Bu nasıl seferberlik

Cumhurbaşkanı Erdoğan işsizlikle mücadele için seferberlik başlattı.

Neredeyse tüm Türkiye'de bir seferberlik gerçekten başladı. Şirketler açıklamalar yapıyorlar.

Kimisi 100 kişi, kimisi 250 kişi alıyor. Hatta bin kişi bile işe alan büyük şirketler var.

Bu kampanya Cumhurbaşkanı'nın dövizi bozdurma çağrısından çok daha önemli.

Bu ülkede işsizliğin yüzde 12'yi, hele genç nüfusta yüzde 22'yi geçtiği bir dönemde herkes seferber olmalı.

Her şirket kendi imkânlarını zorlamalı. 1 kişilik bile olsa yeni işe alım yapmalı.

Zaten devlet o kadar teşvik veriyor. İşveren de bu ülkede kazanıyorsa elini taşın altına koyması lazım.

Cumhurbaşkanı'nın bu girişimini herkes desteklemek zorunda.

Bu ülkenin gençlerini sokaklardan kurtarmak ve kalkınmak istiyorsak, sürdürebilir bir büyüme sağlamamız lazım. Bunu da sokaktaki işsiz nüfus ile yapamayız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısına kulak verip tüm imkânlarını zorlayıp bir işsize bile yer açan ülkesini seven insanlardır.

***

Cumhurbaşkanı 1 kişi için bile bu kadar büyük bir çaba sarf ederken, bazı bankalar var ki, ekmeğini yediği ülkeye ihanet ediyor.

Yabancı sermayeli olmasına karşın Türk CEO ve Genel Müdürler tarafından yönetilen bu banka sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı değil Türkiye'yi sabote ediyor.

Üstelik bu sabotenin zamanlaması da çok manidar.

Cumhurbaşkanı çağrıyı yapıp Körfez ülkelerine hareket etti. Erdoğan'ın ayak bastığı an bu Körfez sermayeli banka yüzlerce personelini işten çıkartmaya başladı.

10-15 yıllık bankacıları bile "performansı düşük" diye kapının önüne koydu. Banka çıkartılan personel sayısı hakkında bilgi vermiyor ancak sayının 300'ün üzerinde olduğu sanılıyor.

Körfez sermayeli bu bankanın yaptığı bu ülkeye ihanettir.

Bankanın performans değerlendirmesini anlamak için üstün zekâlı bile olmak yetmiyor.

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik gerçeklere uymayan hedefler ve bunların belirlediği sınıflandırma. Şu kadar kredi kartı ve pos satarsan şu kadar puan, şunu krediyi verirsen şu kadar puan alıyorsun. En büyük puanı ise bankana gelen müşteriyi kandırarak yani onun parasını vadesiz, anlayacağınız faizsiz tutarsanız kazanıyorsunuz.

Banka vadesiz konusunda personelini adeta işsizlikle tehdit ediyor. Bu bankada çalışanlar için her Cuma kâbus günü. Oysa ertesi gün tatil olması nedeniyle her çalışan Cuma gününü sever. Bu banka çalışanları için kara gündür Cuma. Çünkü o gün için kiminin 1 milyon, kiminin 5 milyon vadesiz para bulma hedefi vardır.

Kim parasını bu bankaya getirip "faiz istemiyorum" der? Elbette bir iki kişi olabilir ama şube başına 5 milyon lira mümkün mü? Şube bunu ancak müşterisini kandırarak yapar.

Vadeyi Cuma gününe denk getirip, pazartesi gününden itibaren faiz vermeye başlar. Ya da müşteriye yalan söyler. Pazartesi bağlarsam yarım puan daha faiz veririm diye. Oysa 3 gündeki kaybı vatandaşın daha fazla.

Olsun! Cam kulede oturan yöneticiler bunu yapın dedi.

İşte yapmayanlara verilen harfler onların sokağa atılmasına neden oluyor. Kendi içlerinde anlamlaştırdıkları harflere göre kötü olanlar bu Körfez sermayeli banka tarafından Çarşamba gününden itibaren sokaklara atılmaya başlandı.

Bu banka genç işsiz nüfusunu adeta patlatırken, Sayın Cumhurbaşkanı da Katar'a indi ve Türkiye'ye yatırım için görüşmelere başladı.

Ayıptır, günahtır! Bir ülke böyle sabote edilir ancak.

***

Çalışma Bakanlığı artık bu işe el atmak zorundadır. Kafasına göre hazırlanan bir performans sistemi ile insanların kaderi belirlenemez.

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir değerlendirme sistemi bu ülkenin yetişmiş insanlarını hoyratça harcıyor.

BDDK, Çalışma Bakanlığı en önemlisi Türkiye Bankalar Birliği artık bu Körfez sermayeli bankaya dur demek zorunda.

Bu arada Halk Bankası Cumhurbaşkanı'nın seferberlik çağrısına kulak vererek bin gencimizi işe alacağını açıkladı.

Yazarın Diğer Yazıları