Bu üniversitenin farkı ne?

Ortalık karıştı. Her kararnamede, 2 bin, 3 bin, 4 bin kişi işinden ediliyor. Daha önce "Anlaşılan PKK bildirisini imzalayan akademisyenler parça parça gönderilecekler" diye yazmıştım. Sadece PKK bildirisini imzalayanlar değil, imzalayanlara destek için bildiri yayınlayanlar da gönderiliyor.

PKK ile savaşılırken, şehitler verilirken, elbette yıkıcılara, bölücülere destek çıkılamaz. Atılanlar PKK bildirisini imzalayanlardan, onlara destek verenlerden çok çok fazlası, Fethullahçılarla selâmlaşanlar, rektörle takışanlar, muhalif bilinenler. Bütün bu atılanların emeklilik hakkı olmuyor. Kazançları bir anda sıfıra iniyor.

PKK'ya destekleri sabit olanlar hakkında iddianame hazırlanmalıdır. Bir anda adamlar kendileri sokakta bulmamalı... Çıksınlar hâkimlerin karşısına PKK'yı destekleyip desteklemediklerini söylesinler. Kanunda yazılı olan ceza neyse o verilsin.

"FETÖ"den atılanlar da öyle... Darbeci olduklarını, cemaat/örgüt hiyerarşisinde yer aldıklarını ispat edin, isterseniz ömür boyu hapis verin.

PKK ile de, FETÖ ile de daha yakın zamana kadar kimin/kimlerin kol kola olduğu malûm. Önce önlerini açıyorsun, sonra senin ayağına bastıklarında bu tarafa geçince, karşıda kalanların veya kaldığını düşündüklerinin cezasını kesiyorsun, insanları açlığa mahkûm ediyorsun. Devlet senin çiftliğin mi? Devlet muvafıkıyla muhalifiyle herkesin. İnsanların aç bırakılması düşünülemez.

Çiftlik sahibi bile kâhyasını gönderip "Kes şunların ilişkisini!" derken, içerde kalan hakkı, tazminatı verilir. Şimdiye kadar iş ürettiler çünkü.

Atılanların içinde "beyin" olarak faydalanılacak çok insan vardır. Bir şekilde istihdam edilemezler mi?

Hakikaten çok şey ters gidiyor. Hafazanallah! Bir de bin bir türlü oyunla bunlara referandumda "evet" çıkarsa, Saddam'ı, Kaddafi'yi, Stalin'i ve hatta Hitler'i bile aratırlar.

Hâlâ Boğaziçi'ne el atılmadı. Bu üniversite kaynıyor. İnsanlar huzursuz. İçeriden gelen mektubu dün vermeye başlamıştım. Bugün mektupta yazılanlardan hareketle Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne sorularım olacak:

-Bir önceki rektör zamanında kurulan Kurumsal İletişim Ofisi'nde kaç kişi çalışıyor?

-Bu ofiste çalışanların birbirlerini kayırdıkları, özellikle PKK/HDP'lilerin alındıkları doğru mu? Ödenen maaşlar iddia edildiği gibi uçuk mu?

-Bir iddia da Kurumsal İletişim Ofisi yönetimi ile üniversitenin bütün ajans işlerini yaptırdığı Desibel Ajans arasındaki ilişki... Birilerinin ortaklığı var mı?

-Bir önceki rektörün yardımcısının bu şirkete akıtılan paralara tahammül edemediği için istifasını verdiği söyleniyor. Doğru mu?

-Eski genel sekreter vekili bir hanımın (Yeni rektörün de danışmanı olmuş.) Kurumsal İletişim Ofisi'nin başındaki kişiyi özellikle koruduğuna dair iddiaya bir açıklamanız olacak mı?

- Kurumsal İletişim Ofisi'nin harcamaları kontrol ediliyor mu? Kayırma, fazla ödeme, israf tespit edildi mi?

-Emekli olduğu hâlde yeniden taşeron olarak okula alınan personelin memurlardan fazla maaş aldıkları iddiasına ne diyorsunuz?

Bir soru da YÖK'e: Bu üniversite neden diğer üniversitelerle eşit muamele görmüyor? Neden imtiyazlı? ABD müdahale eder diye mi çekiniliyor?

Yazarın Diğer Yazıları