Bumerangdaki kanlı tükürük!..

Unutulmadı o utanç verici, o kahredici, "gaflet-dalalet ve hatta hıyanet" manzarası... Heyhat!.. Unutulacak gibi de değildi...

O gün; yorgun, bitkin, moralsiz ve üzgün askerler yürüyordu adeta pervasızlığa teslim edilmiş gafillerin, sanki teslim aldığı o öfke caddelerinde!..

Yürüyenler var ya; işte o ter içinde yürüyenler; Ayakkabıları parçalanmışçasına çamur içindeydi hepsinin ve adım atacak halleri de kalmamış gibiydi...

Üniformaları toz toprakla kirlenmiş, yüzleri yorgunluktan ve biraz da öfkeden sararmışçasına zorlukla yürüyordu askerler...

Yorgundu hepsi, mecalleri kalmamışçasına yorgun ve ne yazık ki, sahipsiz bırakılmışçasına bitkindi hepsi...

Dağları, vadileri, dereleri, bozkırları geçmişçesine, gece gündüz parmakları tetikte, günlerce gözleri düşman pususunda yürümüş, sonra "ilçe merkezi"ndeki kaos-kalkışma sırasında nöbet tutmuşlardı...

Üzerlerindeki ağırlık silahtan-teçhizattan değildi aslında, geçilen yollardan savrulan o derin öfkenin; ürkütücü ve kahredici eziciliği vardı yorgun bedenlerinde...

Şaşkındı hepsi, çok düşünceli ve sanki çaresizce endişeli bakıyorlardı çevrelerine, düşmanca izleyen kimi gözlere...

İnanamıyorlardı yaşananlara; vatan için dağlarda, köylerde ve ilçelerde mücadele edenler, "düzova"da hakarete uğruyorlardı... Hem de kendi vatanlarında, kendi yurttaşlarının gözleri önünde!..

O gencecik fidanların yürek yakan geçişinde yaşanan utanç verici manzara, onların kabahatinden kaynaklanmıyordu aslında... Sinsiliğin ihanet kokan gafletine, beceriksizliğine ve ikiyüzlülüğüne kurban olmuştu hepsi!!!

İşte o yüzden, yüreklerini parçalayan yumruk halindeki öfkeleri, damarlarda dolaşan kan gibi, bedenlerinin bir o köşesine, bir bu köşesine delicesine savrulup duruyordu ve onlar hiçbir şey de yapamıyorlardı!..

***

İhaneti kapatan kara örtü!..

Askerler işte o çaresizlik yüzünden çevrelerine biraz şaşkın, biraz kaygılı ve en çok da patlamaya hazır bir yanardağ gibi bakıyorlardı...

Ne yazık ki kendi yurtlarında ve yurttaşlarının arasında; herkesin başını eğdiği bir garip ve şaşırtıcı ortamda yalnızlardı işte!!!

Çünkü havada uçuşuyordu galiz küfürler ve çok ağır hakaretler... Ve düşmana bile savrulmayacak tükürükler!!!

Oysa düşman ordusu değildi, kaldırımda dizilmiş, saldırmaya hazır kitlenin önünden geçen...

Ve o ihanet saldırısının pervasızca, göz göre göre sürdüğü kaldırımlar düşman toprağı da değildi...

Saldıranlar aslında birkaç terör yandaşıydı... İlçe halkının ezici çoğunluğu o iğrenç saldırıya destek vermedi, bazıları da askere kol kanat gerdi...

Askerler o gün, hiçbir şey yap(a)madılar, saldırı sürerken ne yazık ki sessiz durmak zorunda kaldılar, boyunlarını eğdiler ve içlerindeki öfkeyi asaletleriyle bağlayarak, kör düğümler atarak birliklerine gitmek zorunda bırakıldılar...

O gün; çoğu yandaş-iş birlikçi gazete ve televizyonlarda her zamanki gibi geçiştirildi o iğrenç olayla ilgili haberler...

Yandaş medya, "hükümet kızar, infial yaşanır" diye saldırıyı görmedi, çoğu da ayrıntılı göstermedi Türk toprağında, Türk askerine yapılan ağır hakaretleri...

Velhasıl, medya alışkanlık olduğu üzere "haber" bile yapmadı o gün yaşanan kahredici manzarayı ve üzerine ihanetin kapkara örtüsü çekiliverdi!..

***

Utanç verici saldırı!..

Yukarıda dikkat çekilen şaşırtıcı ve şok edici manzara 14 Kasım 2015'te Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yaşanmıştı... Hem de devletin, askerin, polisin, milletin ve medyanın gözleri önünde!..

Hani şu; "açılım" gafletinin Doğu ve Batı arasına nifak tohumları ektiği, ilçelerin "hendek" tuzağıyla teslim alındığı, binlerce Kürt yurttaşın terör nedeniyle topraklarından göç etmek zorunda bırakıldığı ve yüzlerce asker-polisin şehit olduğu dönemde yaşandı o iğrenç manzara...

Silvan'da 12 gün süren sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından PKK'lılarca kazılan "hendek"leri kapatan ve yaya olarak ilçeden çekilen askerlere ağır hakaretler ve küfürler savrulmuştu o gün...

Ve Türkiye, bu rezaleti sosyal medyadan öfkeyle izlemiş, hem saldırganlara hem de onlara cesaret veren siyasi iradeyle bürokratik ihmale lanet yağdırmış, olaylar ise tarihe kara bir leke olarak geçmişti...

***

Afrin'den dönen hesap!..

Peki; 2.5 yıl önce yaşanan ve Türkiye'yi derinden sarsan o rezalet eylemleri niçin mi anımsattık?..

Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Afrin ve çevresini PKK/PYD'den temizleyince; medyada, "PKK yenildi, Kürdistan düşü bitti" yorumları yapıldı, daha düne kadar orduya saldıranlar ise utanmadan çark etti...

Oysa konu TSK'nın Afrin'deki mücadelesine ve PKK'nın yenilgisine gelene kadar, "hendek" stratejisinin alkışçıları içinde yenilen, yıkılan ve rezil olan başkaları da vardı!..

Onlar ki; "açılım" tuzağı devleti teslimiyete zorlarken ve "hendek" stratejisi Kürt yurttaşları evlerinden, işlerinden, huzurlarından ve en önemlisi de yaşamlarından ederken, memleketin huzuruna ve geleceğine ihanet içindeydiler...

Çünkü o zavallılar; o günlerde televizyon ekranlarında ve yandaş gazetelerin kiralık köşelerinde Kandil, PKK, İmralı güzellemesi yapıyor, terör unsurlarını "özgürlük kahramanları" olarak pohpohluyor, valilere verilen, "PKK'lılara operasyon yapmayın" talimatını manşetlerden alkışlıyorlardı...

Yalnızca Batı'nın değil, en çok da terör yorgunu haline getirilen Doğu'nun, Türklerin, Kürt yurttaşların, Arapların ve bu topraklarda yaşayan herkesin; topyekûn ülkenin geleceği için devran değişiyor artık...

Hiç kuşkunuz olmasın; Silvan'da vatan evlatlarına savrulan "açılım" tükürüğüne kan bulaştı ve daha 2.5 yıl önce terörü ve yöneticilerini alkışlayan zavallıların da suratına güzelce yapışıverdi!!! Hem de Afrin "hendek"lerinden havalanan bumerangın sırtında!..

Yazarın Diğer Yazıları