Bonzai veya zombi rejimi!

Rahmetli Cehar Dudayev, Moskova'daki Çeçen mafyası hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, "Bir ülkede polis varsa mafya yoktur, mafya varsa polis yoktur" demişti.

Peki Türkiye'de, kimine göre "sokak çocukları" kimine göre de "problemli zengin çocukları", nasıl oluyor da bakkaldan peynir-ekmek alır gibi bonzai denilen ve bir kullanımı bile ölüme yol açabilen uyuşturucuyu kolayca temin edebiliyor?

Uyuşturucu ile mücadele böyle mi sürdürülüyor? O kadar operasyon göstermelik mi?

Kararlı bir devlet, isterse bir gram uyuşturucuya bile izin vermez! İzin veriliyorsa, altında başka emeller aranır!

***

Basına yansıyan son olay Antalya Muratpaşa'da yaşandı. Şehrin ortasında bonzai içen iki gençten biri yerde kıvranırken, diğeri ayakta durmakta zorlanıyordu. Bu gençler hastaneye götürülürken 50 metre ileride diğer bir grup genç bonzai içmeyi sürdürüyordu.

Televizyonlarda görmüşsünüzdür, bonzai içen gençler hayalet gibi yürüyor ve bir yerde yığılıp kalıyor... Hani insanların kitleler halinde zombileştirilmesini konu edinen Amerikan filmleri vardır. Bu filmleri çokça seyrettiğimiz için mi şimdi gençlerin zombileştirilmesini de bir film gibi seyrediyoruz?

Türkiye'de de 500 bin civarında gencin zombileştirildiğinden söz ediliyor! Yoksa bonzai kullandırarak nüfus planlaması mı yapılıyor? Nedir bu skandal?

***

Aslında gençlerimiz sadece bonzai ile değil, başka yöntemlerle de zombileştirildi! Ortaokulda çengel atılan başarılı ama fakir gençlere imkânlar sunuldu ama bilimsel yöntemlerle kendi akıllarını kullanamaz hale getirildiler. Yöntem, basit ama yanlış mantık oyunları ile çocukları tabulara inanır duruma getirmektir. Mantık, aslında matematiğin de temelidir ama kötüye da kullanılabiliyor. Mantık kötüye kullanılmasaydı, bu ülkenin çocukları, orduya, emniyete, yargıya yerleştirilip darbe girişiminde bulunabilecek duruma getirilebilir miydi?

Mantık kötüye kullanılmasa, Türk'ün karşısına Osmanlı, Türk'ün karşısına Müslüman konulabilir miydi?

***

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, "mahrem imamlar"a yönelik operasyonun Gaziantep ayağında yakalanan polis memuru A.Ö, itiraflarında şöyle diyor:

"2010 yılında, KPSS'den iki gün önce Ömer Sun, sınava Gaziantep'te gireceğini belirterek, bana 'Birlikte gidelim, sen de aileni görürsün.' dedi. Birlikte Karataş semtinde bir eve geldik. Bizi 'Hasan' isimli kişi karşıladı. Odaya almadan önce 'Birazdan göreceğiniz şeyleri kimseye anlatmayacaksınız, söylemeyeceksiniz. Namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edin.' dedi. Elinde Kur'an-ı Kerim vardı. El bastırıp yemin ettirdi. Oda içerisinde kanepelerde 15-20 kişi vardı. İlk önce korktum. KPSS soruları projeksiyonla tekrar tekrar gösterildi. Biz de soru ve cevapları ezberledik. Ben sınavda 91 puan aldım."

***

Sınav sorularının çalınıp cevaplarının kendilerine ezberletilmesinin, diğer adayların hakkını yemek olduğunu biliyorlar ama hem namus ve şerefleri üzerine hem de Kur'an'a el basarak bu olaydan kimseye söz etmeyeceklerine yemin ediyorlar!

Zombilik bu değil midir? Hırsızlık yaptığınızı biliyorsunuz ama kimseye söylememek için namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ediyorsunuz! Bu durumda, kendi gözünüzde namus ve şerefinizin devam ettiğini düşünüyorsanız, zombileşmişsiniz demektir!

Hırsızlık yaptığınızı gizlemek için de Kur'an'a el basmanız isteniyor, harfiyen yerine getiriyorsunuz!

O Kur'an yerine kendi kitabını koyan bir akıl hastasının hezeyanlarını ezberlediğiniz için düşünme, akıl etme yeteneklerini kaybetmişsiniz ki zombi gibi davranıyorsunuz.

Şimdi de FETÖ ile alt düzeyde mücadele ediliyor ama bu defa da doğrudan devlet eliyle yeni zombiler yetiştiriliyor. Çünkü dayattıkları rejimde, akıllı insana değil zombilere ihtiyaç var!

Yazarın Diğer Yazıları