Bunca sorun arasında bir Katar eksikti!

Eğer Katar, dünyanın en zengin doğal gaz yataklarını bulmasa kimsenin umurunda olmazdı. Hatta burnunun dibindeki İran'a teklif edildiği dönemi hatırlıyorum. Enerjinin gücünü görüyorsunuz. Ülkedeki Şii nüfusu potansiyel tehlike görenler şimdilerde yön değiştirdiler. Bir zamanlar Afganistan'a uygulanan "Yeşil Kuşak Projesi"nin benzerini tatbik ediyorlar. Baş rolde yine ABD. Tabii onun tartışmalı başkanı D. Trump. Orta Doğu gezisinde ektiklerinin hasadını çok hızlı alacak gibi.

S. Arabistan'ın öncülüğünde toplam 7 İslam ülkesi Katar'la diplomatik ilişkileri kestiler. Bir tsunamide yeryüzünden silinecek adalar ülkesi Maldivler dahil. Tüm Katarlılar istenmeyen adam ilan edildi. Arada tuhaflıklar var. Örneğin oluşuma katılan Yemen'i duyunca insan "hangi Yemen?" diyor. Tıpkı "hangi Libya?" gibi. Bunlar da fiilen ikiye ayrılmış ülkeler.

Türkiye şaşkın

Katar'la ilişkileri iyi durumda olan tek ülke biziz. Hatta orada askeri üssümüz var. Katar yatırımları ortada. Boğaz'a, Karadeniz'e nazır muhteşem yerleri onlara verdik. Medyadaki en büyük ihaleyi yine onlar kazandı. Türkiye'nin başı her sıkıştığında, ihtiyaç duyduğu dolarları Emir Tamim bin Hamad el Sani yolladı. Bu da son 10 yılda 19 milyar doları buldu. Anlayacağınız bizim durumumuz herkesten daha kritik.

Müslüman Kardeşler'i destekleme konusunda Erdoğan ile el Sani eylem birliğinde. Bizim Cumhurbaşkanı, İhvan'ın 4 parmağını buraya taşıdı. Partisine sembol yaptı. Her bir parmağa vatan, bayrak, millet, devlet gibi isimler takıp söylüyor. Bu yüzden Erdoğan hemen arabuluculuğa soyundu. Bereket Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gibi yapıp "taraflılık ilanında bulunmadı". Telefon diplomasisine Külliye'nin ilk konuğu olan Katar Emiri ile başladı. Bilindiği gibi el Sani üçüncü köprünün açılışında bulunacak kadar dosttu. Ekonomik ilişkilerimizi öğrenmeyen kalmadı. Bu konuda söylentiler çok fazla. Örneğin ÇAYKUR'un Katar'a satıldığı dahi konuşuluyor. Hatta pek çok kuruluşun da aynı şekilde aktarılacağı dedikoduları aldı yürüdü. Hangisine inanacağız belli değil. Ancak "en önemli döviz musluğumuz"un kapanmakta olduğu gerçek. Zaten dönmekte zorlanan ekonomik çark ne zaman normale girer tahmin bile edemiyorum.

Öte yandan bir başka tehlike Almanya cephesinde. En büyük ihracat partnerimizle köprüleri atıyoruz. Bu konu Katar'dan daha önemli. PKK destekçiliğine eklenen FETÖ'cülerin kabulü gerçeği bu duruma getirdi. İncirlik sonrası koparsak sürpriz olmamalı. Tavsiyem sadece itidalli olunması.

***

En gürültülü tartışma

Tarafsız Bölge'de yine bilindik 4 isim vardı. 15 Temmuz kalkışması ele alındı. Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu'nun kapanmayan ağzı ekran başındakilerin bile sinirlerini bozuyor. Meslektaşı Uğur Poyraz'ı çıldırttı. Hacıbektaşoğlu, kim konuşursa konuşsun müdahale eden bir tip. Bu, yanında oturan ve aynı görüşleri paylaştığı Av. Yasin Şanlı bile olsa hiç fark etmedi. Ahmet Hakan ratingten mutlu, son bölüme kadar bu duruma sessiz kaldı. Neden sonra müdahil oldu. İçtenlikle söylüyorum masa ve sandalyelerin devrildiği tartışmalarda dahi sinirlerin bu kadar bozulduğu görülmemiştir. Tarafsız Bölge bu haliyle kavgalı-gürültülü evlendirme programlarından tehlikeli.

***

Gençler apolitik

Aynı kanalın "Hafta Sonu" programını sabaha karşı tekrarında izledim. Konu gençlerin politikaya ilişkisini araştıran bir anketti. Bu oran yüzde 7 ve gerçek manada bulaşanların ise yüzde 5'te kaldıkları şeklinde. Diğer sosyal faaliyetler de aşağı yukarı aynı yüzdelerde. Düşünün bu oranlar Avrupa'da yüzde 60'ları bulmakta. Hatta kimi ülkelerde daha yukarılara çıkmakta. Doğrusu bana biraz tuhaf geldi. Aynı programa katılan Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır, bu konuda detaylı bilgi verdi. Onu ve oyuncu Mert Fırat'ın dünya görüşlerini beğendiğimi belirtmeliyim.

***

Bu nasıl hazırlık

Makedonya-Türkiye Millî maçını izleyenler mutlaka şekerleme yapmıştır. Bizimkilerin futbol sezonunu kafalarında bitirdikleri belli oldu. Kalede Volkan Babacan olmasa hezimet kaçınılmazdı. Bu görüntüler bir puan maçı olacak Kosova önünde kesinlikle kırmızı alarmdır!

Öte yandan medyamızda Arda Turan'ın Bilal Meşe'ye saldırısı daha ön plana çıktı. Bu çocuğun zamparalıklarına alıştık ama saygısızlıklarına tahammül edemiyoruz. Bu işi kafilenin uçağında yapması da bir başka sorun. İki isim de Fatih Terim'in korumasında idi. Tercihini Bilal Meşe'den yana koydu Arda'yı kovdu.

Yazarın Diğer Yazıları