhan Çelik yeni yerine taşınıyor. TRT'nin özel şartlarla mukavele yaptığı Çelik'in 5 yıldızlı otellerde ağırlandığını biliyoruz. Özel şoförlü VIP siyah minibüs emrindeydi. Hatta odası ve masasına pirinç levhalar yaptırılmıştı. Bu şartları elinin tersi ile itti. "Dört aylığına izne ayrıldığı" bildirildi. Hüseyin Movit'e göre, Doğan Grubu'na gidecek. Ne diyelim damat beye hayırlı olsun.
***
İkide bir
Show TV, bir tutkuyu dizi yaptı; "Klavye Delikanlıları". Bana göre çok ağır. Esprileri yavan. Tutmadı. Aynı kanal Güldür Güldür'ün yeni bölümlerine de başladı. Senaryo grubu zayıf ama oyuncular yetenekli. Komedi işleri her zaman tutar. Ondan sonra döndüre döndüre oynatırlar.