Bu anayasa tentesi çökecek!

Ataköy 5. Kısım'da bulunan caminin avlusundaki tente, kar ve fırtına dolayısıyla cenaze namazı kılanların üzerine çöktü. Bir kişi öldü, 4 kişi ağır yaralandı!

Peki anayasa değişikliği tentesi sağlam mı?

Meselâ Devlet Bahçeli ile görüşen Yusuf Halaçoğlu, "Anayasanın 7. maddesi, yasama yetkisinin Türk milleti adına TBMM'ye verildiğini ve bu yetkinin devredilemeyeceğini düzenliyor. Oysa teklif, bu yetkiyi tek bir kişiye bırakıyor. Genel Başkana bunu söyledim." diyor!

Bütün dünya demokrasilerinin vardığı en ileri sonuç olan kuvvetler ayrılığından vazgeçiliyor, Bekir Bozdağ'ın gerçek dışı iddiasında ileri sürdüğü gibi Atatürk anayasasına da dönülmüyor, bütün kuvvetler tek bir kişide toplanıyor! Atatürk döneminde "Meclis hükümeti" sistemi vardı. Getirilen değişiklikteyse, bakanlar Meclis dışından seçileceği gibi Cumhurbaşkanı, kanun gücünde kararname çıkarabilecek.

Öyle bir değişiklik ki sadece mevcut anayasaya değil, hukukun evrensel ilkelerine de aykırı!

"Yapmayın, bu sistem çöker" diyoruz, anlamıyorlar!

***

Daha önce de Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarının savcılığını üstlenerek Türk ordusuna operasyon yapanlar aynı kadrolardı! Üstelik tasfiye ettikleri subayların yerine, Amerikan güdümünde bir örgüt olduğu anlaşılan FETÖ'nün askerlerini yerleştirdiler!

Biz o zaman da "Yapmayın, bu sistem başınıza çöker" demedik mi?

Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de 2005 yılından itibaren ordu içinde hiçbir cemaatçi subaya dokunulmadığını söyledi. Dokunmayan, dokundurtmayan kimdi?

Sonunda cemaatçi subaylar rejime dokundu ama kendileri çöktü!

Şimdi ise rejime dokunan doğrudan siyasi iktidardır! Onlar da çökecek! Çünkü tente fırtınaya, kara dayanıklı değil.

Bu tente Ataköy'deki caminin tentesi ile kıyaslanamayacak kadar büyük ama ondan daha sakat, çünkü tek ayak üzerine inşa ediliyor!

Bir kişi, koca bir ülkenin üzerine çekilen tenteyi ayakta tutabilir mi?

***

Bakınız, Oslo sürecinde, hukuk dışı olarak ve "koordinatör ülke" baskısıyla PKK ile masaya oturmuşlar, ardından çözüm sürecini ilan etmişlerdi!

Hatta Habur'da çadır mahkemesi kurarak Abdullah Öcalan'ın talimatıyla Irak'tan gönderilen teröristleri, uyduruk bir şekilde sözde yargılamışlar ve serbest bırakmışlardı!

O sırada Diyarbakır Başsavcısı olan Durdu Kavak şimdi itiraflarda bulundu ve "Hükümet, savcıların sınır kapısına giderek teröristlerin ifadelerinin, orada kurulacak bir mekanda alınmasını ve serbest bırakılmalarını talep ediyordu'' dedi.

Çadır orada çökmüştü ama kimseyi dinlemediler, PKK'nın silâh yığınağı yaparak, hendek kazarak "kurtarılmış şehirler oluşturmak" projesine seyirci kaldılar. Sonradan bu suçlarını itiraf ettiler ve 7 Haziran 2015'te çadırın altında kalmak üzereyken imdatlarına Devlet Bahçeli yetişti ve onun sayesinde 1 Kasım 2015'te yeni bir çadır kurdular!

Şimdi yine Bahçeli'nin desteğiyle, ayakları olmayan, en hafif siyasi rüzgârda yıkılacak bir anayasa çadırı kurmaya kalkışıyorlar!

"Yapmayın, bu defa öyle bir suç işliyorsunuz ki sizi MHP bile kurtaramaz" diyoruz, yine anlamıyorlar.

***

O sakat çadırı hepimizin üzerine kuruyorlar. Sonra da Ataköy'deki camide olduğu gibi "Buyurun cenaze namazına" diyorlar! Çadır sadece AKP iktidarının üzerine yıkılmayacak, Türkiye'nin üzerine yıkılacak!

Camide belediye yetkililerinin bütün cemaati uyardığını, hatta çökmesi beklenen tentenin altına kimse girmesin diye şerit çektiğini, kazazedeler de söylüyor.

Şimdi bizim elimizde şerit yok! Ortada hür basın da bırakmadılar, yandaşları veya trolleri CHP'ye saldırmakla görevlendirdiler! Öyle ki bizim "yargılanacaksınız" öngörümüzü "tehdit" gibi gösterenler var!

Oysa görünen köy kılavuz istemez!

Yazarın Diğer Yazıları