Bunlar bakan adayları
Bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Son günlerde Ak Parti'nin yöneticilerinden daha fazla sarayın danışmanlarını izliyoruz. Sözünü ettiklerim Sayın Erdoğan'ın başdanışmanları. Ne kadar fazla olduklarını yeni anladım. Kars milletvekili adayı olup seçilemeyen Mehmet Uçum kısa sürede popüler hale geldi. Belki de en ünlü danışman oldu. Uzun listeye ilave edilen son isim Ayşe Türkmenoğlu. Onu da CNNTÜRK sayesinde tanımaya başladık. Sizce başdanışmanların pıtrak gibi çoğalması ve ekranda gözükmeleri tesadüf mü? Ak Parti ve hükümet cephesinde adam mı kalmadı? Burhan Kuzu hocam bile geri çekildi. Yapılan işlem, daha doğrusu yeni stratejinin hedefi belli. Hani bir laf vardır; "Saksıyı çalıştırın". Ben de öyle yaptım. Aklıma 16 Nisan'da evetlerin kazanması durumunda olacaklar geldi. 2019'da yürürlüğe girecek değişikliğe göre milletvekilleri bakan olamayacak. Yani nazırların tamamı Meclis dışından atanacak. Tabii parlamenterlikten istifayı göze alanlar hariç. Bu durumda meydan kimlere kalıyor? Hemen söyleyeyim; Cumhurbaşkanı başdanışmanlarına. Maşallah say say bitmiyorlar. İki kabine çıkarmak mümkün. Kesinlikle onları küçümsemeyin. Dalga geçmeyin. Unutmayın hepsi birer güçlü bakan adayı. Şansları oldukça yüksek.
***
Bu diziler tesadüf mü?
Kahramanlık öykülerimizin Dede Korkut'la başladığına inanırım. Etkilendiklerim arasında Ömer Seyfettin'in bazı öyküleri var. Mesela Topuz'un finalinde, Osmanlı yiğidinin isyancı tiranı öldürüşünden epey etkilenmiştim. Elindeki gürzü kafaya indirişinin anlatımı koltuklarımı kabartmıştı.
Nihal Atsız'ın anlattığı Kürşad ve 40 yiğidin Çin tahtını ele geçirişine bayılırım. Abdullah Ziya Kozanoğlu ve diğer yazarların kahramanlık romanları "arkası yarın"lara konulunca tüm evlere bulaşmıştı. Okuma yazması olmayanlar dahi sadece dinleyerek vatan sevgilerini artırdılar. Kuzey Yıldızı'nda Kore savaşları anlatıldı. Bir başka film İngiliz Kemal'de girmediğimiz İkinci Dünya Savaşı'ndan hamaset çıkarmıştık. Yeşilçam'ın bu siyah-beyaz filmleri "Başını Vermeyen Şehit" kadar ilgi görmüştü.
Bir merkezden mi?
Üç ekranda aynı anda üç kahramanlık dizisi yayına sokuldu. Pembe, polisiye ve okul ağırlıklıların aynı şekilde başlamasına alışmıştım. Bu defakinde şaşırdım. Fox TV "İsimsizler", Kanal D "Nefes-Vatan Sağolsun" ve Star "Söz"le ekranlarda yer almaya başladılar. Senaryolar sanki aynı merkez ürünü.
İşin rating bölümüne bakıyorum üçü de atbaşı. Çok önceleri iki mütedeyyin kanalın -biri kapatıldı- öncülüğünü yaptığı ekran dizilerini hatırlıyorum. Onlar da tutmuştu. Mücadele edilen ise sadece bölücü örgüttü. Şimdi düşman cephesi büyüdü. Bunların destekçileri de Mehmet Akif Ersoy'un yakıştırmasıyla "Yedi Düvel". Aklıma takılan en önemli konu icranın başındakilerin yeni yapımları teşvik ettiği şeklinde. Her gün şehit verilen mücadelede geride kalanların moralinin yüksek tutulmaya çalışıldığı belli. Bu yolu izleyen ilk ülke değiliz. Örneğin ABD'de teşvik gören film ve diziler vardır. Bunlarda sadece üç konu işlenir. Biri Amerikan iç savaşı. Diğeri Japonların Pearl Harbor baskını ve Vietnam. Beyaz Saray'da kim oturursa otursun bunlar değişmez. Amaç "Tanrı Amerika'yı Korusun" felsefesidir. Mesela Pearl Harbor'ların en kötüsü 2002'de çevrildi. 5 dalda Oscar adayı yapıldı. Sonuçta da "En iyi ses kurgusu" ödülünü kazanması -kazandırılması- desteğin nerelere kadar gittiğinin kanıtı. Şu örnek bile bizim kimlerden esinlendiğimizin işareti. Portakallarımızı ve Kozalarımızı akıldan çıkarmayalım.
***
Çifte standart
beIN Sport'ta Akhisar-Başakşehir kupa maçını izlerken ilginç bir görüntü yakaladım. Bu Abdullah Avcı'nın takımının ilk golünden sonra yaptığı çirkin hareketti. Öyle bir el-kol gösterisinde bulundu ki, "evirdik-çevirdik ...."le başlayın sloganı hatırlattı. Şimdi soruyorum; "Bunu bir futbolcuda görsek sahada kalabilir miydi?" En azından kart gösterilmez miydi? Başakşehir teknik direktörü sıkıysa bunu Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzon'un sahalarında yapsın bakalım. İşte o zaman neler olur. Abdullah Avcı gibi bir isme yakıştıramadım. Kulüpler Birliği'nin başkanı da olan patronu sayesinde ceza verilmeyeceğini biliyorum. Kendi adıma Avcı'yı kınamayı görev sayıyorum.
...
Yine beIN Sport'ta bir "ara sıcak" fark etmeye başladım; "Mikrofon Sizin". Bir patates cipsi firmasıyla anlaşmanın ürünü. İzleyiciden spiker yaratılmaya çalışılıyor. Seyrettiklerim içinde öne çıkan görmedim. Sadece komedi unsuru olabilirler. O da olmaz ya. Spikerlik bu kadar ucuzlatılmamalı!